“Sarı Altın” Konumlandırması

  • 202 SHARES

Sarı altın, önceki ve sonraki olarak bahsettiğimiz her türlü dönemsel akımda kendine yer buluyor; saatler için de, yakın zamanda doğru yere gelmeye başladığı gözüküyor. Yazı Müjde Metin

Sarı altın, saat kategorisinde, pek çok çağrışım sorumluluğu yüklenen yegane element. Kendisini, siyah veya beyaz kadranda doğru indeks karışıklığına eşlik ederken bulursa, rafine yakıştırmasını hep doğrudan kapıyor; ama monokromluğu yakalayamayan bir modelde de çoğunlukla riskli bir pozisyona düşüyor. Bileziği de dahil olmak üzere baştan aşağı som altını göğüsleyen modeller için ise, zıt kutuptaki bu iki son arasında hangisiyle perdeyi kapatacağını bilmek daha da bilinmez oluyor. Bu noktada, kasanın ve bileziğin boyutu ile göstergelerin bütünseldeki renk ve konum dengesi sonucu belirliyor. Elbette modelin barındırdığı komplikasyonlar da bu sonuçta etki yaratıyor. Ancak açıkçası tasarımsal skor, materyaliyle parıldayan bir modelde karar aşamasında daha önemli olabiliyor.

Geçmişine dönersek, Soğuk Savaş döneminde altın saatler, sevgiyle anılan bir inziva sembolü gibiydi. Yoğun çalışmanın ardından bireyin kendine verdiği ödülü ve ardından da miras faktörüyle başarıyı ölümsüzleştirmeyi ifade ediyordu… Fakat daha sonra 80’lerde Wall Street ile özdeşleşmeye başlamasıyla, altın saatler, haliyle ‘ilk intibasına’ daha finansal bir değer yargısı da ekledi. Böylece ister istemez biyografisinde, maddi varlığın horolojik bir muadiline dönüştüğü gerçeğinin de yer aldığı sarı saat grubu, gündelik yaşama kolayca adapte olamadı.

Ama son zamanlarda sarı altın saatler, ‘yatların minyatürize bedenleri’ yakıştırmasından kurtularak, koleksiyonda olduğu kadar gündelik kullanımda da normalleşiyor. Güncel modeller tasarım bağlamında, sarı altının geçmişinden bağımsız bir değerlendirmeye tutuluyor; saatler alışılmıştaki statüden ziyade, stil imgesine geçiş yapıyor. (Bu yüzden, standart ekipman kullanmadıkları için Yunan askerlerinin şehirlere göre farklılaşan teçhizat trend’ine bugünden bir öge gönderilecek olsaydı, bu hiç şüphesiz sarı altın saatler olurdu.)

Bu algı değişimini sağlayan stratejide, markaların, sarı altın materyalini saygıdeğer modellerinin yorumlarında kullanmayı seçmesi de yatıyor. Verilebilecek örnekler arasında Patek Philippe’in, yıllık takvim fonksiyonunu 1996’da dünyada ilk kez bir kol saatine yerleştirdiği model Ref. 5035’in referansına Ay fazı özelliğinin de eklendiği Ref. 5146, Rolex’in kuruluşunun 40. yılını kutlamak adına 1945’te lanse edilen Datejust modelinin yeni jenerasyonu Oyster Perpetual Datejust ve Omega Speedmaster ailesinin yepyeni yüzü olarak ortaya çıkan Co-Axial Chronograph var.

Jacques Helleu tarafından tasarlanan, Chanel’in ilk saati 1987 doğumlu Première de 2013’te tekrar piyasaya çıkarıldığında, önceki deri kayışlı versiyon yeni koleksiyonda yer almıyordu; tüm varyasyonlar alternatif zincir bileklikler üzerinden ilerliyordu.

Altının yükselişe geçtiğinin son ispatı da, öngörüde hep bir adım önde ilerlemesine güvenebileceğimiz Audemars Piguet’nin, SIHH 2016’da sunduğu Royal Oak serisine sarı altın edisyonlar eklemesinde görülebiliyor. Geçen yılki pembe altının yanına sarı altın modellerin eklenmesiyle, mottosu çelik üzerine olan bir koleksiyonun bile rotasını sarı altına çevirmesi, artık Wall Street’in dahi daha rafine imajları benimsediğini gösteriyor.

rolex

Detaylar

Rolex Oyster Perpetual Datejust 36

Kasa çapı: 36 mm

Mekanizma: Otomatik kurmalı

Güç rezervi: 48 saat

Su geçirmezlik: 100 metre

omega

Detaylar

Omega Speedmaster ‘57 Chronograph

Kasa çapı: 41.5 mm

Mekanizma: Otomatik kurmalı

Güç rezervi: 60 saat

Su geçirmezlik: 100 metre

chanel

Detaylar

Chanel Première Chain Ref. H3257

Kasa boyutu: 20 x 28 mm

Mekanizma: Quartz

Su geçirmezlik: 30 metre

ap

Detaylar

Audemars Piguet Royal Oak Chronograph

Kasa çapı: 41 mm

Mekanizma: Otomatik kurmalı

Güç rezervi: 40 saat

Su geçirmezlik: 50 metre

patekphilippe

Detaylar

Patek Philippe Ref. 5146/1J-001

Kasa çapı: 39 mm

Mekanizma: Otomatik kurmalı

Güç rezervi: 45 saat

Su geçirmezlik: 30 metre