EN SON NE ZAMAN KRAVAT TAKTINIZ?

  • 73 SHARES

Başlıktaki soruya şahsi olarak cevap vermeden önce kravatın kısa bir tarihine bakmak gerekiyor.

Zaman aşımına uğradığı için hatırlamak zor. Kravat, bir türlü tedavülden kalkmayan ama çoğu kimse için artık dolapta bekleyen bir aksesuara dönüşmüş durumda. Dönüp dolaşıp konu hala pandemiye geliyor ama 2020 öncesi var olan ofis hayatının dönüşümden geçmesi, aksesuar dalında en çok kravatı vurdu denilebilir. Artık çoğu resmi kurum için bile kravat takmak bir zorunluluk değil. İnisiyatif alarak bu alışkanlığı kendi kendine sürdüren kişi sayısı ise bir hayli az. Birçok kişi, en başta konforunu kısıtladığı düşüncesiyle kravatı hayatından çıkarma kararı alıyor. Resmi görünümü tamamlama konusunda belirleyici bir role sahip tasarımı, haftanın beş günü 9-5 bir mesai düzeninde takmak, göründüğü kadar kolay olmayabiliyor.

Tasarımın asıl yaratılış amacı, aslında bu formalite algısının bir hayli dışında. Fransızca “a la croate” kelimesinden türetilen kravat, adını 30 Yıl Savaşları sırasında Fransa için savaşan Hırvat askerlerinin diğer askerlerden ayrışmak için boyunlarına bağladıkları çoğunlukla kırmızı renkli eşarplardan alıyor ve özünde bir kadın icadı. Savaşa giderken eşlerini veya oğullarını korumak adına kendi eşarplarını sevdiklerinin boyunlarına düğüm atarak takan kadınların bu batıl inancı, 17. yüzyıl Fransa’sına kısa sürede sirayet ediyor. Moda algılarının açıklığı ile bilinen Fransızlar, tabii ki bu adeti havada kapıyor ve adeta kendilerininmiş gibi benimsemekte ve pazarlamakta gecikmiyor. Sonrası ise çokça tekrara düşen bir hikaye, birçok moda trendinde olduğu gibi Fransa merkezli başlayıp tüm dünyaya dalga dalga yayılıyor.

Modernizasyonla birlikte seri üretim ve tüketimin hızının kesilmemesi için türetilen trend furyasına kravatlar da alet ediliyor. İkinci Dünya Savaşı’nın depresifliğinden kurtulmak adına 50’lerde renkler ve tropik baskılar kravatlarda yer edinmeye başlıyor. Bu abartılı trende “bold look” ismi veriliyor. Akabindeki 10 yıllık dönemde kontrast yaratmak adına sıkıcılaşıyor gibi olsa da kravatlar 60’lar sonunda pop art akımının da etkisiyle hiç olmadığı kadar renkleniyor ve hatta dile geldiği bile oluyor. Savaş karşıtı hareket boyunca üzerinde barış sloganlarının olduğu kravatlar, Amerika başta olmak üzere yok satıyor. 70’ler ise kravatlar için kesat bir dönem. Zira bir aksesuar üzerinden barışın sağlanamayacağını anlayan jenerasyon için, kıyafetlerdeki bazı kalıpları yıkma dönemi. Kravatlar da bu durumdan nasibini alıyor ve kostüm amaçlı olmadığı takdirde erkekler tarafından tercih edilmemeye başlanıyor. Özgürlük hayalleri suya düşse de yakalar bir süre daha bağımsızlıklarını sürdürüyor. 80’lerde incelerek yeniden boyunlarda yer bulan kravatlar, aksesuar işlevi adı altında bu dönemde Mick Jagger’ın gardırobuna bile sızıyor. Her anlamda kafası karışık 90’larda ise bir yanda minimalist, bir yanda çizgi film karakterleri baskılı süper geniş kravatlar var. Bir ara yaklaşık 8 cm incelikteki modellerin moda olması dışında, erken 2000’lerde genel moda ekosistemi sebebiyle kravatlar hakkında da enteresan bir yenilik yaşanamıyor.

Tasarımın günümüzden tedavülden kalkmamasının temel sebeplerinden biri, üretiminin hala tam gaz devam etmesi, daha doğrusu lüks moda markalarının bu sevdadan bir türlü vazgeçmemesi. Tabii ki mağazalarda bir devridaim söz konusu ama tüketim artık büyük ölçüde sembolik sınırlar içinde sürüyor. Koleksiyoner bir aile büyüğü veya yılbaşı çekilişinde çıkan ve çok da yakın olmadığınız bir iş arkadaşı olmadığı takdirde, artık hediye bile edilmiyor. Bazı markalar için kravat bir varoluş sebebi, bazıları içinse bir statü göstergesi. Hermès’in kravat üretmediği bir senaryoyu düşünmek zor. Markanın erkek ipek tasarımlarının başında olan Christophe Goineau, WWD’e verdiği bir röportajda bu konuyu açıklığa kavuşturuyor: “Kravat bizim için sadece bir aksesuar değil, başlı başına bir ürün.” Erkek departmanında en çok satan ürün sıralamasında birinci sırada olan ipek kravatlar, markanın ürün gamına girdiği 1949 yılından beri sektör için standartları belirliyor denilebilir. Her sezon tasarım süreci altı ila sekiz ayı bulan kravat koleksiyonunu bu kadar özel kılan, Hermès’in kendine has espri anlayışını dresscode’lar ve resmiyetle özdeşleşmiş bir tasarıma ilk kez entegre eden markalardan biri olması. Ve bunun İngiltere kralı dahil herkes tarafından kabul görmesi. Tasarımlardaki bir ejderha veya balon motifi, giyinmeyi olduğu kadar hayatı da çok ciddiye almamanın önünü açıyor.

Erkeklere kıyasla, kıyafet ve aksesuar aracılığıyla kendini ifade etmek konusunda kadınların çok daha fazla opsiyona sahip oldukları bir gerçek. Ama bu bile bazı kadınların kravatı bir sembol olarak kullanmalarının önüne geçemiyor. Mesela Diane Keaton, maskülen görünmeyi bir tür zırh olarak benimsiyor. Bir değişiklik yapıp, konuya kadın perspektifinden bakacak olursak, 2011’de yazdığı anı kitabı “Then Again”de Annie Hall styling’i için Woody Allen’ın sözünü dinleyen Keaton: “Woody ne diyorsa onu yaptım: Ne istiyorsam onu giydim, yani New York sokaklarında cool görünen kadınların üzerinde gördüklerimi taklit ettim. Annie’nin haki renkli pantolonları, yelekleri ve kravatları bu kadınlardan geliyor.” şeklinde özetliyor.

Neticede kravat hayatımızdan tamamen çıktı diyebilir miyiz? Elbette, hayır. Popüler düzeyde kravatın taraf değiştirdiğini ve sezonun kadın görünümlerinde yer edindiğini görebiliyoruz. Fakat bu maskülen parçanın taşındığı yer çok daha punk. Yani işin içerisinde bir statükoya başkaldırı hakim. Mesele sadece erkekten ödünç alınan bir parça ve erkeksi bir görünüm yakalamak değil, onu feminenleştirmek ve hatta cinsiyet hatları belli olmayan bir alana taşımak. Fransa’da 30 Yıl Savaşları sırasında kadınların ortaya çıkardığı bu batıl inanç temelli icat, bir tür cadılıkla yeniden dişil hayatımıza giriyor.

Konu giyinmek olduğunda, tarih boyunca çok daha konservatif sularda yüzmek zorunda kalan erkekler için kravata tutunmaktaki temel sebep, yine yeniden modanın en primitif yanına işaret ediyor: o da kendini ifade edebilmek. Formel kodlar altında güvenli sularda yüzerken, kimi zaman renk seçimiyle, kimi zaman esprili bir desenle kravatlar aracılığıyla mesajlaşmak seçili bir azınlık olsa da hala bazılarının başvurduğu bir yöntem. Bu sebeple bir süre daha boyun hizasında yaşamaya ve yaşatılmaya devam edecekler gibi görünüyor.

Görsel kredisi: OYUNCU VE YÖNETMEN DIANE KEATON, 1976YILINDA GERÇEKLEŞEN 48. AKADEMİ ÖDÜLLERİNDE BEYAZ TAKIM ELBİSESİNİ, ÇİZGİLİ BİR GÖMLEK, PUANTİYE DESENLİ BİR KRAVAT VE BEYAZ KARANFİL BİR BROŞLA TAMAMLIYOR. FOTOĞRAF: FRANK EDWARD/FOTOS INTERNATIONAL.