A. Lange & Söhne’nİn CEO’su Wilhelm Schmid
A. Lange & Söhne’nin CEO’su, 52 yaşındaki Wilhelm Schmid, İngiltere pazarının açılışı vesilesiyle, dünyanın en iyi saatlerini nasıl ürettiklerini ve “lüks” kelimesinden neden hoşlanmadığını anlatıyor. Röportaj Chris Hall.
QP: Son yıllarda minute repeater’ınızı, ilk büyük komplikasyonunuzu ve Terraluna gibi simge niteliğindeki birkaç diğer saatinizi piyasaya sürdünüz. Bu açılardan 2016 yılını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Wilhelm Schmid: Sakin geçen bir yıl olmadı; ilk beş yılda büyük ölçüde hız kazandık. Bu süre içerisinde sıkıcı geçen
bir an hatırlamıyorum. Açık söylemem gerekirse, 2016’da üstün başarı gösterdiğimizi düşünüyorum. Evet, markanın tarihindeki ilk minute repeater’ı üretmek önemli bir ölçüt, buna şüphe yok. Fakat bu yıl üç yeni mekanizmamız var; daha önce
aynı yıl içerisinde üç yeni mekanizma ürettiğimizi sanmıyorum. Ayrıca, daha önce üretmediğimiz komplikasyonlarımız da var.
QP: Evet, gerçekten de son aylarda çok karşılaştığımız bir komplikasyon olan Richard Lange gerçek atış komplikasyonunu piyasaya sürdünüz. Böyle bir komplikasyona sahip olmak neden önemli?
WS: Sıçrayan saniye komplikasyonu A. Lange & Söhne’nin patentini aldığı ilk komplikasyon. Dolayısıyla, bu komplikasyon bizim için tarihi bir arka plana sahip. Bu mekanizmaları başarmak kolay değil; birçok yapıda ankraj çarkı kullanılıyor ki bu çok fazla güçle çalışmanız anlamına geliyor. Ayrıca bu da mekanizma için sağlıklı değil. Biz, Zeitwerk’te olduğu gibi, bir dakikayı biriktirip daha sonra serbest bırakan geri beslemeli bir sistem kullanıyoruz. Bir saniyeyi biriktirip daha sonra serbest bırakıyoruz.
Richard Lange Jumping Seconds
QP: Yeni Datograph Perpetual Calendar Tourbillon’dan biraz bahsedelim. Bu neden önem teşkil ediyor?
WS: En önemli değişiklik, yavaş bir şekilde sıçrayan perpetual takvimden anlık olarak sıçrayan bir perpetual takvime geçilmiş olması. Bu sadece mekanizmanın hızlanması anlamına gelmiyor, aynı zamanda yeni bir yapı kuruluyor. Aynı zamanda tourbillon için yer açmanız gerekiyor; boyutlar kabaca aynı olmasına rağmen, 729 ufak parçaya yer bulmanız gerekiyor. Datograph Perpetual’ın yaklaşık 600 parçası var. Güç rezervini de 36 saatten 50 saate çıkardık.
Datograph Perpetual Calendar Tourbillon.
QP: A. Lange & Söhne’ye 2011 yılında BMW’den geldiniz. Firmada çalışmaya başladığınızda izlenimleriniz nelerdi?
WS: Firmaya ilk geldiğimde bir müşterinin zihniyetine sahiptim; 90’ların ortalarında orijinal bir 35 mm 1815 satın almıştım. Dürüst olmam gerekirse, bugün bu saat benim için fazla küçük, ama kadranını çok beğeniyorum. Genel olarak, karşılaştığım şeylerden çok memnun olmuştum, ama geliştirebileceğimiz bazı alanlar vardı. Üretim son derece üst düzeydi, ama pazarlama, satış gibi bazı diğer alanlar göz ardı edilmişti. Markanın vizyonu, dünyanın en iyi saatlerini üretmek. Ama her zaman hayranlık hissi yaratmak için, firmamızla kurulan bütün iletişim yöntemlerine ihtiyacımız var.
QP: Öyleyse, bu bütün alanlarda lüks seviyesini geliştirmekle ilgili?
WS: Açıkçası, ben lüks kelimesinden nefret ediyorum. Bizler zanaatkarız. Pazarlama şirketi değiliz. Fakat bir müzeye gittiğinizde, bazı tabloların hoş bir şekilde çerçevelendiğini görürsünüz. Çerçeve tabloyu destekler ve bu destek saatlerde de geçerli. Yani fonksiyonlar, çerçeveler gibi, ürünleri gölgede bırakmaları değil, desteklemeleri gerekir.
QP: Siz en iyi saatleri ortaya çıkarmak istiyorsunuz ve aslında hırslı bir söylem söz konusu.
WS: Bunu en başından beri Ferdinand Lange söylemiş. Kendisi, sadece saat üretmek için değil, en iyi saatleri üretmek için bu şirketi kurmuş. Sizi bir anda en iyi kılan şey, tek bir şey değil, bazı şeylerin birikimidir. Örneğin, geçen sene piyasaya sürülen Saxonia Handwerkskunst’u ele alalım; ben ALS için çalışıyorum ve nasıl olup da en ufak bir hata yapmaksızın en ufak köşeleri cilalayabildiğimizi merak ediyorum. Bu durum, kaliteli saat üretimine ilgi duyan insanlar için farklı bir dünya yaratan ufak bir detayın ne kadar önemli olduğunu anlamakla ilgili.
QP: Bugün, seri üretim yapan diğer bütün markalara kıyasla, A. Lange & Söhne’nin saatlerine elde finisaj bakımından daha fazla değer kattığını söylemek doğru olur mu?
WS: Bu alanda daha büyük bir ürün gamına ve daha yoğun çalışmaya sahip başka bir saat üreticisi tanımıyorum. Yüzde tahmin etmek zor. Fakat değer yaratımı konusunda hakim payın el sanatlarına atfedilebileceği kesin.
QP: Dünyanın en iyi saatlerini üretmek için başka neler yapmanız gerekiyor?
WS: Risk almak çok önemli. Gelenek kelimesinden nefret ediyorum; bu kelime sürekli aynı şeyleri yapan kişiler tarafından kullanılıyor “çünkü bu bir gelenek”, ama aslında oldukça sıkıcı bir yaklaşım. Dolayısıyla, kendinizi tekrar tekrar keşfetmeniz gerekiyor. Bu yıl piyasaya sürülen Lange 1 gibi: Aynıymış gibi görünüyor ama tamamıyla yeni bir saat. Kaç şirket bunu yapıyor? Belki Rolex, ki o da belli bir ölçüde.
QP: Markanın tasarım yönelimini değiştiriyor musunuz?
WS: Hayır, ama önümüzdeki birkaç yıl içerisinde sınırları zorlayacağız. Bir tasarım yaparken logosunu kaldırıyoruz; eğer ortaya çıkan şey yine de kolaylıkla tanınabilen
bir ALS saat ise, doğru yolda olduğumuzu anlıyoruz; kasa kulaklarının kıvrımı ya da ibrelerin biçimi gibi çok aşikar olmayan özelliklere kadar indirgeyebiliyoruz. Ve zaman ilerledikçe, kolaylıkla ayırt edilebilen karakteristik özellikler listesini genişletiyoruz. Örneğin, Richard Lange Jumping Seconds üzerindeki güç rezervi göstergesini ele alalım. Bu saatte bu
görevi, kadran üzerindeki üçgen bir açıklık içerisinde yer alan ve güç rezervi tükenmeden on saat önce rengi kırmızıya dönen renkli bir gösterge yerine getiriyor.
QP: Bu yıl Baselworld’de çok sayıda üst düzey markanın daha fazla sayıda çelik parça ürettiğini gördük. Çelik saatler Lange’nin de göz önünde bulundurduğu bir husus mu?
WS: Planlarımızda değil. Herkes bir tane istiyor; bunu üretmememizin sebebi bu. Markaların ürettikleri ve üretmedikleri şeylere göre belirlendiğini düşünüyorum. İnsanların istedikleri her şeyi üretseydik, kaos yaşardık. Ayrıca o zaman çok kolay bir hedefiniz oluyor.
QP: Yakın zamanda yeni manüfaktür kompleksi açtınız. Sonrasında neler değişti?
WS: Muhtemelen, şirketin geçirdiği en büyük değişim olsa da, dış dünyayı etkilemesi hedeflenmiyor. Dört yıl önce, sonsuza kadar aynı büyüklükte kalmak ya da kendimize, geleceğimize alternati er sunmak arasında seçim yapmamız gereken bir dönüm noktasına geldik. Eski tesislerin sınırlarına ulaşmıştık: Daha büyük makinelerin eski tesislere sığması mümkün değildi ve sahip olduğumuz kalite seviyesini devam ettirmek için daha önce hiç olmadığı kadar çok kaynağı imalata katmamız gerekiyordu.