MİNİ-BREAK
Kortta ve hatta daha çok da kortun dışında kullanması son dönemde çok cool olan pırlanta tenis bileziklerinin mücevhercilikteki hızlı yükselişi.
Yazı: Kim Parker
Norveçli mücevherci Magnus Thorud için tenis bilezikleri karışımda olmazsa olmaz. “Çeşit çeşit bilezikler taktım hep,” diyor, “ve bir tenis bileziğinin altın bilezikle, saatimle ve boncuklu plaj bilezikleriyle bir arada olmasının rahat görünümüne bayılırım. Bu türden üst-alt karışım harika görünüyor.” Thorud unisex mücevher markası Kolours Jewellery’yi 2015’te tam olarak “mükemmel pırlanta bilezikleri doğru fiyata bulamadığı” için kurmuş. Sekiz yıl sonra, onun şık ve istediğiniz kadar üst üste takabileceğiniz tenis bilezikleri artık dört farklı 18 ayar altın renk tonunda ve altı farklı pırlanta renginde bulunabiliyor ve Net-a-Porter ve Mr. Porter gibi hem erkeklere hem kadınlara hizmet veren lüks perakende sitelerinde satılıyor. “Bunlar çok popüler. Şu sıralar özellikle daha büyük 18 cm-ebatlı bilezikleri kendisi takmak için alan erkek müşterilerde bir artış görüyorum,” diye ekliyor Thorud.
Bu, pek çok diğerleri gibi kırmızı halıda gözlemlenebilecek bir trend. Ünlüler şık kıyafetlerini bileği saran pırlantaların ışıltısıyla tamamlamaya gittikçe daha fazla meylediyor. Pete Davidson, Fred Leighton’ın vintage stillerini beğeniyor; Daniel Kaluuya da tenis bileziklerini genellikle aynı ölçüde şık pırlanta kolyeyle tamamlıyor. Michael B. Jordan Creed III filminin gişe başarısını mutlulukla karşılarken bir Tiffany & Co klasik Victoria pırlanta bileziğini markanın 2023 Akademi Ödülleri için çıkardığı iki büyük mücevherli broşla ve pırlanta küpelerle tamamlamıştı. Daha yakın zamanda, Grammy ödüllü Kolombiyalı müzisyen Maluma, üçüncü kez katıldığı Met Gala’sında etkileyici dövmeleri ve kolsuz Hugo Boss takımıyla olduğu kadar göz dolduran bir pırlanta tenis bileziğiyle de boy gösterdi.
Batı Afrika mimarisinin silüetlerinden ilham alan cesur bir tenis bileziğinin de bulunduğu ilk mücevher serisi olan The Malian Collection by Aymer Maria’yı yeni çıkaran Londra merkezli mücevherci Ruth Aymer, “Tenis bileziği akla gelen ilk aksesuar olmayabilir (bu tür etkinliklerde) ama fazla abartıya kaçmadan tam kıvamında bir ince zevk havası katabiliyor,” diyor. “Şık ve çok yönlü tasarımı, gardırobunuzun havasını kolayca artırmak demek.”
Geleneksel olarak “suyolu” bilezik olarak bilinen tenis bileziğinin stilistik kökenleri çalkantılı 1920’lere uzanıyor; o zamanlar varlıklı jetset kadınları, platine yerleştirilmiş kare kesim pırlantaların ince sıralarıyla süslerdi kendini. Gerçekten de De Beers ve Cartier (aynı on yıl içinde heyecan verici bir büyümeye tanık olmuştur) gibi pek çok klasik mücevherci bu stili hala “suyolu” olarak adlandırır. Bu bilezik modern ismini –ve lüks modası lügatindeki sonsuz yerini– 1970’lerde, şampiyon tenis oyuncusu Chris Evert’in bileğinde görülünce kazanmaya başladı; Evert bu bilezikleri kendi tarzı kıldı ve geleneksel spor kıyafeti kurallarını çiğneyerek bunları maçlarda taktı. Hatta Evert 1978’de ABD Açık’taki bir maç sırasında kopup bileğinden düşen bir bileziği almak için maçı durdurdu.
Yaklaşık aynı dönemlerde pırlanta mücevherlerin, gelişmekte olan hip-hop ortamında erkekler arasında şöhret ve başarı göstergesi olarak popülerleştiğini söylüyor Thorud. Slick Rick, LL Cool J ve Biz Markie gibi sanatçılar hikayelerini anlatabilecek ve şahsi sembolleri olabilecek pırlanta takılar yaratmak için pırlanta mücevhercileriyle iş birliği yapmaya başladı. Rahatça üst üste takılan ve kotla, spor giyimle birlikte kullanılan bu yeni “parlak mücevher” zenginlik veya statü göstergesinden fazlası oldu – alışılagelmiş cinsiyet sınırlarını yıkan havalı bir nişana dönüştü.
O zamandan beri tenis bileziği güncel modanın içinde ve dışında yer aldı ama yaptığınız sporu paylaşırken “bileğinizi göstermenin” normal ve kabul edilebilir olduğu sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla yakın zamanda yeniden dirildi. “Pandemi sırasında öne çıkan kişiselleştirilmiş mücevherciliğin, erkekler için süslemeli saatlere olan talebin sürekli artmasıyla birleşip, pırlanta bileziklerin modern erkeğin gardırobunda yaygınlık kazanmasına büyük katkı sağladığını düşünüyorum,” diye ekliyor Thorud; müşteri yelpazesinin modaya düşkün Gen-Z çocuklarından, bu takıları makul bir yatırım olarak gören (altın ve pırlanta değerini korur ne de olsa), işyerindeyken bileziklerini gizlice ceketlerinin veya gömleklerinin kolunun altına sıkıştıran 50 yaş üstü finansçılara uzandığını da övünçle belirtiyor.
“Erkekler ince mücevher seçimlerinde daha renkli olmaya başladığından 12 ayı aşkın bir süredir müşterilerimizde bir ilgi artışı görüyorum,” diye belirtiyor Mr. Porter’da kıdemli saat ve mücevher satın almacısı Maxim de Turckheim, bu trendin daha bile cesur ve kişiye özel bir alana evrilecek gibi göründüğünü de ekliyor. “Başta erkekleri beyaz altın üstünde siyah ve beyaz pırlantalı çok klasik tenis bilezikleri alırken görüyorduk ama son zamanlarda parlak renklerin popülerliğinin arttığını fark ediyoruz.” Ayrıca, farklı pırlanta şekilleriyle birlikte safirlerin ve zümrütlerin de yükselişte olduğunu belirtiyor.
Çok sayıda bağımsız tasarımcı artık tenis bileziklerinin geniş bir alana yayılan cazibesini kabul ediyor. “Dünya artık ‘erkek’ ve ‘kadın’ mücevherlerini oluşturan şeyler konusunda çok daha ileri düşünceli,” diyor Ruth Aymer. “Bir tenis bileziği, saat takmaya benzer biçimde, mücevher takmaya belki de alışkın olmayan erkeklerin ayaklarını pırlanta gölüne şöyle bir sokması için harika bir imkan.”
Fotoğraflar ve set tasarımı LISA JAHOVIC Yaratıcı direktör MÜJDE METİN
Görsel kredisi, soldan sağa: İkisi de TIFFANY & CO. SCHLUMBERGER 36-TAŞLI BİLEZİK,
18 AYAR ALTIN VE PLATİN, YUVARLAK PARLAK PIRLANTA VICTORIA
TENİS BİLEZİĞİ, PLATİN, PIRLANTA