TASARIM FİİLLERİ
Zeynep Ercan ve özgürlüğe göz kırpan modern tasarım fiillerinin multi disipliner perspektifi.
Fotoğraf Can Sever
Zeynep Ercan, Pratt Institute’da tamamladığı iç mimarlık eğitiminden sonra, alışılanın aksine yüzünü doğuya çevirdi. Türkiye olarak global sanat endeksine nasıl katkıda bulunuruz sorusunun cevabını yerinde aramaya karar verip, İstanbul’da ortağı Ala Onur ile 2016’da No LaB’i kurdu. Amacı, kalıplaşmış, dört duvara sıkışmış galeri algısının ayarlarıyla oynamak, genç yeteneklere kendilerini gösterecek bir platform sağlamak ve haliyle kendi estetik perspektifini yansıtmak…
QP Women: İçinde yaşadığımız çağ, estetik kaygıların altın çağını yaşadığı bir döneme tekabül ediyor. Görsel anlamda “Instagrammable’” alanların, kişilerin, eserlerin, deyim yerindeyse her noktanın yükselişe geçtiği bir süreçte, danışmanlığını yaptığınız iç mimari, sanat ve tasarım disiplinlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zeynep Ercan: Bu durum estetik kaygılara nasıl baktığınızla ilgili sanırım. Severek takip ettiğim bir moda tasarımcısı “günümüzde tasarımcı olmanın bir moda” olduğunu dile getiriyordu. Instagram’da birçok kişi kendine kolaylıkla sanatçı ve tasarımcı diyebiliyor. Dünya elimizin altında olduğu için birçok şey birbirine kolaylıkla benzeyebiliyor. Emeğin ve düşünme sürecinin yerini nasıl gösterildiği de alabiliyor ve yeterli olabiliyor.
Öte yandan geçmişe baktığımızda estetik değerleri yıkmanın kimi sanatçıların motivasyonları olduğunu görebiliyoruz. Birçok sanatçı, tasarımcı, mimar burjuva sınıfına karşı ortak yaşam alanları, okullar, daha fonksiyonel objeler, mobilyalar, mimari alanlar yaratıp, benimsenmiş algıları yıkmışlar. Bu sanatçılar çok daha kolay ve sade yaşanabileceğini gösterdikleri için ortaya çıkan eserler zamansızlar. Lakin bir düşünceyi görsel olarak da zamansız aktarabilmek hiç kolay değil, bu çok uzun bir süreç. O nedenle hala bu eserleri gördüğümde çok etkileniyorum ve sanatçı ve/ veya tasarımcı olmanın hiç kolay olmadığını bir kez daha fark ediyorum. Tabii ki bunun yanı sıra günümüzde yeni, başarılı ve zamansız olacak sanatçı ve düşünceler de var. Instagram ve teknolojinin güzel yanlarından biri de böyle örnekleri hızlı bir şekilde takip edebilmek ve düşünceleri, yenilikleri görebilmek.
QPW: Pratt Institute’ dan mezun olduktan sonra Türkiye’ye dönmenize sebep olan neydi?
ZE: Orada okuduğum için çok mutluyum. Lakin her ne kadar eğitim konusunda Amerika çok başarılı olsa da, karakterim ve bazı beğenilerim yerine oturdukça kendimi Avrupa kültürüne daha yakın hissetmeye başladım. Doğduğum ve büyüdüğüm İstanbul’u, zaman zaman zorlu olsa da çok seviyorum. Çok zengin kültürel bir değer var elimizde. Bir yanım bunu hep kullanmamız ve daha da ileriye götürmemiz gerektiğini düşünüyor. Bu değerleri ve zengin kültürümüzü 21’inci yüzyıla uyarlanmış bir şekilde kullanmamız gerek. Genç nesil olarak ancak bu şekilde kültürel bir ses yükselteceğimizi düşünüyorum.
QPW: Peki No LaB, bu doğrultuda neyi amaçlıyor?
Bu sorunun cevabını ve röportajın geri kalanını merak edenleri, QPW No:4’ün 108. sayfasına davet ediyoruz.