BUGÜNKÜ DÜNYAYI DÜŞÜNMEK

  • 96 SHARES

Erwin Wurm’un hassas ve rahatsız edici heykelleri, insanlığın durumunu yeniden yeryüzüne indiriyor.

Röportaj HARRIET QUICK

George döneminden, Londra’da George döneminden kalma etkileyici Ely House’ın içinde yer alan Thaddaeus Ropac galerisinin siyah beyaz karolu uzun koridoruna girdiğinizde, aynı mekanda yer alan birkaç figür gözünüze çarpar. İki Dreamers (insan olduğu ancak bir dizi cılız bacak çıkıntısından anlaşılır) buruşuk, dev bir yastığa gömülü formlar gibidir; diğer figürler gündelik giysiler halinde profile sabitlenmiş ve bir yöne doğru yürümektedir. Giysiler – dekonstrüktif ceketler, bol pantolonlar ve ayakkabılar– hayali dursa da boyalı alüminyum heykellerin incelikli jestleri ve kumaş kırışıklıkları, bir zamanlar bu kıyafetlerin içinde yaşamış olan varlıklara gönderme yapar.

Surrogates, genelde gerçeküstü olsa da bazen absürt kaçabilen, tam da mecranın kendi doğasını sorgulayan ve şimdiki yaşama ilişkin etkileyici sorular soran heykelleriyle tanınan Avusturyalı sanatçı Erwin Wurm’un eserlerinden oluşan bir sergi. “Bu seriyi Surrogates olarak adlandırdım, çünkü bireylerin onlara ait giysiler veya kısımlar ile yer değiştirmesini konu alıyor. “Olmayış” [“absence”] 1980’lerden itibaren, sadece tozdaki izler ve daha sonra içinde insan bulunmayan giysilerle bir var- olmayanlar serisi olarak çalışmalarında uzun bir geçmişe sahip. Sonuç olarak ortaya Surrogates çıktı,” diyor zarif bir melodik tınıyla konuşan sanatçı.

“Bugünkü hayatımızı, dünyamızı düşününce: Her şeyin zirvesinde değiliz ve gezegene iyiliğimiz dokunmadığından, var olmasak belki de daha hayırlı olur,” diyor Wurm eserlerini çevreleyen fikirden bahsederken. Ama Wurm’un ifadesi distopik bir cehennemden ziyade tefekkür barındırıyor ve insanlığın trajedisini aşağılamaktan çok çembere alıyor. Bu etki aynı anda hem donkişotvari hem huzur bozucu hem de tedirgin edici.

Bu figüratif ama hiç figürün olmadığı eserler rahatça tanınabilir olmakla birlikte ya küçücük ya da devasa ve kesinlikle insan ölçeğinde değil. Yükselen Breeze, şehrin herhangi bir sokağında görülebilecek, modayı takip eden birinin giyinebileceği pastel renkte pembe bir kazakla rahat beyaz bir kot pantolon ve spor ayakkabı giymiş. Bir kadın kıyafeti olan Orange Step Small, bir yangın ateşinin içinde zarifçe poz verirken, Repetance (After Donatello) (2023) İtalyan Rönesansı heykeltıraşının ahşap eserinde Mecdelli Meryem’in sıska bedenini saran katlanmış bir cübbeyi yansıtıyor. Bunlar üç boyutlu eserler olsa da siluete benzer biçimleri iki boyutlu gibi görünüyor.

“Öğrencilik yıllarımda heykel fikri ve onun neleri araştırdığı –üç boyut, kütle, hacim, etrafında dolaşma süresi, doku– konusunda çalışmaya başladım ve hacimleri hareket ettirdiğinizde, içeriği de hareket ettirirsiniz. Bu sergi, iki boyutun üç boyut ve üç boyutun iki boyut olarak nasıl gösterilebileceğine ilişkin süregiden bir araştırmanın parçası. Hacimleri değiştirmek içeriği değiştirmek demektir ve her yeni parçanın bunu gösterip kanıtlaması gerekir,” diye açıklayan Wurm, deneylerinin bazen daha iyi, bazen pek de iyi olmayabildiğini ekliyor. Wurm daha önce, tüketim ve maskülen gösteriş fikirlerini çarpıtan haz dolu Fat Cars ve devasa Pickle eserleriyle de kariyeri boyunca ölçek fikrini bozmuştu.

Yine de çoğunlukla mat boyalı alüminyumdan yapılma bu eserler, Martin Margiela gibi bir modacıya atfedilebilecek özenli stil detaylarını tamamen barındırıyor. Balzac’ta (2023) Wurm, Rodin’in Fransız romancı Honoré de Balzac’a olan bağlılığından ve Fransız heykeltıraşın, yazarın heykelini giydirmek için onun robdöşambrını alçıya batırması söylencesinden ilham alıyor. Stil yığınından bahsederken, “Bir insan göremediğiniz, ancak yığılmış giysiler ve tasarım çantalar arasından çıkan bir insan fikri edindiğiniz bir figür yaratmak istedim,” diyor.

Surrogates aynı zamanda giysilerin ikinci tenimiz olduğunu ve stilin, kendini yeniden keşif için önemli bir araç vazifesi gördüğünü ortaya koyuyor. 69 yaşındaki Wurm koyu indigo jeanden yumuşak bir ceket, spor ayakkabı ve süveterle kendini flanör bir figür olarak gösteriyor.

Çok sayıda moda markasıyla bağlantısı olan, pek çoğunu da etkileyen Wurm, “Giysilerle, modayla keşifte bulunup değişebiliriz ve görünüşte karakter değişimi yapabilmeye –veya hiç değilse öyleymiş gibi yapabilmeye– ilişkin bu beceri büyüleyici bir şey,” diyor. O aynı zamanda zeki bir gözlemci. Defileyi, taç giyme veya Paskalya geçit törenlerinin parçası olan gösterilere benzetiyor. “Bu tören alayları, geçmişte büyük gösterilerin yapıldığı yerlerdi ve bunlar, seyircilerin bu ritüeller aracılığıyla havaya yükselip kendisinin dışına çıkmasını sağlar. Pop konserleri gibi moda da modern ritüellerdendir,” diyerek meselenin sosyal unsurunu da ekliyor.

Elise Mougin adında Fransız bir eşi ve ergen bir kızı (çok uzun bacaklı ve çok zeki) olan 69 yaşındaki sanatçının heykele geçişi kolay olmamış. Ressam olma arzusu, çocukken harçlıklarını biriktirip kitaplar alan sanatçının büyülendiği gizli dünyalara girme isteğinden kaynaklanmış. “O kitaplar, ancak benim girebildiğim gizli dünyamın kapısını açtı. Ondan sonra sanat, gizli dünyam oldu ve beni sürekli besleyen, yönlendiren de budur,” diyor Wurm.

Viyana Uygulamalı Sanatlar Üniversitesi’ne kaydolsa da eğitmenlerin üç boyutlu daha iyi çalışacağına karar vermesiyle kısa sürede resim derslerini bıraktı. “Heykel bana hiçbir şey ifade etmiyordu – şehirdeki güvercin dışkısı kaplı heykeller,” deyip gülümsüyor. Ama bu yıldızının barışmama hali, biçim ve materyal yolculuğu başladıktan kısa bir sonra dönüşüm geçirmiş.

Wurm’un erken dönem eserleri pragmatizmden de besleniyordu. Hiç parası olmadığından etrafında ne varsa onlarla çalışıyordu; atölyesini paylaştığı bir mobilyacısan kalma ahşap parçaları ya da teneke kutular olabileceği gibi, atılmış giysiler de olabilirdi bunlar. Hani denir ya, doğaçlama harika bir öğretmendir. Bunun etkisi, halen devam eden One Minute Sculptures serisinde kendini gösterir; burada seyirci, gündelik ev eşyalarıyla kendi pozlarını vererek bu seriye katılmaya davet edilir. Birinin sırtına asılı bir sandalye; birinin alnına yaslanmış bir süpürge sapı veya eski bir şapka takmış şehirli bir polis olarak verilen poz bu ifadelere birkaç örnek sadece. Bu seri, Wurm’un tasarladığı her şeyi yapabilmesi mümkün olmadığından ilk olarak 90’larda geliştirildi. Galerilerden, enstitülerden birkaç basit nesne satın almalarını ve taslaklarını çizdiği yönlendirmelerle ziyaretçilerin kendi müdahalelerini yaratmaya davet edildikleri platformlar yapmalarını istedi. One Minute Sculptures yoğun bir takip ve sosyal medya paylaşımı kültü oluşturdu. Serpentine Galerileri direktörü Hans Ulrich Obrist, Surrogates’in açılışının hevesli bir katılımcısıydı. “Gündelik yaşam ilgimi çekiyor. Etrafımdaki bütün nesneler kullanışlı olabilir ve hem nesneler hem konular çağdaş topluma dahil edilebilir. Benim çalışmam, bütün bir insan oluş halini anlatıyor: Fiziksel, spiritüel, psikolojik ve politik,” diye yazıyor bir manifestoda.

Avrupa’da, Japonya’da, Kore’de ve Çin’de büyük bir takipçi kitlesi olan Wurm’un Birleşik Krallık’ta gecikmeli olarak sergilenen eserleri, Yorkshire Heykel Parkı’ndaki (YSP) Trap of the Truth başlıklı bir iç/dış mekan monograf sergisiyle eş zamana denk geldi. Parkın direktörü Claire Lilley, “Bu sergi, pastoral bir ortamda patates kafalı devasa eserler barındırıyor,” diyor.

Venedik Bienal’ine iki kez katılan Wurm, 2017’de Avusturya’yı temsil etti. Yakın zamanda açtığı solo sergileri, SCAD Sanat Müzesi, Savannah, GA (2023-24); Tel Aviv Sanat Müzesi (2023); Suwon Sanat Müzesi (2022); ve Taipei Güzel Sanatlar Müzesi (2020) dahil uluslararası kurumlarda izleyiciyle buluştu. 2024 sonbaharında Wurm’un eserlerinden oluşan büyük bir sergi memleketi Viyana’daki Albertina Modern’de açılacak. Wurm bir retrospektife hazır olup olmadığından pek emin değilse de auteur’luğu bize aksini söylüyor. Musée Correr, Venedik; Museo Novecento, Floransa ve Fosun Foundation, Şanghay’da da yakın zamanda solo sergileri açılacak.

Wurm, süregiden savaşlar ve çevresel yıkım ışığında insanlığın ilerleyişi konusunda şüpheciliğini sürdürüyor. “Bu kadar ilerlememize rağmen bu kadar aptalız. Süper bilgisayarlar var ama yine de iki komşu ülke veya kelimenin tam anlamıyla komşular arasındaki ilişkileri idare edemiyoruz. Avusturya’da komşular arasındaki ihtilaflar mahkemelerdeki davaların en büyük kısmını oluşturuyor ve bu pek çok ülkede geçerli bir durum. İnsan olarak tarihten öğrenmiyoruz, geçmiştekilerle aynı, hatta daha büyük hataları yapmamız çok korkutucu bir his. Hem yorucu hem kahredici,” diyor.

Surrogates’teki bedensiz figürler biraz terk edilmiş görünüyor. “Üzgün ve kayıp, hassas – bu benim karakterimin bir parçası ve sanatçı insan hep biraz kaybolmuştur, hep yeni şeyler arar
ve yeni seviyelere ulaşmaya çabalar. Ben sık sık eserle mücadele ve kavga içindeyimdir ama aynı zamanda devam edebileceğimi, bir şeyler geliştirebileceğimi bilirim. Bu arada, zayıf fikirlerim vardır ve bir sonraki zirveye büyük fikirlerle çıkmak isterim,” diyor Wurm içindeki itici güçten bahsederken.

Bazen, eser kontrolü ele geçiriverir. “Gerhard Richter’in harika bir sözü vardır: Resimlerinin “kendisinden daha zeki” olduğunu söyler. Çok tuhaf bir düşünme biçimi olsa da tam olarak böyle – materyal insanı bir şeyleri işleme yoluna sokar, o yola girer, onu denersiniz,” diyor Wurm, yaratıcısından büyük olan yönlendirici güçten bahsederken.

Ondan birlikte yaşamak için bir heykel veya bir eser seçmesini istiyorum ve Wurm, 2,5 milyon yıl öncesinden, insanlığın başlangıcından bir eser seçeceğini söylüyor – mesela, yontulmuş bir ok başı. “İnsanlık doğayla arasındaki bağı bulma çabasındayken; sihirli tanrılara, tanrıçalara, ruhani varlıklara saygısını sunma ve bunlara başvurma ihtiyacı duyduğu için sanatın en başlardan itibaren var olduğu kanıtlanan bir şey. Devrimciler, monarşiler, faşistler sanatı pek çok amaçla kullandı, hepsinin de sanatlardan istediği özel bir şey vardı – bazen bir portre, bazen de güç ve sonunda o, fikirleri ileri taşımak için bir köle olarak kullanıldı. Ben sanatın bu ‘kullanımı’na karşıyım – sanat anlamsızlık veya paradoks yaratmalı ve dünyamıza dair sorular sormalı.”