Form Follows Function
Temel iki soru: Nato kayış nedir ve ne değildir? Yazı Müjde Metin
Nato kayışın adı, pek “üzerinde değil” aslında; ilk olarak 1973 yılında İngiliz savunması için ve yalnızca deniz kuvvetlerinin sembolik rengi griyle üretilen bu karakterin hayatına, Nato ismi, stok numarası yüzünden dahil oluyor. Kısa süre içerisinde gri monogamisiden kurtuluyor ve orduyla ilgili renklere, çizgilerle birlikte bürünüyor.
Zamanla, askeri alandan trendlere transfer olan M65 ceket ve kamuflaj desen gibi, nato kayış da özgürlüğünü ilan ediyor. (Bu yükselişlerde tabii, giyimdeki militer öğelerin, bireylerin sertliğini gösterme arzusuna karşılık verdiği aşikar.) Ama öte yandan, objelerin işlevselliklerinin de payı var. Nato kayış da tüketicilerin dikkatini tüm bu faktörlerin kombinasyonuyla çekiyor.
Fakat esas, nato kayışın İngiltere’de doğuşundan evvel çekilen 1964 yapımı Goldfinger filminde -namı diğer Sean Connery’nin Bond olduğu zamanlarda- Connery’nin Rolex Submariner’ıyla parlayan kayışlar, naylonun lüks saatlerdeki yerini sağlamlaştırmasında büyük rol oynuyor.
Saat kordonunu tokadan sonra sabitleyen kısım, filmde naylon materyalden yapılı; orijinal nato türünde ise iki adet metal halka kullanılıyor. Bond’un saatinin koyu lacivert kayışında yeşil ve kırmızı çizgiler de var. Bond, saatini dalış giysisi üzerinde kullanabilmek için naylon kayış tercih ediyor. Özellikle aktif sporlarda ve en zorlu askeri koşullarda fonksiyonelliği sebebiyle sevilen nato kayışı, geniş klapalarıyla gündelik yaşama terfi eden safari takımla da kıyaslayabiliriz. Bugün, safariye gitmeden, suya atlamadan veya pilotluk yapmadan da bu iki elementi yaşantınıza dahil edebiliyorsunuz. Örneğin, Blancpain’in Bathyscaphe Chronograph Flyback modeline akuatik bir ortamda değil de, şehirde rastlamak da göze oldukça keyif veriyor.
Kasım 2015’te gösterime girecek yeni Bond filmi Spectre’da ise Omega saatlere rastlayacağız. Nato kayışın geçmişi de naylon materyali itibarıyla Omega’nın Moonwatch’una da dayanıyor. 1964’de NASA’nın uygunluk testlerinden sağ çıkmayı başaran yegane saat Speedmaster, 21 Temmuz 1969’da Ay’a çıkan ilk saat oluyor. Omega’nın, Yeni Speedmaster Moonwatch edisyonu için de sunduğu nato kayış opsiyonu, hem markanın lunar kökleri, hem de kişiselleştirme özelliğinin sempatikliği sayesinde doğmuş gibi. (Bakalım, Pluto gelişmelerine ithafen saat piyasasından atak gelecek mi?)
Tarihinde bu kadar çeşitlilik barındıran nato kayış, saatlerin kendisi kadar konuşulan bir parça; süregelen “saati ucuzlaştırıyor mu?” tartışmasına muhakkak ki pek çok farklı cevap yaratılabilir. Ancak bence nato kayıştaki kilit nokta, saatin kasasından çok size, hangi halinin yakışacağına karar vermekte. Yine de çizgileri ve tonlamaları seçerken fazla aykırı durmamakta fayda var; natonun orijinine paralel olarak, işlevi takip edenin biçim olduğunu hatırlamak da işinizi kolaylaştırabilir!
Hamilton – American Classic Pan Europ Auto
Kasa Çapı: 42 mm
Materyal: Paslanmaz çelik
Mekanizma: Otomatik
Güç rezervi: 80 saat
Swatch – Irony Garosugil
Kasa Çapı: 42 mm
Materyal: Paslanmaz çelik
Mekanizma: Quartz
Güç rezervi: 2 yıl pil ömrü
Omega – Speedmaster Moonwatch Numbered Edition
Kasa çapı: 39.7 mm
Materyal: Paslanmaz çelik
Mekanizma: Elle kurmalı
Güç rezervi: 48 saat
Tudor – Heritage Ranger
Kasa çapı: 41 mm
Materyal: Paslanmaz çelik
Mekanizma: Otomatik
Güç rezervi: 38 saat
Blancpain – Bathyscaphe Chronograph Flyback
Materyal: Parlak siyah seramik
Mekanizma: Otomatik
Güç rezervi: 50 saat