FOMO
Sanal dünya karmaşasında bir şeyleri kaçırma korkusuyla terbiye olanların psikolojik çıkmazı ve marketing
Yazı Aslin Kumdagezer
Dijital dünyada her sözlüğe aynı kısaltmayla giren FOMO (fear of missing out) bugün büyük çapta Instagram’ın tekelinde tuttuğu ve tetiklediği bir duygu. Nitekim, hissiyatın temelleri her psikolojik çıkmazda olduğu gibi yüzyıllar öncesine dayanıyor. Günümüzün en büyük depresyon tehdidi FOMO, homo sapienslerin hayatta kalmasına olanak sağlıyor. Zira en hip yemek ve su kaynaklarına vakıf olmak, başa çıkılamayacak vahşi hayvanların en son nerede konuşlandığını bilmek, sezon başında herkesin gözünün üstünde olduğu o kürke sahip olmak, hangi saatte hangi mağarada buluşulacağı detaylarına her daim hakim olmak homo sapiensler için ölüm kalım değeri taşıyor.
Yerleşik hayata geçildiğinde FOMO yine ölüm kalım değeri taşımaya devam ediyor. Bu kez hayati tehlike sosyal statünüzü tehdit ediyor. İki milenyum atlatmış olmamıza rağmen evrimin yavaş dönen çarkları, aslında davranışlarımızda pek de ilerlemediğimizi gösteriyor. Neyse ki bugün aynı ilkel hissiyatların üzerini örtecek teknolojik bahanelerimiz var.
Sosyal medya kavramıyla mahremiyet algısını kaybeden millenniallar ve hatta önceki jenerasyonlar, kullandıkları farklı mecralar sebebiyle sorgusuz sualsiz FOMO’dan muzdarip oluyorlar. Silicon Valley’nin kült aplikasyonlarından herhangi birini telefonlarınızda her açışınızda küçük bir kalp sıkışması yaşamanız, neden o açılışa gitmediniz, neden diğer akşam yemeğine davet edilmediniz diye hayıflanmanız artık yeni normlardan sayılıyor. Eğer şarjınız bitmek üzereyse ve Instagram’a bakamıyorsanız farklı türden bir kalp krizi, eşikte sizi bekliyor. Yeni sürekli hissiyatınız, nerede olursanız olun ve ne yaparsanız yapın sizin bulunamadığınız bir yerde insanlar daha iyi vakit geçiriyor, algısı… Güzel bir kokteyli yudumlamadan önce, favori hamburgerimizden bir ısırık almadan önce fotoğrafını çekmek yeni sosyal normumuz. Eğer ilk yudumunuzu fotoğraftan önce aldıysanız, gecenizin artık pek bir anlama kalmadı eve geri dönebilirsiniz!
Yazının devamını QP Women No:4’de 40. sayfadan itibaren okuyabilirsiniz.