BİR CEO İÇİNDEKİ ZEN KİLİDİNİ NASIL AÇAR?

  • 50 SHARES

Modern yaşamın getirdiği strese karşı, zihin sağlığımızı korumak ve geliştirmek için etkili bir araç: mindfulness.

Yazı ECEM EKŞİOĞLU

Modern iş dünyasında bir CEO’nun günü, bireysel sorumluluklarla başlayan hızlı tempolu yaşam telaşıyla büyük bir denge sanatı gerektirir. Günler genellikle e-postaların, telefon görüşmelerinin ve ardışık toplantıların hızlı rüzgarıyla başlar; her anın değeri büyüktür. Yüksek bahisli toplantılar takvimleri doldurur ve yönettikleri işlerin geleceğini yeniden şekillendirme potansiyelini taşır. Kişisel taahhütler, profesyonel taleplerle iç içe geçer; aile ve sağlığı dengelemeye çabalarsınız. Süreç içinde fiziksel ve zihinsel sağlığı korumak da aynı derecede önemlidir. Hayatta her zaman doğru stratejileri bulmak kritik ve gerçekten zorlayıcı. Şimdi nefes alalım ve sakince verelim… Ve konuya, bir çözüm önerisiyle devam edelim.

Neo-kapitalist toplum içinde mindfulness pratiği, hızlı tempolu ve tüketici odaklı dünyada derinlemesine bir tepki olarak boy gösteriyor. Küreselleşmenin ve teknolojik ilerlemenin ekonomiyi ileri taşıdığı bir dönemde, sürekli tüketim, rekabet kültürü ve ‘an’ içerisinde kalamama durumu da besleniyor. Bu modern yaşam tarzı içinde, günlük rutinlerin dışında sakinleşmek, düşünmek ve sadece durmak için neredeyse hiç vakit bulamıyoruz. Modern iş yaşamının getirdiği stres, baskı ve hızlı tempoya karşı, zihin sağlığımızı korumak ve geliştirmek için etkili bir araç olan mindfulness, içsel dinginliği bulmayı sağlıyor. Zihnimizin derinliklerine inerek, içimizdeki Zen’in kilidini açmamıza yardımcı oluyor. Mindfulness pratiği, neo-kapitalizmin karmaşıklıklarında yol aldığımız sırada, materyalizmle ilişkilerimizi sorgulayabileceğimiz, sürekli tüketim yerine iç huzur ve refaha öncelik verebileceğimiz ve daha dengeli, anlamlı bir varoluşa yönelen yolu keşfedebileceğimiz dönüşümü destekleyen bir odak olarak öne çıkıyor.

Mindfulness pratiği, 21. yüzyıl pozitif psikolojisinin en temel öğretilerinden biri olarak, modern yaşamın karmaşasından sıyrılarak içsel huzura ulaşmayı amaçlayan son derece değerli bir araç olarak kabul ediliyor. Temelde mindfulness; bilinçli bir şekilde şimdiki anı fark etmek, kabul etmek ve anlamlandırmak anlamına gelir. Bu yaklaşım, dikkati gelecekteki endişeler veya hatıralar üzerinden çekerek, tamamen mevcut anın içinde bulunmaya yönlendirir. Mindfulness’ın en temel pratiğinin dikkatimizi nefesimize odaklamamız ve onu şefkatli bir şekilde takip etmemiz olduğu düşünülebilir. Nefesimiz her an bizimledir ve dikkatimizi nefesimize vererek şimdi ile bağ kurarız. Mindfulness ile sadece zihinsel ve duygusal dengeyi güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda stresle baş etmeyi, konsantrasyonu geliştirmeyi, duygusal zekayı arttırarak tepkileri dengelemeyi ve genel yaşam tatminini arttırmayı beceririz. Bu yaklaşımın temelleri, eski Budist öğretilere dayanır, Asya ve Pasifik kültürlerinin derin kökleriyle beslenir. Geniş bir yelpazede farklı kültürlerin katkılarıyla şekillenen bu pratik, içsel dengeyi arayan bireyler için sakinlik ve anlam bulma yolunda rehberlik eden bir kaynaktır.

Buraya kadar size de süper-insan olmanın kilidi açılmış gibi geldi mi? Yanıtınız evetse, harika! Çünkü mindfulness pratiği, insanların kendilerine ve geçmişlerine daha bağlı hissetmelerine yardımcı olmanın yanı sıra, şu an için bir takdir duygusu geliştirmeye ve gelecekle ilgili endişelerden kurtulmaya yardımcı olabilir ki bu da kendimize ve başkalarına nezaketle yaklaşmamızı sağlar. Çalışmalar, farkındalığın stresini azaltmaya, işleyen belleği ve hatta bağışıklık fonksiyonunu artırmaya yardımcı olabileceğini gösteriyor. Modern mindfulness hareketi, genellikle “mindfulness tabanlı stres azaltma” programlarının geliştirilmesi ve popülaritesinin artmasıyla 1970’lerden itibaren
daha belirgin hale geldi. Bu tür programlar, Jon Kabat-Zinn tarafından “Mindfulness Temelli Stres Azaltma” (MBSR) programının geliştirilmesi ile öne çıktı. Bu program, hastaların tıbbi tedavilere ek olarak mindfulness meditasyonunu kullanmalarını önererek kronik ağrı, stres ve hastalıklarla başa çıkmalarına yardımcı oldu. Milyarlarca dolar değerindeki mindfulness sektörü, her an ortaya çıkan yeni yoga akımları gibi değil; sanıldığının aksine, yalnızca wellness sevenler için değil, üst düzey CEO’lar ve liderler arasında da son derece önemli bir yere sahip. Kişisel hayatımızda bize yardımcı olduğu kadar, iş hayatımızı da kolaylaştırabiliyor. Google ve Intel gibi devasa şirketler, çalışanları için meditasyon ve farkındalık kursları sunuyor. Yakın zamanda Journal of Organizational Behavior ve Organizational Behavior and Human Decision Processes yayınlarında çıkan araştırmalar, günde sadece birkaç dakikalık farkındalığın bile çalışanları daha verimli ve yararlı bireyler haline getirdiğini ortaya çıkardı. Peki başlangıç seviyesinde mindfulness pratiği nasıl yapılır?

İlk adım olarak kendinizi bir gözlemci olarak konumlandırmayı seçmek oldukça önemlidir. Başlangıçta pratiği 3-5 dakika gibi kısa bir zaman dilimiyle başlayarak, zamanla süreyi artırabilirsiniz. Her seansta zihninizin sakinleşmeye başladığını ve farkındalığınızın arttığını gözlemleyeceksiniz. İlk etapta dilerseniz gözlerinizi kapatabilir ya da açık tutabilirsiniz. Sessiz bir ortam seçerek, rahat bir pozisyon alıp, pratiğiniz merkezine yalnızca nefesinizi takip etmeyi koyarak başlayabilirsiniz. Nefesinizi derin ve yavaş bir şekilde alıp vererek, sadece bu anda olmaya odaklanın. Nefes, anın ve varlığınızın simgesi olarak size rehberlik eder. Zihnimiz alışkın olmadığı bir yeniliği deneyimlediği için, düşünceler zihnimizi doldurabilir ve dikkatimizi dağıtabilir. Bu noktada, zihninizde beliren düşünceleri yargılamadan ve eleştirmeden dikkatinizi tekrardan nefesinize getirin. Bu düşüncelerin gelip geçici olduğunu kendinize hatırlatın ve sadece izleyici olun. Dikkatinizi tekrar nefesinize yönlendirerek dinginleşmeye devam edin. Birkaç dakikadan sonra, yalnızca nefesinizin yardımıyla, bir sonraki aşamada sakinlikle beş duyunuzu kullanarak çevrenizdeki sesleri, kokuları ve hisleri gözlemlemeye başlayın. Ancak bunları sadece gözlemlemeye odaklanın, üzerinde düşünmeye çalışmayın. Yavaşça nefes almaya devam edin. Son olarak, kendinize ve hayatınıza şükran duyurarak pratiğinizi sonlandırın. İlk mindfulness pratiğinizi gerçekleştirdiniz, tebrikler!

Mindfulness’ın modern yaşam CEO’sunun yeri doldurulamaz bir aracı olduğunu anlattıktan ve umarım bu konuyu yeni sevenleriyle buluşturduktan sonra, kendi iş hayatımın yoğun temposundan biraz uzaklaşmak ve zihinsel dengeyi sağlamak için Londra’daki harika bir parkta, önümde uzanan yemyeşil doğanın muhteşem manzarasıyla bir mindfulness pratiği yapmak üzere bu yazıyı bitiriyorum. Ve gözlerimi kapatıp, an’a geliyorum.