Rado’nun CEO’su Matthias Breschan
Rado’nun CEO’su Matthias Breschan ile, Istanbul Cup WTA 2015 ziyareti sırasında konuştuk.
Eğer Rado şirketi bir saat olsaydı; siz mekanizmada hangi parçayı temsil ederdiniz?
Kasa olurdum, çünkü saatin karakterini en iyi gösteren bölüm olduğunu düşünüyorum. Kasanın tasarımı da çok önemli; estetik açıdan değil, mekanizmayı taşıdığı için…
Saat yapımında en çok hangi zanaat türünü seviyorsunuz?
Rado’nun saat sektöründe hi-tech seramik kullanımını geliştirişine hayranım. Çalışması çok kompleks olan bu materyali, Rado 1986 yılından beri tekniğini ilerleterek kullanıyor. Örneğin, plazma hi-tech seramik, modern simyanın bir formu. Beyaz seramik, özel bir plazma fırında işleniyor ve metalik renge dönüşüyor. İnanılmaz bir süreç; sonuçta seramiğin bütün özelliklerine -çiziklere dirençli, hafif, hipoalerjenik- halen sahip oluyor ama metal gibi gözüküyor, devreye hiç metal madde girmeden.
Saat sektörü dışında hangi alanlar ilginizi çekiyor?
Saat işinde çalışmayı çok seviyorum fakat eğer başka bir şey yapmak zorunda kalsaydım, muhtemelen ayakkabı sektöründe çalışırdım. Zira ayakkabılar da, tıpkı saatler gibi, birer ifade aracı. Ayrıca profesyonel tenişçi olmayı da hayal ediyordum, hem belki o zaman da Rado’yla farklı bir şekilde çalışıyor olurdum, ne de olsa tenis dünyasıyla aralarında güçlü bağlar var.
Seyahate hazırlanırken, öncelik listenizde kıyafetler ve pasaport dışında neler var?
İkinci bir saat. Yanımda her zaman iki adet saat taşırım; sportif bir model ve daha şık bir model daha. Şu sıralar HyperChrome Automatic Chronograph ve DiaMaster Grande Seconde, en sevdiğim ikili.
Rado’yu en kısa şekilde nasıl tanımlarsınız?
Saatlerimiz, sayısı 30’u aşkın uluslararası tasarım ödülüne layık görüldü. World Design Capital gibi pek çok tasarım organizasyonuna destek veriyoruz. Tasarım bizim için önemli bir unsur ve saatlerimizin tasarımları, kullandığımız materyalle doğrudan ilişkili, bu yüzden materyal inovasyonunda en iyi biziz diyebilirim.
Saat sektöründe yaşanan en güzel ve kötü gelişme şu sıralar ne?
Yeniliklerin sonu gelmiyor! Çok eski bir sektörün içerisindeyiz ve bugün geldiği nokta bile inanılmaz. 40 yıl önce, seramiğin böyle ustaca kullanılabileceğine ve dokunmatik saatlerin üretilebileceğine kim inanırdı? Şimdiye kadar saat sektörüyle ilgili belirtecek negatif bir düşüncem hiç olmadı. Uzun yıllardır çalışıyorum ve asla sıkılmıyorum.