SPORTİF KOMPLİKASYON

Reverso Tribute Chronograph’ın odağında pembe altın ve kalibre 860 var.

Teknik kadar tasarım disiplinin de ön planda olduğu bir alanda- ki burada elbette yüksek saatçilikten bahsediyoruz- var olan strüktür korunurken yenilikçi bir perspektif benimsemenin hassas bir denge olduğu aşikar. Objektif ve sübjektif olarak değerlendirmelerin de bu denklemdeki ağırlığının farkındayız. Ancak bazı olgusal doğrulukları da es geçemeyiz.

Biraz da spesifik olmak adına 1996’ya dönmeli. Quartz sonrası klasik saatçiliğe dönüşün sembollerinden olan Reverso Chronograph, hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz sene Jaeger-LeCoultre’un yeniden gündeme getirdiklerindendi. 90’lara dönüş ideasını daha modern sayılabilecek bir tasarım olan Jaeger-LeCoultre Reverso Tribute Chronograph ile pekiştiren marka son olarak pembe altın odağında.

Reverso Tribute Chronograph’ın yeni versiyonu geçtiğimiz yılın çelik ve altın modelleri ile aynı. Ancak genel ve detaylarda malzeme tercihi pembe altından yana kullanılmış. Seçkinin klasik ters çevrilebilir sistemine sahip kasası 49,4 mm uzunluğunda, 29,9 mm genişliğinde ve 11,14 mm inceliğinde. Reverso Tribute Chronograph’ta 18 ayar pembe altının devreye girdiği ilk görünüm elbette kasa ve kadran ancak kalibre 860’ın da aynı çizgide olduğunu belirtelim.

Kadrana lazerle işlenmiş ince yatay çizgilere yeniden altın dakika ve saat ibreleri eşlik ediyor. Kadrandaki kontrastlığın merkezinde ise siyah railroad minute track yer alıyor. Modelin ikinci kadranı ise her zamanki gibi daha yoğun fakat bu yoğunluğu sadece mekanizma ile tanımlayamayız. Aynı zamanda mavi eklentiler, ibreler ve chronograph buradaki yoğun akıcı kompozisyonu tamamlıyor.

Model 52 saatlik güç rezervini kalibre 860’tan alıyor. Kalibre 860’ın daha net görülebilen köprüleri de yine altından üretiliyor. Jaeger-LeCoultre’un tek bir noktada iki modeli birleştiren konseptine paralel olarak kayışlar da alternatif sunuyor. Öyle ki taba rengi dana derisi ve siyah timsah derisi seçeneklerindeki 250 edisyon ile sınırlı Reverso Tribute Chronograph her ambiyansa uyum sağlayabilecek potansiyeli olduğunu düşündürtüyor.