OTOMOBİL VE SAAT PİSTLERİNDE
Koleksiyonerler ne var ne yoksa satın almanın ilk heyecanı geçtikten sonra belli bir türe odaklanmak gerektiğinin farkındadır; bunlardan en popüleri otomobillerle ilişkili saatler.
Yazı KEN KESSLER
İş bilen saat koleksiyonerleri, ne var ne yoksa satın almanın ilk heyecanı geçtikten sonra belli bir türe odaklanmak gerektiğinin farkındadır; bunlardan en popüleri – öte yandan elde edilmesi güç olanlar da– otomobillerle ilişkili saatler. Ama otomotiv temalarına kapılmış olanların değerlendirebileceği, geniş yelpazeye sahip bir alt-kategori de var. Bunlardan en bariz olanı (saat yerine) otomobil markası toplamak; Porsche ile ilişkili bütün saatlere sahip olma tutkusu gibi örneğin. Biraz daha geniş odaklı düşünülüyorsa bir başka tema, B.R.M. ya da Mazzuoli gibi otomobil esinli saatler olabilir. Başka bir aşırı uçta, Heuer (daha sonra TAG Heuer) modelleri ya da bu kategorinin en üstünü temsil eden Rolex Daytona gibi yarış otomobileriyle bağlantılı olanlar yer alıyor. Saat markasına göre otomobil temalı saatleri toplamaya gelince, yukarıda söz edilen Heuer vintage saat avcıları için en zengin seçeneği sunuyor; onun ardından F1’in, Le Mans’ın, Formula E’nin ve başka yarış serilerinin veya hatta, Tazio Nuvolari’ye adanmış Eberhard modelleri gibi sürücülerin sponsoru olan çeşitli saat üreticileri geliyor.
Muhtemelen en geniş kapsamlısı olan ve artık giderek pahalılaşan temalar, en çok sayıda saat firmasının ortak olduğu iki markaya işaret ediyor. Ferrari ve Bugatti için öyle çok model üretilmiştir ki haklarında koca bir kitap yazılsa yeri var. Aranızda Stuttgart otomobillerine köle olup “Peki ya Porsche?” diye bağıranlar vardır ama seyrek çıkan modeller (titanyum IWC) veya Tudor gibi üreticilerin sponsorluğu haricinde, neredeyse bütün Porsche otomobil saatleri kendi namına bir
saat markası olan ve bunları temanın azıcık dışında tutan Porsche Design bünyesinde. Genel olarak otomobille ilgili saatlerin büyük ölçeğini bir bağlama oturtmak için, saatleri logolarıyla desteklemeyen otomobil şirketleri de olduğunu, diğer taraftan 1990’dan sonra kurulmuş, bir başkasıyla ortaklık kurmamış saat markaları bulunduğunu fark etmek önemli. Bu da bizi, olası otomobil-saat meraklılarının tema seçmesini kolaylaştıran doğal bir bölünmeye götürüyor.
Otomobil-saat iş ortaklıkları neredeyse bir yüzyıl öncesine, Mido’nun 1920’lerin ortalarından 1930’ların başlarına dek Bugatti için yaptıklarına uzanmasına rağmen, 1980/1990’lardaki saat rönesansından önce otomobile dair saatler gelişigüzel ortaya çıktı. En erken eşleşmelerden biri, Bugatti’nin meşhur üzengi formundaki radyatörünün minyatür bir replikası olan, zembereğin zekice radyatör kapağı gibi görüldüğü Mido Bugatti’ydi. Bunlar büyük oranda Bugatti için yarışlar kazanan başarılı sürücülere ya da sevilen müşterilere hediye edilmişti. Kaç tane üretilmişti? 20’ye kadar düşük rakamlardan “100’den az” gibi çeşitli sayılardan bahsedildi. Kısa zaman öncesine kadar en iyi örnekleri 25.000 sterlin ile 50.000 sterlin arasında satılıyordu. Ama 2021’de, Ettore Bugatti’nin Mido’su 340.000 dolara satılınca her şey değişti. O zamandan beri Bugatti saatleri M.H.R. (Bugatti EB110 dönemi), Parmigiani Fleurier, Jacob & Co ve başkaları tarafından üretiliyor; Parmigiani ile Jacob & Co saatleri gerçek haute horlogerie olma özelliği taşıyor. “Başkaları” arasında skalanın daha ekonomik ucunda yer alan, Mido radyatör saatini çeşitli girişimlerle yeniden üreten çok küçük markalar var. Ayrıca burada bahsetmeye değer olan modellerin kadranları 2000’lerde Ralph Lauren tarafından, dünyanın en kıymetli otomobillerinden biri olan kendi Bugatti Type 57SC Atlantic’inden ilhamla üretildi.
Mido’nun kendisine gelince, o da bir zamanlar pendant saati ya da cep saati dahil olmak üzere yaklaşık bir düzine marka için radyatör saatler üretti: Alfa Romeo, Benz, Buick, Chevrolet, Chrysler, Citroën, De Dion-Bouton, Delage, Fiat, Ford, Hispano-Suiza, Lancia, Lincoln, Opel, Peugeot, Rolls-Royce, Talbot gibi… Ama otomobil markaları araçları horolojik yolla tanıtmak için sadece radyatörleri kullanmıyor. 1960’larda ve 1970’lerde pek tanınmayan birkaç üretici göbeğinde markaların logoları olan, direksiyon biçiminde saatler üretmişti, bunların en ünlüsü de Lancia için yapılmış olan.
1980’ler öncesine ait, kayda değer otomobil saatleri arasında, Patek Philippe’in 1930’larda Count Trossi için yaptığı, 2008’de 2,25 milyon dolara satılan kronograf gibi sürücülerin kendisine ait olanlar var. Patek fiyatlarının gittiği yön düşünülürse, bugün muhtemelen 4 milyon değerindedir. Stirling Moss, Juan Manuel Fangio, Rene Dreyfus, Mike Hawthorn, Jim Clark ya da başka bir ölümsüz yarışcının sahip olduğu bir saate denk gelirseniz, kaynağına bakarak o saatin ederinin ilk değerinin iki katı olduğunu düşünebilirsiniz.
Baskın koleksiyon temasının, saat markalarından çok otomobil markalarına göre saatler olduğunu söylemeye gerek bile yok. Bunların, Tesla’nın bile saatle yakın ilişki kurmasına yetecek noktaya nasıl hızlıca geldiğine dair bir fikir vermek için bir zamanlar otomobil- saat ilişkilerini gösteren basit bir liste hazırlığına girişmiştim. On yıl önce, liste 120’ye ulaştığında pes ettim ve her Bugatti –veya Ferrari– markalı saati ayrı ayrı içermediğinden geçerli bir liste de değil.
Ah, Ferrari! Model otomobilleri toplayarak markaya saygılarını gösterdiklerinde o listenin binlerce maddeye ulaşacağını hayranları da bilir. İflas el sallayıp çağırır. Saatler söz konusu olduğunda Ferrari, lisansları ve gayri resmi “esinli” modelleri arasında Girard-Perregaux, Omega, Cartier, Cabestan, Christopher Ward, Paneari, Hublot’yu ve başkalarını sayabilir. Jaeger-LeCoultre’nin yaptığı Aston Martin saatlerine ve Breitling’in Bentley ailesine yaptıklarına gelince, otomobille ilişkilendirilen bir saat takmak, koleksiyonerlerde sıkıntı yaratan ve rahatsızlık veren bir konuyu gündeme getirir.
Ne pilot ne dalgıcım, kronograflar ya da dalış saatleri toplayarak uykularımı kaçırmam. Ama Ferrari sahibi olmayan biri, başka bir otomobil sürerken Ferrari saati takmayı nasıl açıklayabilir? Aynısı Bentley, Aston Martin veya saat modelleriyle ilişkisi olan başka süper otomobiller için de geçerli. Özellikle Panerai’nin yaptığı Ferrari modellerinde bu kadar ilginç olan şey, saat ve otomobil çevrelerinde ayrılık yaratmasıydı.
Sıkça karşımıza çıkan durumlardan biri olarak –Ralph Lauren’in saatlerine laf eden ve saat meraklısı camiadan kovulması gereken şaşkınlar gibi– Ferrari sahiplerinin çoğu onları göz ardı ettiği için Paneristi’ler Ferrari modellerinden nefret ediyor gibiler. Panerai/Ferrai projesinin 2006’dan 2010’a kadar sürdüğü düşünülürse, Panerai çılgınlığı zirvedeyken ve saatlerin kendisi olağanüstüyken, bu birlikteliğin görece başarısızlığı şaşırtıcı. Ama son gülen bu birleşmeyi takdir eden birkaç kişi olacak: Bir zamanlar sevilmeyen Panerai Ferrari saatlerinin değeri yükselişte.
İstediğiniz otomobil markasını düşünün, muhtemelen onunla eşleşen bir saat vardır. Evet, Lexus, Hummer, Infiniti, Fiat, Smart Car ve bariz bir şekilde süper otomobil kategorisinde olmayan diğerleri için bile. Ama otomobillerin kendisiyle motor sporlarından daha az ilgileniyorsanız, koleksiyonerliğin birinci sınıf yatırımlarından biri yarışanlardan çok yarış pistlerini onurlandıran saatleri toplamak olacaktır. Değeri hep yükselişte olanlar hem orijinal hem de yeniden çıkarılan Heuer’in Monaco’su, Silverstone, Carrera, Monza ve büyük pistler. Ama Rolex’in Daytona’sına gelince nutkum tutuluyor.