MEMPHIS’E DÖNÜŞ

  • 86 SHARES

Memphis grubu, 1980’lerin Italo-cool’unun simgesiydi. Öğrendiğimize göre bu yeni saatler ve mücevherler formunda yeniden kendini gösteriyor.

Yazı Ming Liu

İtalya, 1981: Ülke siyasi çalkantı ve şiddet ortamından çıkıyor, büyük yaz “hit”i pop müzik grubu Ricchi & Poveri’nin “Sarà Perché ti amo” parçası ve bir yıl sonra milli futbol takımı İspanya karşısında Dünya Kupası’nı kazanacak. Öncülüğünü karizmatik “İtalyan tasarımının babası” Ettore Sottsass’ın yaptığı, kısa ömrüne rağmen etkili olmuş tasarım hareketi Memphis Grubu böyle bir ortamda doğdu. Merkezi Milano’da bulunan ve ismini Bob Dylan’ın “Stuck Inside of Mobile with the Memphis Blues Again” şarkısından alan hareket, savaş sonrası dönemdeki minimalizmden ve tekdüzelikten oluşan statükoya bir meydan okumaydı. Memphis tasarımı bunların yerine postmodern, teklifsiz bir karışımın müjdesini taşıyordu: Renk blokesi, floresan pembe ile yeşil, bir de önceki dönemlerin art deco ve pop art etkileriyle ilişkilendirilen tuhaf figürler düşünün.

80’ler tarzına çok benzer şekilde, Memphis hareketi o on yılın sonlarına doğru etkisini yitirmeye başladı, ancak asi ruhu sonraki on yıllarda kendine yer buldu. Onu böylesi karşı konulmaz yapan yüksek-alçak karışımını tekrar eden, Missoni ve Dior’dan bazı sokak giyim etiketlerine kadar markalar Memphis’ten hep bir ilham kaynağı olarak söz ettiler.

Moral yükselten tonlar, neredeyse çocukça ilkel şekiller ve renkler ile Memphis hareketinin Covid sırasında ortak yaratıcı bilinçaltına sızmasına şaşmamak gerek: Buna Boucheron’un kreatif direktörü Claire Choisne de dahil. “Çok üzgündüm ve kıymeti tanımlayan şeyin ne olduğunu düşünüyordum,” diye hatırlıyor Choisne karantinadaki ruh halini. “Bunun neşe olduğu çok açıktı ve o koşullar altında bende ondan yeterince yoktu.” Bunun sonucu olarak, Google ve Pinterest’te Memphis tasarımını araştırmaya başladı.

Nihai sonuç, Boucheron’un en yeni yüksek mücevher koleksiyonu More is More oldu. Choisne bu seriyi temmuz ayında, maison’ın büyük 19. yüzyıl Place Vendôme merkezinde Masanori Umeda’nın Tawaraya Boks Ringi’nin bir replikasına ev sahipliği yaptığı moda haftasında tanıttı. 1981’deki ilk Memphis sergisinde tanıtılan gerçek ölçekteki ring bir Zen-pop art hibritiydi; çarpıcı bir monokrom kenarla eşleşen bir tatami mat taban ve ana renklerden oluşan halatlar. Boucheron’da, Choisne’nin ultra-parlak, hicivli tasarımları spot ışığının altında parlarken, modeller Ricchi & Poveri’nin yukarıda söz edilen 1981 “hit”iyle dans ettiler: Pırlanta küp ve küreler bezenmiş mücevherler; mine işli enerjik tokalar ve saç bantları; firmanın kaya kristali üzerine lazer uygulamalı hibrit seramikten, pırlanta, spesartin ve turuncu garnet bezeli aşırı büyük, karikatürü andıran zincirlerle yapılmış “illüzyon kolye”si. Ama koleksiyonun en beklenmedik parçası, kıyafete takılabilen, oniks, pırlanta ve lakeden monokrom bir ızgara halinde yapılmış mıknatıslı bir cepti. “Hiçbir yaratıcı sınırlama olmasın istedim,” diye hatırlıyordu Choisne bu fikri. “Sonuçta, bir mücevher parçası olarak takılması gayet kolay bence.”

Saat üreticileri de Memphis rüzgarına yakalandı. Richard Mille’nin kreatif ve geliştirme direktörü Cécile Guenat kısa süre önce bu hareketin farklılığının ve özgürlüğünün cazibesine kapıldı. “O zamanlarda yaratıcı kişilerin hedefi, modernist estetiğin kısıtlamalarından kurtulmaktı,” diyor. “Onlar, tasarımlarında her türden materyali kullanan öncülerdi.” Horolojik burma çizgisi geleneğinin bezel ve kasa arkasında gelişmiş Tetragonal Zirkonya Polikristal (TZP) seramikle kaynaştığı yeni RM 07-01 Coloured Ceramics koleksiyonu Memphis enerjisi saçıyor. İnanması güç hafifliğine rağmen dayanıklı olan TZP seramiği rengini mükemmel şekilde muhafaza ediyor. Saatin parlak pembe, eflatun ve toz maviden oluşan çekici, şeker- rengi tonlarını düşününce bu büyük bir şans sayılır. Ardından da son bir mat dokunuş için özel bir sinterleme sürecinden geçer.

Yine Memphis tarzı formları ve renkli, cesur bir kauçuk kaplı taçla ortamı renklendiren RM 07-01’in kadranını ve kayışlarını akıldan çıkarmamak gerekir.

Eğlenceyi bir sanat formuna yükselten Memphis tasarımı yakın zamanda ortadan kaybolacak gibi görünmüyor. New York mücevher evi Taffin’de umulmadık bir yüzük 2-kıratlık bir markiz pırlantasını
renkli seramiğin tam merkezine şık biçimde yerleştiriyor; veya markanın altın halka küpeleri mavi-gri seramik dalgalarıyla biçimlendiriliyor, bu da ters yerleştirilmiş pırlantalarla yapılan süslemenin havasını artırıyor.

Geçen sonbahar Paris’te Chaumet’nin Un Âge d’Or sergisi oldu: 1965-1985 sergisi, mücevhercinin o dönemde altınla yaptığı deneylere bir saygı duruşuydu ve beklenmedik şeyler konusunda bir ustalık dersiydi. Sergide, Chaumet taşları Andy Warhol litografileri, Pierre Paulin mobilyaları, Dior ve Paco Rabanne’in vintage modasıyla şık biçimde bir araya getirildi. Sergilenen dikkat çekici eserler arasında, 25 yıl boyunca Chaumet’nin yöneticiliğini yapan ve firmanın ilk koleksiyonlarından olan 1977 tarihli Liens d’Or gibi ikonik tasarımlarının arkasındaki isim olan multidisipliner sanatçı René Morin’in işleri de yer aldı. 1980’ler döneminden bir kolye ucu projesi, Memphis’in harika kiç tarzını andırıyordu; altın zincirli bir kolyeye, gazoz şişesi kapağı şeklindeki kolye uçları asılıydı.

Son olarak, 1980’lerin sonlarında nevi şahsına münhasır, geometrik amblemli saatleriyle kendi markasını kuran, mimarlıktan saatçiliğe geçiş yapmış Alain Silberstein’in dönüşü var. Kendi markası 2012’de kapanmış olabilir, ancak 2023’te iş birlikleri tüm hızıyla sürüyor: Geçen senenin Carpe Diem modeli, Wei Koh’un kurduğu ve yalnızca sınırlı sayıda üretilen saatlerin küratörlüğü ile satışını yapan Grail Watch platformunda yok sattı. Belçikalı saat markası Ressence ile iş birliğinin ürünü olan bu model, 1980’ler çılgınlığının bir çeşitliliğini sunuyor: Klişeyle basılan açık pembe, kırmızı ve sarı renkte laleler saat göstergesini oluşturuyor, karikatür bir beyaz kurukafa saniyeleri gösteriyor ve sarı bir üçgen haftanın gününü belirtiyor. Sottsass da bunu bizzat onaylardı şüphesiz.