Saat Tutkunu Moiz Zilberman

  • 74 SHARES

2008 yılında hem çağdaş Türk sanatçılarına uluslararası alanda destek vermek, hem de yabancı sanatçıları yerli sanat çevresine tanıtmak amacıyla kurulan Galeri Zilberman, uluslararası sanat fuarlarında da güçlü bir konuma sahip. Biz de galerinin bu global yaklaşımından yola çıkarak,
Moiz Zilberman’a, sanat ve saat arasındaki bağ hakkında fikirlerini sorduk. Röportaj Müjde Metin Fotoğraf Özkan Önal

QP: Zaman sizin için neyi ifade ediyor?

Moiz Zilberman: Pek çok anlam taşıyor. Ama kısaca tanımlayacak olursam; içini dolduramadığın her saniyenin boşuna aktığı gürül gürül bir nehir…

QP: Seyahatlerinizde hangi tip saatler takmayı tercih ediyorsunuz?

MZ: Seyahatimin amacına göre karar veriyorum. Saat bir statü sembolü durumuna geldiği için iş seyahatlerimde bazen limited edition saatlerimi takıyorum. Bazen daha spesifik tercihlerim de olabiliyor. Örneğin, müşterim olan Aston Martin’e üst düzey bir toplantı için gidiyorsam, Jaeger-LeCoultre’un Aston Martin için özel olarak tasarladığı modelini kullanıyorum. Ama eğer yaz tatiline çıkıyorsam mutlaka renkli ve hafif saatleri tercih ediyorum.

QP: Yüksek saatçilik markalarının sanat projelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu iki sektör arasında sizce nasıl bir bağ var?

MZ: Bu tür işbirliklerini, sanat alıcılarının bir kesiminin, yüksek profildeki saatçilik markalarının hedef kitlesiyle çakıştığı için çok doğru buluyorum. Sadece sanat koleksiyoneri veya sadece yüksek profilli saat alıcısı olanların her iki alana da kolaylıkla entegre edilebileceğini düşünüyorum. Bana göre, hepsi olmasa da bazı saatler gerçekten edisyonlu sanat eseri niteliği taşıyor. Bu çerçevede, yüksek profilli saat markalarının sanat alanına sunacakları sponsorluklarla, sanat-saat ilişkisini vurgulayabileceklerini ve yeni alıcılar kazanabileceklerini düşünüyorum.

QP: Siz saat koleksiyonunuzu nasıl şekillendiriyorsunuz?

MZ: Benim saat merakım eklektik bir koleksiyoner olmamdan kaynaklanıyor. Saat koleksiyonuma da sanat koleksiyonumla aynı anlayışta yaklaşıyorum. Saatleri alıp da kasada biriktirmekten değil, kendi zevkime göre satın aldığım bu parçaları gündelik hayatta kullanmaktan yanayım. Ama uzun zamandır ilgilendiğim bir de cep saatleri koleksiyonum var; onları tabii vitrinde sergiliyorum.

QP: Saat koleksiyonunuzda uyduğunuz kurallarınız var mı?

MZ: Asla bir Rolex ve Omega almayacağımı düşünüyorum. Fakat sanırım geçenlerde Omega’yla ilgili önyargımı üç tane Speedmaster alarak kaldırdım.

QP: Müzayedeler açısından, saat ve sanat koleksiyonerinin benzerlikleri ve farklılıklarını nasıl tanımlarsınız?

MZ: Elbette saat çok özel ve sofistike bir alan. Saat koleksiyonerleri, daha dar bir alanda derinlemesine bilgi sahibi olan, adeta bir kulübün üyesi gibi birbirlerini tanıyan insanlardan oluşuyor. Sanat eseri koleksiyonerleri ise daha geniş bir spektruma dağılmış durumdalar, bazıları kendi alanında gerçekten geniş bilgiye sahipler.

QP: Galeri Zilberman’ın saat dünyasıyla bir bağı var mı?

MZ: Galerimiz bu konuda herhangi bir etkinlik gerçekleştirmedi, galeriye bu bağlamda gelen bir talep de olmadı. Saat benim için bu noktada kişisel bir merak.

QP: Son olarak, ilk saatinizi hatırlıyor musunuz?

MZ: Tabii ki… Babamın ilkokul mezuniyetim için almış olduğu bir Nacar.