IWC’den Christian Bressen & Sven Johannsen
“Portugieser, IWC’nin tüm genlerini bünyesinde barındıran bir koleksiyon. Kalıtımını hep koruyor ama halen çağdaş.”
QP: Christian, siz kıdemli saat ustaları arasındaki genç isimlerdensiniz; Sven, siz de aynı şekilde yönetici pozisyonunda. Buradan yola çıkarak IWC’nin daha yenilikçi bir perspektife sahip olduğunu söyleyebilir miyiz?
SJ: Bence IWC’nin, güçlü köklerinin yanı sıra, çok dinamik bir bakış açısı da var. Buna bir de marka için çalışan profesyonellerin de aynı bakış açısına sahip olması katkıda bulunuyor.
CB: IWC için 16 sene önce çalışmaya başladım, artık o kadar genç sayılıyor muyum bilemiyorum. Açıkçası bizimle çalışan 17 yaşında saat ustaları var. O yüzden sorunuza başka bir yerden cevap vereceğim. IWC’nin uluslararası saat yapım atölyelerinde yer alan tek saat ustası olarak kendimi ayırabilirim yalnızca.
QP: O halde soruyu sizin için değiştirelim, IWC’nin genç olmak veya gençlere hitap etmedeki durumu nasıl sizce?
CB: Yüzde yüz olumlu. Sürekli seyahat ediyorum ve pek çok genç müşterimizin olduğunu kendim görüyorum. Olgun bir markayız ama zamana uymayı başarıyoruz. Müşterilerimizden ve müşterimiz olmak isteyenlerden, iyi bir saatten ne beklediklerini dinliyoruz. Altı koleksiyonumuzda da tüm bu isteklere bir yerden değinmeye çalışıyoruz.
QP: Bu tür saat atölyelerinin katılımcıları arasında gençler de var mı?
CB: Kesinlikle. Hatta saatleri benden daha iyi bilen genç koleksiyonerler dahi katılıyor. Bence zaten onlarla bir ortak yaşam içinde gibiyiz. Onların tutkusunu biz paylaşıyoruz; bizimkini onlar.
QP: Gelenek ile yenilik dengesini nasıl kuruyorsunuz? Size göre gelenek nedir?
SJ: Bilirsiniz Almanlar netliği severler. Ve ben de Almanım… Sözlüğü açıp gelenek kelimesine bakarsak, ‘alışkanlıkları sonraki nesle devretmek, zaman içinde gelenekleri devam ettirmek’ öbeklerini göreceğiz. Bizim gelenek diye benimsediğimiz de, marka zaman içinde evriliyorken, farklı jenerasyonların da severek kullanacağı ‘zamansız’ saatler yaratmaya çalışmak. Geçmişi çok kuvvetli olsa da, IWC, yüzü hep geleceğe dönük bir marka. Dolayısıyla geleneğimize değer verirken, yüksek saatçilikteki gelişimi de önemsiyoruz.
CB: Bir saat ustası olarak geleneğin, teknolojinin ve 148 yılda edindiğimiz bilgininbir ispatı olduğunu düşünüyorum. 50 sene önce perpetual takvim komplikasyonunun bir kol saatinde olabileceğine kim inanırdı? Ve bu sorunun cevabı, yüksek saatçiliğin çok uzun zamandır olduğunu, bizim yalnızca
bu geleneği devam ettirdiğimizi anlatıyor. Geçmişten öğrendiklerimizi bizden sonrakilere aktarmazsak ilerleyemeyiz ki.
QP: Peki sizin kalibreyi öğrendiğiniz keşif dönemlerinizde en çok etkilendiğiniz komplikasyon hangisiydi?
CB: En çok ilgimi çeken komplikasyon her zaman perpetual takvim oldu. Portugieser Perpetual Calendar… Şimdi taktığım saat aynı zamanda; bana göre bu saat ‘güzel saat yapımcılığının’ bir epifanisi. Takvimle ilgili bilmeniz gereken her şeyi veriyor, telefonunuza bakmanıza gerek duymadan. Ardındaki teknoloji, zanaatkarlık… Böyle bir saatin mekanizma yapımında çalışmak, tatmin duygunuzu en tepe noktasına çıkarıyor. Bu saate sahip olmak da, keza aynı duyguyu hissettiriyor… Hiç şüphesiz bu mükemmel bir saat. Bir perpetual calendar saate göre komplikasyon ayarlaması çok yalın, ve bir o kadar da eksiksiz.
SJ: Bir modeli seçmem çok zor, ama birkaç tanesini sayabilirim. Öncelikle, 7 veya 8 günlük güç rezervine sahip saatleri günlük yaşamda ideal ve kullanışlı buluyorum. Ben sıklıkla saat değiştiriyorum. Uzun güç rezervi bana bu rahatlığı sağlıyor; aynı haftada değiştirdiğim bir saati, tekrar kurmaya gerek duymadan takabiliyorum. Öte yandan minute repeater da en sevdiğim komplikasyonlardan. Çünkü iki duyumuzu birleştiriyor. Kadranın ve saatin tasarımını görme yetimizi kullanarak algılayıp beğeniyoruz; saati de ibrelere bakarak okuyoruz. Minute repeater ise göz ve kulaklarımızı ilişkilendiriyor; birden fazla duyumuzu kullanarak saati anlıyoruz. Hayli büyüleyici…
QP: Tasarım konusu açılmışken, estetik bağlamda nasıl saatleri beğeniyorsunuz?
SJ: Ben ferah kadranları seviyorum. Zira geniş kadranlar saati zari eştiriyor. Benim için IWC’nin doğru marka olmasının bir nedeni de buna dayanıyor zaten; IWC’nin geniş çaplı pek çok modeli var. Saatlerimizin birçoğu özellikle kadran zarafetiyle
öne çıkıyor. Mesela, Portugieser 7 Days Automatic. Kişisel olarak bu saati çok beğeniyorum.
CB: Ben estetiği teknik ilave yaparak değerlendiriyorum. Minute repeater, hem akustik hem görsel hem de tasarımındaki başarıdan kaynaklanan dokunsal uyarısıyla aslında üç duyuya hitap ediyor. Bir saate dokunduğunuzda o saatin zarafetini kavrayabiliyorsunuz. Altın veya platin bir saat için de aynısı geçerli, materyal ne olursa olsun önce niteliğini hissetmelisiniz. Tümkoleksiyonlarımızın farklı estetik duruşları var ama Portugieser, ailemizin en klasik, şık ve -Sven’in önceden ifade ettiği gibi- “zamansız” üyesi.
QP: Neden peki?
CB: Portugieser, IWC’nin en eski modellerinden. Chronograph, 7 Days, Perpetual Calendar modelleriyle bana göre IWC’nin en güzel koleksiyonu. İki Portekizli işadamı Scha ausen’a gelip istediklerini anlatıyor ve ortaya çıkan model yüksek saatçiliğin ikonlarından birine dönüşüyor. Geçenlerde Porsche sahibi bir grupla birlikteydim. Porsche 911 ne kadar ikonik ise Portugieser’in de öyle olduğunu konuştuk. Üstelik 911’dan 25 yıl önce üretildi.
SJ: Portugieser, IWC’nin yarattığı en dikkat çekici modellerden bazılarını barındırdığı için çok özel bir koleksiyon. Örneğin, Portugieser Sidérale Scafusia. Portugieser, IWC’nin
tüm genlerini bünyesinde barındıran bir koleksiyon. Kalıtımını hep koruyor ama halen çağdaş. Buna binaen bence Portugieser markanın en saf sembolü.
QP: Etkin fonksiyonelliği ve yalın tasarımıyla, Bauhaus akımını andırdığını düşünüyor musunuz?
SJ: İlk Portugieser modellerinde, tasarım dilinin çok net olduğunu fark etmişsiniz. Güncel modellerde de buna referans veren modeller var; Minute Repeater gibi. Kadrana bakınca diğerlerine göre sadeleştirildiğini görürsünüz; buna rağmen form güç kaybetmemiştir.