LOS ANGELES

  • 98 SHARES

“Bir yeri terk etmenin ne kadar kolay olduğu ve insana kendini ne kadar iyi hissettirdiği fikri, beni her zamanki gibi şaşırtmıştı. Dünya bir anda ihtimallerle dolu oldu.” On the Road, Jack Kerouac, Viking Press, 1957

Yazı: Aslı Abbasoğlu

Seyahate çıkmadan önce gideceğim destinasyonu belirlememde etkili olan pek çok unsur var. Zira, yaz aylarında basit bir deniz tatilinden bahsetmiyorsak, her seyahat bir neden üzerine kurulu oluyor. Motivasyonum, gitmek istediğim bir konser, sergi veya yapı olabiliyor. Malum, seyahat insanın kendine ayırdığı değerli bir zaman zarfı, yani sadece bir şehri görmüş olmak için seyahat etmekten yana değilim. Tabii bu Los Angeles’ı istisnai bir konuma yerleştiriyor, çünkü Los Angeles’a gittiğimde orada olmak bile bana yetiyor.

Sanırım Los Angeles insanlar üzerinde iki uç nokta olarak nitelenebilecek bir etkiye sahip: Burayı ya çok seviyorsun ya da nefret ediyorsun! Ben, oraya gidip bir daha geri dönmemek isteyenlerdenim.

Anlatması zor ama Los Angeles kendimi bulduğum, deyim yerindeyse rüştümü ispat ettiğim dönemleri hatırlatıyor. İstanbul’un ortasında büyümeme rağmen, Los Angeles’taki rahatlığa ve görsel dünyaya yakın bir yaşam tarzına sahiptim. O dönemlerde gezdiğim yerler, dinlediğim müzikler, arkadaşlarım, sevgililerim, analog hayat gibi noktaların bende bıraktığı izlerin hepsini Los Angeles’a adım attığım anda yeniden hissediyorum.

Yazının devamını QP Women No:3’de 136. sayfadan itibaren okuyabilirsiniz.