YÜKSEK SAATÇİLİĞİN YENİ NESİL DİPNOTLARI
Longines’in yeni Spirit koleksiyonu, yüksek saatçilikte son yıllarda tanıştığımız dinamik perspektifle, yani unisex tasarım yaklaşımıyla tanıtıldı. Ve yalnızca saatler değil; havacılık tarihi de Longines sayesinde kadın-erkek eşitliğine ışık tutuyor.
İvedilikle teknolojiyle anımsanan havacılığın temelleri, esasen uçurtma tasarımıyla atılmıştı. İnsanların uçurtmalar gibi havada süzülebileceği düşüncesiyle… Ve bu fikir de beraberinde bir ismi hatırlatıyor: Leonardo Da Vinci’yi. Eskizlerinin birçoğu sadece kağıt üzerinde kalsa da, sanatçı, insan fizyolojisini doğa kuramlarıyla birleştirerek bir bakıma hep, “takıntı haline getirdiği” uçuş rüyasını gerçekleştirmek istemişti. Da Vinci’nin kanat çırpan insan figürü olan “ornithopter” modelleri o yaşarken dönem bazlı teorilerde kaldı ama ilerleyen yüzyıllarda Wright kardeşlerin havacılık tasarımlarına örnek oldular.
Ardından havacılık terimi, keşifler ve serüvenlerle tarihine ekstrem yolculuklar ekledi. Neden ekstrem? Çünkü bu yolculuklarda yalnızca havacılık adına ilkler yaşanmadı, sosyolojik bazı tabular da yıkıldı. Örneğin, kadın pilotlara tek başlarına uçma izni verildi. “Aviatrices” adı verilen bu kadın pilotlar, her dönem ve dalda ortaya çıkan ataerkil hegemonyayı havacılıkta kırmaya çalıştılar. Herkesin aklında, Da Vinci’nin çizimlerindeki figürlerin sadece erkeklere özel olmadığı düşüncesi belirdi… Longines’in yeni tanıttığı Spirit koleksiyonunun ana temasında belirtildiği gibi, “Başarısızlık ve güçlüklere rağmen, tüm bu kadınlar, ve erkekler, asla pes etmemişlerdi.” Ve böylece havacılık tarihinin ilk zorlu başarıları, cinsiyet dengesiyle yazılmıştı.
Zaman zaman bu denge, bozuldu, başkalaştı, normalleşti; kısacası yaşanan yılların görüşleriyle hep şekillendi. 2020 ise hayatımızda kalıplaşan tüm dengeleri değiştirme gücüne sahip bir yıldı. Longines de, söz konusu değişimlerin farkındalığıyla, 2020’de tanıttığı Spirit koleksiyonunu, unisex bir yaklaşımla tasarladı. Artık kendine iyi bakmanın; sportif olmanın; gençliğin fiziksel değil, içsel olduğunu kabullenmenin baskın olduğu bu yeni çağa uygun bir bir koleksiyon var karşımızda. “Kanatlı kum saati” yeni rotasını havacılıkla belirliyor gibi dursa da, aslında bu yeni Spirit koleksiyonuyla, moderniteyi yalnızca tasarımlarında değil, toplumsal duruş adına da benimsediğini gösteriyor.
Son yıllarda, yüksek saatçilikte (bazı saat-severler sayesinde) cinsiyet ayrımının gözetilmediği, “boyfriend jeans” gibi bazı spesifik erkek saat modellerinin unisex bir trend yarattığına tanıklık etmiştik. Bu modeller bazı kadınlar için gizli bir paktın sembolü gibiydi; seçenekleri arasında pırlanta bezeli modeller görmekten usanmış bu kadınlar, böylelikle bazı tasarım klasiklerinin unisex olduğunu ilan ettiler. Longines, bu adaptasyonun farkında olacak ki, yeni Spirit koleksiyonuyla, yüksek saatçiliğin “geleneksel pilot saati” kategorisine benzer bir soluk getirerek, kadın-erkek saati arasındaki pırlantılı çizgiyi bulanıklaştırıyor.
Koleksiyon, Amelia Earhart, Paul-Emile Victor, Elinor Smith ve Howard Hughes’un serüvenlerinden yola çıkıyor. Elinor Smith, 1931’de 32.576 feet uçuş yüksekliğiyle 30 bin feet rekorunu kıran; Amelia Earhart, 1932’de havacılık tarihinin aktarmasız transatlantik uçuşunu gerçekleştiren ilk kadın pilotlar. Her ikisi de tüm bu yolculuklarında zamanı bileklerindeki Longines saatlerden okumuşlardı.
1938 yılında 3 gün, 19 saat ve 14 dakikada dünyanın çevresini turlayan Howard Huges ise, Longines Siderograph’ın bilinen kullanıcılarından biri. Hughes, saat seçimini, uçağındaki mürettebatı için Greenwich Civil Time ve Greenwich Sidereal Time’a ayarlanmış Longines kronometre modelinden; kendisi için ise Longines Second-Setting’den yana kullanmıştı. Bir sene sonra da, hayatını kutup keşiflerine adayan Paul-Emile Victor, 7 hafta boyunca -40°C’de geçireceği buzul iklimindeki macerasında boylam hesaplamalarını Longines kronometreleriyle yapmıştı.

Earhart, Victor, Smith ve Huges’un hayat görüşlerinden ve gerçekleştirdikleri ilklerden ilham alan Spirit koleksiyonunda, bu öncü dört isimden ilham alındığı gibi, dört saat modeli var. 64 saatlik güç rezervine ve 40 mm’lik ya da 42 mm’lik kasa çapına sahip, otomatik kalibre L888.4 ile çalışan, paslanmaz çelik saat, kadranlarla farklılaştırılan üç tasarım seçeneğiyle; ve kalibre L688.4 ile çalışan 42 mm’lik kasa çapındaki paslanmaz çelik kronograf da, yalnızca lacivert kadranıyla sunuluyor. 40 mm’lik kasa çapına sahip modeller arasında, gümüşi beyaz kadranlı kasa, açık kahverengi deri kayış veya paslanmaz çelik bilezikle; siyah kadranlı kasa, koyu kahverengi deri kayışla; ve kronograf da lacivert deri kayışla satışta. Fakat kayış konusunda da Longines özgürlükten yana; koleksiyonda nato kayış olmak üzere değiştirilebilir alternatifler mevcut.

Spirit’teki tüm kalibreler silikon pandüle sahip olduğu için, Longines her model için 5 yıl garanti sunuyor. Ve mekanizmalar aynı zamanda COSC sertifikalı.
Yeni bir kronograf arıyorsanız Spirit’in 42 mm’lik kasa çapındaki lacivert modelini incelemenizi kesinlikle tavsiye ederiz. Ayrıca pırlantasız pakta yakın hisseden her kadına da 40 mm’lik gümüşi beyaz modelleri öneriyoruz. Niye mi? Çünkü Longines, yeni Spirit koleksiyonuyla, havacılık serüvenlerinin, sizin için ifade ettiği nosyonlar arasına, evlere kapandığımız, uçaklardan uzak kaldığımız 2020’de, kadın-erkek eşitliğini ekliyor. Yeni yılda dileriz ki bu yeni dengeler, diğer markalara da ilham verir!



