MANÜFAKTÜR GEZİSİ: GLASHÜTTE ORIGINAL

  • 36 SHARES

Modern bir saat imalatçısının nasıl meydana geldiğine dair en karmaşık hikayenin peşindeyseniz; Glashütte Original’ın serüvenini muhakkak okumalısınız.

Glashütte Original’in kökenlerini araştırmak için 20. yüzyılın çalkantılarından çok öncesine, 19. yüzyıl Saksonya’sına dönüp bakmak gerekir. Hikaye şöyle başlar: Ferdinand Adolf Lange, 1843’te kasabaya saat endüstrisi kazandırma vaadiyle Saksonya Kraliyet hükümetinden borç alarak üretimini Glashütte’ye taşır. İlk saat atölyesini 1845’te, bugün Nomos mağazasının yer aldığı bir binada açar ve kısa süre sonra başarıyı yakalar. Saksonya Krallığı’na söz verdiği üzere eğittiği ve istihdam sağladığı kişileri kendi işlerini kurmaları için teşvik eder; kısa bir süre sonra da bu kişilerin kurduğu işletmeler kasabanın gelişmek için ihtiyaç duyacağı saat üretim altyapısını oluştururlar. Öyle ki 1878’de Carl Moritz Grossmann, Alman Saat Yapımı Okulu’nu açar ve bu gelişme kasabanın büyümekte olan uluslararası şöhretini daha da güçlendirir.
Kısa bir süre sonra Glashütte saatleri, ilk bakışta tanınabilen 3/4 plakaları, altın chaton’ları, mavi oksitli vidaları ve Glashütte nervürlü cilaları ile başka markalar tarafından sıklıkla örnek alınır. Bu da kasabanın diğer imalatçılarını, kadranların üzerini ‘System Glashütte’ ya da ‘Original Glashütte’ ibareleriyle süslemeye iter. Fakat Birinci Dünya Savaşı’nda lüks saatlere olan talebin düşmesiyle, kasabanın yakalamış olduğu başarı da kısa sürer. Ayrıca Glashütteli saat ustaları, kol saatlerinin yükselişi konusunda pek ikna olmamışlardır; o nedenle geleneksel cep saatleri üretmeye devam ederler. İkinci Dünya Savaşı’nda ise Glashütte’nin işgücünün büyük bir kısmını oluşturan erkekler askerliğe çağrılır; gitmeyenler ise saatlerden ziyade uçak araçları veya bomba fünyeleri imalatıyla ilgilenirler.
A. Lange & Söhne’nin fabrikasının da bombalandığı İkinci Dünya Savaşı’nın son gününe kadar Glashütte müttefik bombardımanıyla karşı karşıya kalmaz. Galip gelen Sovyetler, daha sonra Doğu Almanya’nın bir parçası olacak bölgeye yerleşir ve savaş tazminatı olarak makinelerin büyük bir kısmını Moskova’ya gönderdikten sonra geride kalan her şeye de el koyarak kasabanın güçlükle inşa ettiği saat yapımı altyapısını ortadan kaldırırlar.

2. Dünya Savaşı Sonrası
1948’de A. Lange & Söhne, yeni Alman Demokratik Cumhuriyeti komünist hükümeti tarafından VEB Mechanics A. Lange & Söhne’nin kurulması amacıyla millileştirilir. Hatta kısa bir süre sonra da Glashütte’nin saat yapımıyla ilgili her şeyi kamulaştırılır ve devlete ait VEB Glashütter Uhrenbetriebe’ye (GUB) dahil edilir. 40 yıldan uzun bir süre boyunca, GUB sıradan olmakla birlikte pratik, fakat değerli metal ya da süslemelerin hiçbirinin kullanılmadığı saatler tasarlar. GUB, zirve döneminde gerek kuvars gerekse mekanik, her yıl yaklaşık bir milyon adet saat üretir. Ayrıca çamaşır makinelerinden termostatlara kadar hemen her şey için mekanik zamanlayıcılar da yaratır.
GUB yıllarının Glashütte’deki kolektif işgücüne kattığı şey ise ‘kendi kendine yetmek ve güvenmek’ olur. Zira kasaba dışından tedarikçilere erişimi olmayan işgücü, değerli taş ve yay üretimi için kendi tekniklerini geliştirmiştir.
En nihayetinde, 3 Ekim 1990’da Almanya birleşir ve bundan sadece 13 gün sonra GUB özelleştirilerek kendisinden önce var olan özel işletmelerin tamamının temsil edildiği bir vakfa devredilir. Adolf Lange’nin torununun oğlu Walter, aynı yıl yeni şirketi Lange Uhren GmbH’ı tescil ettirmesine rağmen A. Lange & Söhne markasıyla ilgili hakları yeni kurulan Glashütter Uhrenbetriebe GmbH’dan satın almak zorunda kalır.

Almanya’nın birleşmesini takip eden yıllardaysa serbest piyasa kapitalizmi konusundaki tecrübesizlik nedeniyle, eski Demokratik Almanya Cumhuriyeti ve halkı suiistimale açıktır. Glashütte’li çalışanlar, kendi ceplerini doldurma çabası içerisindeki yatırımcıların tutmadıkları sözlerinden yorgun düşerler.
Fakat dört yıl sonra, girişimci Heinz W Pfeifer ve Nurembergli mücevherci Alfred Wallner, işletmeyi satın alır ve sofistike, komplike lüks saatlere dayalı yeni bir marka inşa etmeye koyulurlar. İnanılmaz bir şekilde, bu iki işadamı haklarını ellerinde bulundurdukları köklü isimlerden birini benimsemek yerine, yeni markaya Glashütte Original adını verirler.

Lüksün Dünyasına Giriş
Pfeifer işçilere, 100.000 Alman Markı (o dönemde takriben 40.000 Pound) gibi bir bedelle satılacak lüks saatler üretmek niyetinde olduğunu ilan eder. Çalışanları ise daha sonra kendisinin ‘tamamıyla çıldırmış’ olduğunu düşündüklerini söyleyeceklerdir, ama daha iyisini yapamasa da vadettiklerini yerine getirir. Sadece bir yıl sonra Glashütte Original, Baselworld’de ilk saatini sergiler: Kasabanın kurucularından biri olan Julius Assman’dan adını alan, flying tourbillon’a sahip, 290.000 Alman Markı değerinde bir perpetual calendar. Saat, bu yeni markanın neler yapabileceğini tam olarak ortaya koymak üzere tasarlanmış, iddialı bir niyet göstergesidir ve Pfeifer’in yönetimi altında, mekanizmanın, değerli metallerin ve komplikasyonların tamamı şirketin repertuarına geri dönmüştür.
Pfeifer başarılı bir lüks saat markası yaratma vizyonunu böylece gerçekleştirir ve 2000 yılında işletmeyi Swatch Group’a satar. Markanın yeni sahibi, daha fazla yatırım yapmayı ve yurt içinde çıkış yapan işleri destekleyecek köklü uluslararası bir dağıtım ağı hedefler.

Nicolas Hayek’in kontrolündeki Swatch Group, üretim gibi somut, ölçülebilir alanların yanı sıra Glashütte’nin tarihini korumak ve yaymak gibi konulara da odaklanarak gerçekten de işletmeye fon sağlar. Hayek, GUB’nin 1980’lerden kalan şirket merkezini yenileyerek işe başlar ve 2003 yılında tekrar açıldıktan sonra, daha ziyade üretime odaklanarak ve yan birimleri yakınlarda bulunan ofislere taşır. Ve aslında sürekli gelişmeye devam eden, modern, ışıltılı bir üretim tesisi yaratır.
Bugün tüm kat, beş-altı saat ustasından oluşan ekipler tarafından bir araya getirilen, her türlü ürünün montajına ayrılmıştır. Daha ufak bir ‘atölye’ birimi ise, Panomatic Counter ve Senator Diary gibi daha üst düzey komplikasyonlar ile ustalık gerektiren parçalara odaklanmıştır ve şirket bunun mümkün olmadığını itiraf etse de bu departman ‘tek saat ustası, tek saat’ yaklaşımını izlemeyi hedeflemektedir. Tüm mekanik parçalar bu tesiste yapılırken, kasalar ile kadranlar Pforzheim şehrinde üretilmektedir. Evet, kadran işletmesi tamamıyla Glashütte Original’a ait olmasına rağmen, kasa ve kadran yapım süreçleri bağımsızdır.

Marka, belki de süslemenin göz ardı edildiği on yıllara tepki olarak, ürünlerinin parçalarını dekore etmek için olağanüstü bir zaman sarf etmektedir. Glashütte görüntüsünün imza niteliğindeki özelliklerinden biri olan kuğu boynu regülatörlerin bir tanesinin kenar cilasını yapmak 45 dakika, ayna finisajının siyah cilasını yaratmak ise ayrıca bir saat daha sürebilmektedir. Bir tourbillon kafesinin arka yarısı gibi daha komplike bir parça ise, altı saat alabilmektedir.

Altın chaton’lar ve vidalı balanslar gibi unsurlar uzun zamandan beri modern üretim teknikleri ile bol miktarda sahne alıyordu. Ancak doğduğu toprakların estetik koduna saygı gösteren Glashütte Original için geçmişin ve geleneğin büyük bir anlamı olduğu çok açık. Bu bağlamda Hayek aynı zamanda, kasabanın 1992 yılından beri kapalı olan saat yapımı okulunu da yeniden açmaya girişir. Glashütte Original 2001’de tekrar çırak saat ve alet ustaları almaya başlar, eski okul binası da 2008 yılında kapılarını tekrar öğrencilere açar ve okula Flying Tourbillon’u icat eden eski öğrencilerinden birinin adı verilir: Alfred Helwig Saat Yapımı Okulu.

Swatch Group tarafından yönetilen dünya genelindeki altı adet Nicolas G. Hayek saat okulundan biri olan Alfred Helwig Saat Yapımı Okulu açılışından bu yana Alman diplomalarının yanı sıra İsviçre WOSTEP sertifikalarına sahip olan 10 sınıf mezun verdi. Bu öğrencilerin ders ücretlerinin yanı sıra bazı günlük giderleri de marka tarafından karşılanıyor. Bugün, Glashütte Original’in kasabadaki en pragmatik markalardan biri olduğunu iddia edebiliriz. Zira ne komşusu Nomos gibi tamamıyla geleceğe dönük bir vizyon benimsemekte ne de diğer bir komşusu Lange gibi tamamıyla geleneksel bir yaklaşıma sahip. GUB olarak yabani yılları hiç olmamış gibi davranmak yerine, marka o dönemin olumlu yanlarını kabul eder ve koleksiyonunun 1960’larda ve 70’lerde ürettiği sağlam tasarım çalışmalarından esinlenmesine izin verir. Meşru kökeninden kopmamış olmasına rağmen hiç kimse Glashütte Original’in Adolf Lange 1845’te kasabaya geldiğinde kurulduğunu iddia edemez. Elbette markanın geride bıraktığı 172 yıl süresince edindiği tecrübeden faydalandığı muhakkak.