QP, saatler konusunda dünyanın en iyi gazetecilik ve en heyecan verici canlı etkinlikleri için bir merkezdir. QP dergisinin online websitesidir.
GÜNCEL
61. SAYI ÇIKTI!
QP Türkiye’nin yeni sayısı çıktı. Kapağında, Code 11.59 by Audemars Piguet Selfwinding Flying Tourbillon modeline yer veren 61. sayıya info@qpmagtr.com adresine e-mail atarak ulaşabilirsiniz.
Hız ve hafızaya aynı anda saplantılı olduğumuz bir dönemde yaşıyoruz. Teknoloji hayatımızın temposunu giderek artırırken, başka bir eğilim sessiz ama kararlı bir şekilde kendini gösteriyor: geçmişe dönüş. Bu eğilim, vintage’ın artık sadece nostaljik bir kaçış değil kalıcılığın, tasarım zekasının ve duygusal bağın yeniden tanımlandığı bir çerçeve olduğunu kanıtlıyor.
Orijinal Omega Railmaster, 1957 yılında “Professional Line” olarak bilinen üçlemenin bir parçası olarak piyasaya sürüldü. Bilim ve keşif alanında önemli ilerlemelerin yaşandığı bu dönemde marka, farklı alanlarında kendini işine adamış profesyonellere hizmet etmeye kararlıydı. Bu düşünceden yola çıkan Omega, yarış otomobilleri sürücüleri için Speedmaster, okyanus dalgıçları için Seamaster 300 ve demir yolu için ise Railmaster olmak üzere işlevsel üç saat tasarladı.
Nostalji ile çağdaş olanı tek bir potada eritmek mümkün mü?
Bang & Olufsen, restore edilmiş ve yeniden tasarlanmış bir vinil kurulumu olan Beosystem 3000c’nin tanıtımıyla Recreated Classics serisini genişletti. Odağında, masif ceviz arka, yeniden anodize edilmiş alüminyum paneller ve yeni tasarlanmış bir toz kapağıyla yeniden canlandırılan 1985’ten kalma Beogram 3000 pikap yer alıyor. Her parça, markanın imza işçiliğini yansıtan fırçalanmış ve sedefli alüminyum detaylarla Danimarka, Struer’deki B&O’s Factory 5’te elle yenileniyor. Pikap, ceviz ve alüminyumla kaplanmış Beolab 8 hoparlörlerle eşleştirilerek miras estetiği ile modern performans arasındaki boşluğu kapatıyor.
Nostaljik bir canlanmadan daha fazlası olan Beosystem 3000c, tamamen işlevsel, geleceğe dönük bir ses sistemi. Beolab 8 hoparlörler, Bang & Olufsen’in en son Mozart yazılım platformuyla entegre olarak yalnızca vinil oynatmayı değil, aynı zamanda tüm büyük platformlarda WiFi ve Bluetooth akışını da mümkün kılıyor. Sadece 100 edisyon ile tasarım, tasarım geçmişi ve teknolojik yeniliğin bir birleşimi.
2025 Fuori Concorso ile Mercedes-Benz 90’lı yıllarına geri döndü.
Como Gölü’ndeki 2025 Fuori Concorso etkinliğinde Mercedes-Benz, nadir ve güçlü bir ikiliyi sergiledi: CLK GTR Straßenversion ve CLK GTR GT1. Otomotiv tarihinin en seçkin süper otomobillerinden biri olarak kabul edilen CLK GTR, ilk olarak 1990’ların sonunda FIA GT Şampiyonası için geliştirildi ve daha sonra sınırlı sayıda yol versiyonu ile homologe edildi. V12 motoru ve aerodinamik tasarımıyla Straßenversion, yüksek performans mühendisliğinin bir sembolü ve Mercedes-Benz’in motor sporları mirasının bir kanıtı olmaya devam ediyor. Etkinlikte sunulan her iki model de titiz restorasyonu ve tarihi önemini yansıtarak otomobil koleksiyonerlerinin ilgisini çekmeyi başardı.
Fuori Concorso etkinliği, özellikle günümüzün dijital ağırlıklı dünyasında analog dönem hiper otomobillere yönelik artan takdir göz önüne alındığında, bu mekanik fenomenleri kutlamak için ideal bir zemin oluşturdu. Como Gölü’nün kıyılarında düzenlenen sergi, CLK GTR’ın tarihiyle uyum içinde miras ve nadirliği vurguladı. Mercedes-Benz’in hem sokak hem de yarış versiyonlarını bir arada sergileme kararı, sık görmediğimiz görsel bir karşılaştırma da sundu.
Chopard’ın Insofu koleksiyonu, yüksek mücevher koleksiyonu olmanın ötesinde izlenebilirlik, sanatsal perspektif ve sürdürülebilir lüks anlayışının ifadesi olarak da yorumlanabilir.
Lüks, genellikle karatlarla ölçülse de Chopard için gerçek lüks, etik değerlere, zanaata ve yeniliğe dayanıyor. Markanın Insofu koleksiyonu, yüksek mücevher koleksiyonu olmanın ötesinde izlenebilirlik, sanatsal perspektif ve sürdürülebilir lüks anlayışının ifadesi olarak da yorumlanabilir. Koleksiyonun merkezinde Zambiya’daki Kagem madeninden çıkarılan 6.225 karatlık Insofu zümrüdü var. Bemba dilinde “fil” anlamına gelen Insofu, yalnızca taşın boyutuna ve fil hortumunu andıran formuna bir gönderme yapmakla kalmıyor, güç, bilgelik ve doğayla kurulan bağın bir sembolü de oluyor.
Maserati ve Giorgetti iş birliğindeki Giorgetti Maserati Edition koleksiyonu hem mobilya hem de otomobil alanlarını birleştiriyor.
Maserati ve Giorgetti, otomotiv tasarımını mobilyayla buluşturan özel bir iş birliği koleksiyonuyla gündemde. Bu ortaklık, İtalyan zanaatkarlığına ve yeniliğe duyulan ortak bağlılığı yansıtıyor ve hem özel üretim bir otomobile hem de özgün bir mobilya serisiyle sonuçlanıyor.
Giorgetti Maserati Edition adı verilen koleksiyon, Maserati’nin Trident ambleminden ve doğanın dinamik güçlerinden ilham alıyor. Koleksiyonda öne çıkan parçalar arasında Lorelei berjer, Seidon kanepe ve Sibilia sehpa bulunuyor. Bu parçalar, hareket hissi uyandıran heykelsi formları ve yüksek kaliteli malzemeleriyle estetik sunuyor. Özellikle Lorelei berjer, dalga formundan ve Maserati otomobil koltuklarının yapısından esinlenen kıvrımlarıyla dikkat çekiyor. Bu model üç farklı yüzey seçeneğiyle sunuluyor: tamamen deri kaplama, esnek ahşap detaylı deri kaplama ya da lake yüzeyli ahşap detaylı versiyon.
Mobilya koleksiyonunu tamamlayan parça ise Maserati Grecale Giorgetti Edition isimli özel üretim SUV. Maserati’nin Fuoriserie kişiselleştirme programı kapsamında tasarlanan bu model, “Gleaming Dusk” adı verilen özel bir dış yüzey rengine ve bakır tonlarında fren kaliperleri ile logo detaylarına sahip. İç mekanda ise denim renginde deri kaplama ve Giorgetti’nin ev koleksiyonunda da kullanılan dört iplikli özel bir kumaş tercih edilmiş.
Faye Toogood’un en son sergisi “Lucid Dream” 21 Haziran tarihine kadar gösterimde.
İngiliz tasarımcı Faye Toogood’un güzel sanatlar ile işlevsel tasarım arasındaki etkileşime değindiği “Lucid Dream” sergisi New York’ta iki önemli galeride – West Village’daki The Future Perfect ve Tribeca’daki TIWA Select – ziyaret edilebiliyor.
The Future Perfect galerisinde, Toogood’un el boyaması mobilya tasarımları sergileniyor. Bu eserler arasında Roly Poly yemek masası ve Gummy oturma koleksiyonu da bulunuyor. Canlı renkler ve spontane fırça darbeleriyle dikkat çeken bu tasarımlar, sanatçının sezgisel yaratım sürecini yansıtıyor.
TIWA Select galerisinde ise Japon kağıdı ve dövme demirden üretilmiş heykelsi aydınlatma tasarımları yer alıyor. Bu parçalar, Toogood’un Japonya’ya yaptığı son yolculuklardan ilham alıyor ve rüya ile bilinç altının soyut niteliklerini yansıtıyor.
Konuya ilgisi olmayanları dahi etkileyebilecek görselliği bir yana uzay fotoğraflarının varlığımızı sorgulatan bir tarafı da var. Bire bir deneyimleyemeyeceğimiz oluşumların saat tasarımında farklı noktalarda görünür oluşuna alışığız fakat kadran için aynı cümleyi kurarken bir kere daha düşünebiliriz. Bell & Ross BR-03 Astro, fikrimizi değiştirebilir mi?
İlkbahar/Yaz 2025 sezonunda erkek modasının tamamlayıcı unsurları.
Minimalizm, modada her zaman sadece sadelikten ibaret olmadı; aksine, bir disiplini, rafine edilmiş bir dengeyi ve işlevle estetiğin birleşimini temsil etti. İlkbahar/Yaz 2025 sezonunda monokrom minimalizm, erkek giyiminin en belirgin akımlarından biri haline geliyor. Tek renk paletlerine dayanan bu yaklaşım, terzilik detayları, doku oyunları ve sadelik ile öne çıkıyor. Tasarımcılar fazla detaylardan veya dikkat çekici desenlerden uzak durarak bu sezonu silüet, yapı ve malzeme derinliği üzerine inşa ediyor. Görsel kontrasttan çok kumaşların akışkanlığı ve kesimler arasındaki uyum ön planda.
Moda evleri bu anlayışı kendilerine özgü yollarla benimserken, Zegna ve Ami monokrom minimalizmin en güçlü referanslarını sunuyor. Zegna, bu akımı kumaş inovasyonu ve terzilik anlayışı ile yorumlarken Ami, Parisian tarzına has modern ve zahmetsiz bir tavırla trende farklı bir soluk getiriyor.
Zegna, monokrom minimalizmi kumaş tercihleri ve modern terzilik anlayışı ile yorumlayarak, İlkbahar/Yaz 2025 sezonuna farklı bir perspektif kazandırıyor. Koleksiyon, kum beji, taupe ve yumuşak gri gibi sıcak toprak tonlarına odaklanarak rahat bir anlayış benimsiyor. Geleneksel sert yapılı terzilik yerine akıcı kesimler ve hafif malzemelerle bir denge sağlanıyor. Zegna’nın en dikkat çeken tasarımlarından biri, kum renginde ultra hafif kaşmir kabanı. Aynı tonda bir triko ve geniş kesimli pantolonla tamamlanan bu görünüm, monokrom minimalizmin dokular ve silüetlerle nasıl derinlik kazandığını gösteriyor.
Ami ise monokrom minimalizmi daha modern ve enerjik bir yaklaşımla ele alıyor. Zegna’nın yumuşak ve dokunsal lüks anlayışına karşılık, Ami daha belirgin kesimler, rahat katmanlar ve net formlar ile özgün bir perspektif sunuyor. Koleksiyonda kömür grisi, koyu lacivert ve beyaz tonları ön plana çıkıyor. Katmanlı giyim anlayışı, Ami’nin monokrom stilini daha dinamik hale getiriyor. Oversize parçaları, ince detaylarla süslenmiş klasik pantolonlarla birleşerek monokrom algısını güçlendiriyor. Koleksiyonun öne çıkan tasarımlarından biri, minimal detaylara sahip, düğmesiz ve modern bir kesime sahip lacivert bir takım elbise. Bir diğer dikkat çeken parça ise yumuşak deriden üretilmiş bir trençkot ve yüksek bel pileli pantolon kombinasyonu. Aynı tonlarda tasarlanan bu görünüm, minimalizmin hem klasik hem de modern bir yoruma sahip olabileceğini gösteriyor.
İlkbahar/Yaz 2025 sezonu, gerçek lüksün gösterişte değil, incelikte ve işçilikte saklı olduğunu gösteriyor. Monokrom minimalizm, sadece bir stil tercihi değil, aynı zamanda netlik, disiplin ve tasarım anlayışını benimseyen bir felsefe haline geliyor. Saf formlar ve işçilikle şekillenen bu akım, modada azın aslında her zaman daha fazla olduğunu kanıtlıyor.
Singer Vehicle Design, 100 edisyon ile sınırladığı Porsche 911 Carrera Coupe Reimagined by Singer hakkında…
Singer Vehicle Design, son özel üretim projesi olan 2025 Porsche 911 Carrera Coupe Reimagined by Singer’ı tanıttı. Sadece 100 edisyon ile sınırlı olan bu model, 1980’lerin geniş gövdeli G-series 911’lerine saygı duruşunda bulunuyor ve klasik tasarımı modern mühendislikle birleştiriyor.
Cosworth iş birliğiyle geliştirilen 4.0 litrelik doğal emişli bir düz altı motor, 420 beygir gücü üretiyor. Singer için bir ilk olan bu motor, hava soğutmalı silindirleri ve su soğutmalı silindir kapaklarını bir arada kullanıyor.
Şasi, Type 964 temeli üzerine Red Bull Advanced Technologies ile birlikte geliştirilen karbon fiber ve çelik takviyelerle güçlendiriliyor. Modelde elektronik olarak ayarlanabilir süspansiyon, karbon seramik frenler ve merkez kilitli 18 inç jantlar bulunuyor. Beş farklı sürüş modu—Road, Sport, Track, Off ve Weather—sürücüye özel kullanım deneyimi sunuyor.
Touring ve Sport olmak üzere iki farklı konfigürasyondan biri seçilebiliyor. Touring, hızla devreye giren bir arka spoyler ile düz motor kapağı içeriyor. Sport ise sabit “whale tail” tipi spoyler ve yardımcı farlarla geliyor. İç mekan tamamen kişiselleştirilebilir. El dikişi deri, kadife-kord bej döşemeler, pirinç detaylı gösterge çerçeveleri ve işlenmiş alüminyum kumanda düğmeleri gibi detaylar sunuluyor.
Singer, aracın performans ve dayanıklılığını garanti altına almak için Nardo ve Nürburgring gibi pistlerde kapsamlı testler gerçekleştirdi. Her otomobil tamamen kişiye özel olarak üretiliyor ve fiyatının 1 milyon doları aşması öngörülüyor.
Sanat yayıncılığı, sanatın derinliklerine inen ve güçlü bir devinimle bilgi üretimine katkı sağlayan bir araç olduğunu ispat ediyoruz.
Yazı: Merve Ertütüncü
Sanat ile köklü bir bağ kurma biçimi olarak yayıncılık, kültürel ve entelektüel anlamda da sanatın toplum nezdindeki yerini kuvvetlendiriyor. Sanat galerileri, sanatın üretim sürecinden gösterimine uzanan yolculuğu boyunca pek çok rol üstleniyor. Galeriler kendi yayınevleri bünyesinde hazırladıkları özel basımları ile de güncel sanatın kalıcı değerlerine katkıda bulunuyor.
“No More Private”, geçici trendleri değil, kalıcı ve kişisel bir tasarım anlayışını benimsiyor.
Bernhardt & Vella, Milan Design Week 2025 kapsamında “No More Private” adlı ilk özel mobilya koleksiyonlarını tanıttı. Ellen Bernhardt ve Paola Vella’nın Via Popoli Uniti’deki 150 metrekarelik ev-stüdyolarında şekillenen bu koleksiyon, yaşam alanlarına entegre olabilecek sezgisel ve doğal formları ön plana çıkarıyor.
Koleksiyon, “ROCK STEADY” adlı sehpa ve iki koltuktan oluşuyor. ROCK STEADY, sağlam traverten tabanı ve hafif cilalı çelik çerçevesiyle hem sağlamlık hem de estetik bir görünüm sunuyor. SOFT BLOCK koltuk, kübik formdan yola çıkarak ergonomik ve konforlu bir oturma deneyimi sağlıyor. ONE PLUS koltuk ise iki tonlu, çizgili tasarımı ve yumuşak moher döşemesiyle dikkat çekiyor.
Dimore Studio “La Dolce Vita” adlı yeni Orient Express treniyle 1960’ların İtalya’sına yolculuk.
1960’ların İtalyan tasarım estetiğinden ilham alarak, İtalya’nın farklı bölgelerinde sekiz özel rota sunan “La Dolce Vita, 18 Süit, 12 Deluxe kabin ve bir özel La Dolce Vita Süiti’e sahip. Her kabin, zengin kumaşlar, canlı renk paletleri ve lüks ahşap ve metal detaylarla özenle tasarlanmış. Deluxe kabinlerde aynalı arka duvarlar, ahşap lambriler ve çift kişilik yatağa dönüşebilen desenli kanepeler bulunuyor. Süitlerde ise turuncu, terakota ve mor tonlarında koltuklar, masa ve iki koltuklu oturma alanı mevcut.
Yemek vagonu, üç Michelin yıldızlı şef Heinz Beck’in liderliğinde, İtalyan mutfağının en seçkin örneklerini sunuyor. Krom duvarlar, çizgili halılar ve turuncu deri koltuklarla dekore edilmiş bu alan, yolculara bir gastronomik deneyim vadediyor. La Dolce Vita Orient Express, Toskana bağları, Venedik, Portofino ve Sicilya gibi destinasyonları kapsayan farklı güzergahlar sunuyor. Her rota, bölgesel kültür, mutfak ve mimariyi keşfetme fırsatı sağlıyor.
Daha önce bakır tonlarındaki kadranıyla Série Atelier parçası olarak tanıtılan Classic Auto geri döndü ve artık Laurent Ferrier’nin kalıcı koleksiyonunun bir parçası.
Sport Auto modelinde görülen “Auto” kalibresinin adına yakışır biçimde bu yeni referans, motor yarışlarının dinamizmi ile daha klasik otomatik saatlerin görünümü arasında kalan ortak mirası vurguluyor. Classic Auto Horizon, 19. yüzyıl cep saatlerinden esinlenen yuvarlak bir kasaya sahip; koleksiyon adını bu klasik çakıl taşı formundan alıyor.
Yeni kadranın mavi tonları doğadan esinleniyor. Teknik açıdan, bu, gümüş galvanik kaplama ile işlenmiş bir tabana uygulanan ince bir yarı saydam mavi lake tabakasıyla elde ediliyor. Kadranın ortasında, dikey fırçalanmış saten yüzey, yeni ufuklar hissine göndermelerde bulunuyor.
Herman Miller ve Georgia O’Keeffe iş birliğinin odağında Alexander Girard, Charles ve Ray Eames’in yaratıcılığı yer alıyor.
Herman Miller, Georgia O’Keeffe ile tasarım dünyasının fenımen isimleri Alexander Girard, Charles ve Ray Eames arasındaki yaratıcı bağdan ilham alan sınırlı sayıda üretilen New Mexico Collection’nu tanıttı. Georgia O’Keeffe Müzesi ile iş birliği içinde hazırlanan bu özel seri, Amerikan Güneybatısı’nın estetik ve kültürel etkisini değerlendiriyor.
Koleksiyonda iki ana parça yer alıyor. İlki, Eames Wire Chair’in özel bir versiyonu: alçak tabanlı bu sandalye, Girard’ın karakteristik Toostripe kumaşıyla kaplanmış ve New Mexico manzarasını çağrıştıran sıcak okra ve kızıl kahve tonlarında tasarlanmış. Bu model, Eames çiftinin O’Keeffe’e hediye ettiği ve onun “en küçük, en iyi sandalye” olarak tanımladığı prototipe dayanıyor. Sadece 300 edisyon ile sınırlı olduğunu belirtelim.
İkinci parça ise Girard Snake Table. 1950’lerden kalma ve bugüne kadar hiç üretilmemiş bir prototipten yola çıkılarak tasarlanmış bu masa, beyaz emaye yüzeyinde siyah yılan motifi taşıyor ve açılı alüminyum ayaklar üzerinde duruyor. Bu tasarımdan da sadece 100 adet üretilecek.