İLK BAKIŞTA SIHH 2018
Bir SIHH’in daha sonuna geldik. Fuardan vereceğimiz havadisleri uzun bir döneme yayacak olsak da favorilerimizden küçük bir derlemeyi beğeninize sunarız.
En yaratıcı vitrin tasarımı: Hermès
Hermès’in tüm vitrinlerinde bulunan butonlarla aktive edilen mekanizmalar, saatleri odak noktasına alarak hipnotik etkisiyle origamiyi andırıyordu. Geometrik formların yarattığı illüzyon da kinetik sanata referans veriyordu. Canlı renk-geometrik form kombinasyonlarının kreatif birlikteliğini izlemek ve vitrinlerin önündeki butonlara basarak bu minik hipnoz seansını deneyimlemek için zaman zaman fuardaki katılımcıların sıra olduğunu bile gördüğümüzü söyleyebiliriz.
En zaman geçirilesi booth: Piaget
Piaget’nin fuardaki booth’u, SIHH 2018’de sunduğu The Sunny Side of Life koleksiyonuna yakışacak bir atmosfere sahipti. Lüks bir resort’un havuz başını andıran bir tasarıma sahip olan bu booth, fuarın karmaşasında rahatlamak istediğimizde, içindeki barda zaman geçirip tropik hayallere dalmamızı sağladı. Booth’da bulunan farklı odalarda ise ışığın yansıtma gücüyle tasarlanan ve su altındaymış hissi veren özel mekanizmalar bulunuyordu.
En etkileyici sunum: Audemars Piguet
Sunumlarda etkileyici olmak kesinlikle müzik seçimiyle doğrudan alakalı. 3D video ve Lebron James’in başrolü üstlendiği bir hip hop performansının sonuna, François Bennahmias’ın istatistiki bilgileri ve sonu sürprizlerle sonuçlanan kısa soru-cevap bölümünü de içeren esprili sunumu eklendiğinde markanın cool’luk zirvesini yine kimseye kaptırmadığından emin olduk. Hayranı olduğumuz ‘frosted gold’ tekniğini uygulama şansını elde etmek de kesinlikle sunumun bonusu oldu.
En zamansız sergi: Cartier
Yenilenmiş fuar alanına girdiğimizde karşımıza çıkan ilk booth’lardan birinin bir sergiye ayrılmış olması dikkatimizi çekti. Serginin Cartier’ye ait olduğunu duyduğumuzda ise 2018 yeniliklerini keşfetmeden önce bu yıl vintage’a, kalbimizde daha fazla yer açmaya karar verdik. The Mystery Clocks sergisi markanın koleksiyonunda yer alan ve sanat eserini andıran 19 masa saatinden oluşuyordu. İlki 1912 yılında sergilenen ve illüzyonist Houdini’den ilham alınarak yaratılan saatler, 1973 itibariyle markanın özel koleksiyonuna eklenerek Cartier’nin tasarımlarındaki ‘zamansızlık’ felsefesinin kanıtı niteliğindeydi.
En şaşırtan dönüşüm: Ulysse Nardin
Sportif bir tasarım çizgisinin marka için doğru formül olduğunun kanıtı, yeni Freak Vision modeliydi. Freak Vision, minimalizme doğru evrilen yeni tasarım çizgisiyle Ulyyse Nardin’in denizden aldığı ilhamı, en yalın şekliyle yansıtıyordu. Markanın geçtiğimiz sene tanıttığı Innovision modelinin mekanizmasından ilham alan Freak koleksiyonuna ait ilk otomatik saat olma özelliğini taşıyan Freak Vision ile artık sadeliğe doğru dümen kırıldığını söyleyebiliriz.