GPHD Jürİ Başkanı Aurel Bacs

Koleksiyoner saatleri alanında 20 yıllık profesyonel deneyimi olan Aurel Bacs, saat dünyasının en prestijli ödülünü veren Grand Prix d’Horlogerie de Genève jürisine başkanlık ediyor. Ayrıca Christie’s saat departmanındaki başarılarının ardından şimdi kendi danışman şirketi Bac & Russo SA. ile ilgileniyor. Biz de onunla bu seneki ödül kazananları belli olmadan önce saat tutkusu hakkında konuştuk. Röportaj Müjde Metin

QP:  Saatçilik dünyasına nasıl girdiniz?

Aurel Bacs: Bu alanı 90’ların başında keşfettim; mekanik kol saatlerini seven ve iyisinden anlayan koleksiyoner babam sağolsun.

QP:  Geriye dönüp baktığınızda, saat dünyasından size kim ilham verdi?

Aurel Bacs: Kariyerim boyunca bana ilham kaynağı olan kişilerin listesini tek tek çıkarırsam,  muhtemelen çok uzun olacaktır. Aralarında çalışma zevkine ve ayrıcalığına ulaştığım ustalar ve çalışma arkadaşlarımın yanı sıra, koleksiyonerler, üreticiler, akademisyenler ve satıcılar da var. Hepsinin ortak yönü, işlerine duydukları inanılmaz tutkuları, yüksek ölçüde profesyonellik, vizyon, kalite anlayışı olmakla birlikte, aslında çok çalışkan olmaları. Eminim, şu an düşündüğüm kişiler bu satırlarda kendilerini tanıyacaklardır.

QP:  Size göre hangi üreticiler iyi sonuçlar başarıyor?

Aurel Bacs: İnançlarına bağlı olanlar ve aynı sonuca daha çabuk veya ucuz bir şekilde ulaşmak için tasarruf edenler… Ben, eski moda ve geleneksel saat yapan bir üretici ile hayal kurup ultra modern saat yaratan ve yeni konseptlere yeltenenlere eşit oranda hayranlık duyuyorum.

QP:  İlk gittiğiniz müzayedeyi hatırlıyor musunuz?

Aurel Bacs: Evet, çok net, sanki dünmüş gibi. 1983 civarlarında Zürih’teydi. Müzayedeci ise karakteristik bir girişimci, sanatçı ve şovmen özellikleri olan Edgar Mannheimer idi. Müzayedeye babamla katıldım ve başta hiç niyetim olmadığı halde kendime bir saat alarak çıktım.

QP:  Saat koleksiyonunuza farklı saatleri katıyor musunuz yoksa ‘tek tip saat’ insanlarından mısınız?

Aurel Bacs: Koleksiyoner olduğumu düşünmüyorum çünkü ben saatleri herhangi bir konsept veya düzene göre almıyorum; basitçe ne sevdiğime göre alıyorum. Hayatı tek bir saatle düşünemiyorum.

QP:  Saatlere aşırı ilgili olmakla, koleksiyon yapmaya başlamak arasındaki ilişki nedir? Sınır nerede kayboluyor?

Aurel Bacs: Saat beğenmekle saatler için delirmek arasındaki çizginin nerede çekileceğine herkes kendisi karar vermeli. Bu çizginin, bir kişinin sahip olduğu sayıyla veya yatırmak istediği dolar miktarıyla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Samimi olarak, düşünce yapısı ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Size bir örnek vereyim: Eminim ki, saatten daha fazla kravatım var ancak ne kravat koleksiyoneriyim, ne de kravat için deliriyorum.

QP:  Saat piyasasını kim yönetiyor peki? Koleksiyonerler mi, yatırım yapanlar mı?

Aurel Bacs: Açıkça koleksiyonerler; hem de hiç şüphesiz.

QP:  Grand Prix d’Horlogerie de Genève yolculuğunuz nasıl başladı?

Aurel Bacs: Birkaç yıl önce, jüriye katılmak üzere, Grand Prix d’Horlogerie de Genève Vakfı’nın başkanından bir davetiye aldım. Çok iyi hatırlıyorum, ilk tepkim böyle bir onuru nasıl hak ettiğimi düşünmek olmuştu. 

 

QP:  Bu yarışmanın saat piyasası üzerindeki etkisi nedir?

Aurel Bacs: Saat üreticileri içindeki üst düzey kişiler ve hissedarlara göre, başarı, pazar payı, ciro ve yıllık büyümeyle ölçülüyor. Zeki pazarlama ve iyi bir dağıtım aracılığıyla tüm bunlar belli bir noktaya kadar başarılabiliyor. GPHG, o günün piyasasının en doğru seçimini yaptığını umut ederek, sadece saate bakıyor. Uzman jürisi, saatleri, taviz vermeden analiz ediyor; sonuçlar ise kamuoyuna jürinin favorileri olarak ne seçtiğinin mesajını gönderiyor.

QP:  Grand Prix d’Horlogerie de Genève’in saat dünyasının bir çeşit Oscar ödül töreni olduğunu söyleyebilir miyiz?

Aurel Bacs: GPHG algısı tam olarak böyle.

QP:  Siz bu ödül töreninin amacını nasıl tanımlıyorsunuz?

Aurel Bacs: Ödül töreni, sadece kutlama ve kazananların tebrik edilmesi değil aynı zamanda arkadaşlarla, iş ortaklarıyla ve rakiplerle bir araya gelmekten alınan keyif olduğu için, bence herkesin yıllık ajandasında inanılmaz önemli ve duygusal bir an olarak yer alıyor.

QP:  İsviçreli üreticilerin Grand Prix d’Horlogerie de Genève’de diğerlerinden daha şanslı olduğunu söylersek doğru olur mu?

Aurel Bacs: Hayır, bu kesinlikle doğru değil. Geçtiğimiz birkaç yılda hem Avusturya, Almanya, Benelüx’ten hem de Japonya’dan üreticiler, çok önemli ödüller aldılar, Haute Horlogerie alanındaki ürünlerine kıyasla oldukça orantılı.

QP:  Bir saat seçerken kriterleriniz nedir? İlk neye bakarsınız?

Aurel Bacs: Saat ister yepyeni ister vintage olsun, ilk önce “Bu saati kendim takabilir miyim? Ve, ne kadar kaliteli yapılmış?” diye sorarım.

QP:  Teknoloji odaklı mı yoksa geleneksel odaklı mısınız?

Aurel Bacs: İkisi de, çok açık fikirliyim ve iyi arkadaşım Jean-Claude Biver’nin çeşitli durumlarda söylediğine inanıyorum: “Gelenek olmadan, gelecek olmaz…”

QP:  2016’dan beklentileriniz neler? Özel hayatınız ve sektör açısından size göre nasıl görünüyor?

Aurel Bacs: Günümüzde, piyasaları, satışları ve ekonomik durumu, bütün olarak tahmin etmek her gün daha da zorlaşıyor. Kesin olarak inancım şu ki, en güzel saatlere olan talep büyümeye; orijinallik, kalite ve sıra dışılık da değer olarak artmaya devam edecek.