Retro Görünüm Yakalayan Milanese

Daha önce sosyal medya aracılığıyla değişen müzayede parçalarından ve medyanın koleksiyonerlere olan dolaylı etkisinden bahsetmiştik. Bu kez sırada sosyal medyada sık sık görmeye başladığımız Milanese kayışlar. Yazı Erçağ Akın.

Altın Oran
Superocean Heritage 42’yu kendi içinde tutarlı kılan küçük detaylar göze batmadan o kadar güçlü bir rol oynuyor ki, ister istemez, bu saati gördüğünüzde modelin neden bu kadar çekici olduğunu anlamakta zorlanıyorsunuz. Kadrandaki kusursuza yakın denge Breitling’in bronz B’siyle başlıyor. Ardından teknik sertifika bilgileriyle beraber Breitling ibaresi geliyor ve saat 6 pozisyonunda ise benzersiz fontuyla Superocean imzası yer alıyor. Buradaki kadran rengi ne olursa olsun, Superocean fontu o kadar başarılı ki, saatin bir dalış ekipmanı olduğunu hissettiriyor. Modeldeki heritage Breitling mirasına atıfta bulunuyor ve vintage kimliği ön plana çıkarıyor, bu noktada da Milanese kayıştan destek alıyor. 42 mm çapındaki paslanmaz çelik kasa dikey kulaklar ve bilezikle arasındaki mesafe sebebiyle dikkati üzerine çekiyor. 200 metreye kadar su geçirmezliği bulunan model her ne kadar bir dalış saati olsa da tıpkı Rolex’in profesyonel saatleri gibi her koşulda kullanılabilir çekiciliğe sahip.

Salt Akım
Bahsettiğimiz Milanese kayış akımının çizilen kalıplara en uygun versiyonu sayılabilir Eliros Date. Renk skalasında her ne kadar soğuk olarak bilinse de kadranda kullanılan mavi bu genel yargıyı alt edebilecek bir yaz rengi edasında. 40 mm’lik kasa çapı bileziğin dar kesimi sebebiyle olduğundan daha genişmiş gibi görünüyor, bu da modelin daha maskülen bir imaj çizmesini sağlıyor. Ancak konfor anlamında geniş çaplı kasası olan saatlerin aksine Maurice Lacroix daha fazlasını vadediyor. İnce Milanese kayış gerek ayarlanabilirlik anlamında gerekse de rahatlığı ve hafifliğiyle bir profesyonel saatin vadettiği kullanışlılığı sağlayabiliyor. Kadran ise mavi üzerindeki tezat, aynı zamanda tamamlayıcı gümüş rengi indeks ve ibrelerle soft bir renk kolektifi yaratıyor. Quartz mekanizmalı Eliros Date tüketim çağının dayattığı trendlerin en somut örneklerinden, Milanese kayışı bir saatteki ilk tercih olarak değerlendirenler için en akılcı seçim.

Kompakt Miras
Bir Super KonTiki’yi tercih ettiğinizde üç farklı açıdan kazançlı çıkıyorsunuz. Öncelikle 1800’lerin ortasından bugüne üretim yapan köklü bir manüfaktürün parçasına sahip oluyorsunuz. İkinci olarak gerçekten yüksek saatçilikte isim yapmış bir modeli koleksiyonunuza ekliyorsunuz ve son basamakta da bu denli değerli bir dalış saatine mümkün olan en düşük meblağı ödeyerek sahip oluyorsunuz. Modelin retro görüntüsü dalış saatlerine merakı olanları cezbedecek ölçüde, ancak KonTiki sadece 200 metreye kadar su geçirmezlik özelliğine sahip, derin dalış için çok da güvenebileceğiniz bir karakter değil. Modelin dalış ekipmanı olmasının dışında flyback kronograf komplikasyonuna sahip olması ise manüfaktür kalibre 3916A üzerindeki ince işçiliğin yansıması niteliğinde. 45 mm çapındaki paslanmaz çelik kasa güçlü bir görüntü sergiliyor, kasa kulaklarının kompakt yapısı ise modelin bileğe rahatça adapte olmasına yardım ediyor.

Tasarım Birliği
Milanese kayışlı modellerin bilekte rahat hissettirmesi ve kolay kullanılabilmesi saat kullanıcılarının öncelikleri arasında. Bununla beraber hafiflik de ikinci sırada geliyor. Bu kullanışlılık ilkeleri ise konforun ertesinde saatin mekaniğine etkide bulunuyor. Yani kadran yüksek mühendislik örneği komplikasyonlardan ne kadar arındırılmışsa modelin sahip olduğu Milanase kayış aslında o kadar efektif oluyor. Sadeliği ve eleganlığı üstlenebilecek saatlerin bir listesini yapacak olsaydık IWC’nin Portofino 3565’leri bu sıralamaya zorlanmadan girerdi. Portofino Automatic bir bakıma Milanese kayışa sahip olmak için yaratılmış gibi duruyor. 40 mm’lik kasa çapına sahip IW356505’i incelediğimiz zaman modelin sadeliğine tezat bir şekilde göz alıcı bir etkiyle karşılaşıyoruz. Markanın alıştığımız büyük IWC Schaffhausen logosu dışında dikkat çeken bir element yok, gümüş renginin ve paslanmaz çeliğin parlaklığı bir bütün olarak Portofino’yu çevreliyor ve kompakt bir saat izlenimi veriyor.

Koleksiyonun Sezon Temsilcisi
Montblanc’ın Minerva atölyesini himayesi altına almasından sonra geliştirdiği 1858 serisinin vintage bir koleksiyon olduğu ilk andan itibaren oldukça açıktı, ancak zarif serinin üyeleri arasında seçim yapmak hiçbir zaman kolay olmamıştı. Aslına bakılırsa hala da zor bir seçim, tabii ne istediğinizi biliyorsanız durum değişiyor. Milanese kayışların trend haline gelmesiyle eminiz ki Montblanc’ın stoklarındaki Ref. 115074’lerin sayısında bir azalma olmuştur. Elle kurmalı mekanizmaya sahip tek tuşlu 1858 kronografların ilk tanıtıldığı anda çektiği ilgiyi, şu sıralar koleksiyonun daha zarif ve otomatik kurmalı kalibre MB 24.16’yı barındıran 1858 Automatic Small Seconds’ları üzerinde topluyor. Siyah kadran hem Arabik rakamları hem de paslanmaz çelik kasayla yarattığı kontrast sayesinde iki farklı şekilde görsel avantaj sağlıyor. Saat 6 pozisyonundaki küçük saniye göstergesinin gri alt kadranla sunulması ve Montblanc’ın karakteristik arması da Ref. 115074’ün kimlik farkını ortaya koyan diğer detaylardan.