IŞIK, GÖLGEYİ TERK EDER Mİ?

  • 105 SHARES

Gölge, ışık, etkileşim, geçirgenlik… Sanat eserinin izleyiciyle kurduğu bağda gün ışığının algıya kattığı anlam, beklenenden büyük.

Yazı: İdil Deniz Türkmen

Yüksek tavanlı fabrika binasının içine yerleştirilmiş, küre formunda, güneşi taklit eden ışık kaynağı ve bu “sahte güneş”in ışığından faydalanarak güneşlenen insanlar… Olafur Eliasson’ın 2003 yılında Tate Modern Tribune Hall’a yerleştirilen The Weather Project isimli enstalasyonu (sol sayfada yer alıyor), sanatçının bütün salonu kaplayan dev bir yarı-dairesel mono-frekans ışık kaynağı ve yapay sis ile oluşturduğu atmosfer yanılsamasını izleyiciye sunuyordu. Sergilendiği günlerde, İngiliz halkının da merakını cezbeden enstalasyonun altında güneşlenen onlarca insanın bu eğilimini o zamanlar, halkın güneşle nadiren temas etmesine dayandırmıştım. The Weather Project’te iç mekandaki güneş benzeri ışığın varlığı izleyiciye doğrudan temas eden bir etki yaratıyordu. Kapalı mekanda atmosfer yaratma çabası üzerine kurulu, aynı zamanda interaktif olarak da tanımlanabilecek bu eser, kapalı mekanı dış mekana çevirmek üzere ışığın illüzyonunu kullanarak izleyiciyi eseri deneyimlemeye davet eden bir yerleştirmeydi.

Peki, meseleye öbür taraftan bakacak olursak konuyu nasıl ele almak gerekir?

Dış mekandaki sanat eserinin gün ışığıyla kurduğu ilişkiyi, insan ile etkileşimi üzerinden nasıl sorgularız? Kamusal alandaki eserlerin gün ışığıyla ilişkisi nedir? Gün ışığı esere dokunduğunda, eserin kimliği ne denli değişir?

Bu konuya birkaç farklı perspektiften yaklaşılabilir. İlk akla gelen, özellikle bienallerle beraber şehrin bütününde karşımıza çıkan açık hava heykelleri ve enstalasyonlarla gün ışığı ilişkisini sorgulamak. Bir eserin okunmasında Güneş’in ve dolayısıyla gölgenin etkisi var mıdır? Gölgenin forma etkisi nedir ve bu etki izleyicinin algısını nasıl şekillendirir?

İlginçtir ki konuyla ilgili literatürde şimdiye kadar yapılmış pek fazla araştırmaya rastlanmıyor. Merve Kaya’nın Bilkent Üniversitesi için yazdığı yüksek lisans tezinde İstanbul Modern üzerinden yapılmış bir çalışma mevcut. 100 kişilik bir gruptan oluşan ziyaretçilerin mekanı gün ışığıyla ilişkilendirdiği bu çalışmaya göre; berrak gökyüzü koşulunda, genel görünüm memnuniyeti izleyene göre yükseliyor. Bununla birlikte bulutlu havada eserlerin üzerinde görülen renk skalası açık gökyüzü koşuluna göre daha doyurucu oluyor. İç mekanda gün ışığının baskın olduğu ışıklandırma sisteminde ziyaretçiler renksel sorunlara yönelme eğiliminde. Renk ve renge dayalı bilgiler, görsel olarak daha çekici hale geliyor. Bu nedenle, ziyaretçilerin esere olan ilgisi farklı gökyüzü koşullarına göre değişiyor.

Yazının devamını QP No:26 98. sayfadan itibaren okumaya devam edebilirsiniz. QP’ye abone olmak için ise abone@qpmagtr.com adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.