DÜNÜN YARINI

  • 115 SHARES

Le Sentier’deki manüfaktür sadece Jaeger-LeCoultre geçmişini titizlikle saklamıyor; maison kültürünü atölyelerinden inovasyon fikirleri çıkarmaya devam ederken saat ustaları yetiştirerek sürdürüyor.

İsviçre’nin Joux bölgesinde, 17. yüzyılın ortalarında, henüz bu topraklarda yüksek saatçilik doğmamışken, Jacques LeCoultre ailesiyle birlikte La Golisse’e yerleşmişti. Dönemin sosyal yaşantısında kadınlar dantel işlemesi, yemek ve bakıcılık ile uğraşmakta, erkekler ise ya çiftçilik ya da arıcık yapmakta idi. Ayrıca herkesin kendi evinde tav fırını bulunuyordu zira günlük hayatta ihtiyaç duyulan aletler bu şekilde üretiliyordu… Fakat yeni bir yüzyıl başlarken ailenin ikinci kuşak temsilcisi Jacques-David LeCoultre, bu geleneksel yaşam biçiminden çok daha farklı bir yol çizmeye karar vermişti. Öyle ki tamamen metal ustalığına yönelmiş; hatta zamanla küçük metal objeler alanında usta bir zanaatkara dönüşmüştü. Bu arada Jacques-David LeCoultre iç sesini dinleyerek ‘bilgilerini geleceğe taşı’ fikrine kulak vermeyi ihmal etmiyor; donanımını yedi çocuğuna da aktarıyor: Auguste ustura üretiminde uzmanlaşıyor; Louise dişli mekanizmaların cilalanması alanına eğilirken Ulysse bıçaklara yoğunlaşıyor. Angélique müzik kutularına odaklanıyor; Charlotte Paris’ten ilk tabanca patentini alıyor. En büyük oğul Antoine’a gelince; o, aynı melodiyi yineleyen müzik kutusu icadını yapmış olsa da mekanik mühendisliğe ilgisiyle saatlere yönelmeyi seçiyor.

Kendisi, İsviçre’nin gelecekteki en önemli yüksek saatçilik markalarından birinin gücünü ve çeşitliliğini vurgulamaya hizmet eden bir tavırla, 25 yaşında biriktirdiği parayla Cenevre’deki saat yapımcılığı okuluna gitmek için evinden ayrılmış biri. Metalurji, matematik, fizik ve kimya ile geçen eğitim yıllarının ardından Vallée de Joux’ya döndüğünde ise odağını küçük dişli çarka çevirmiş. Tabii bunun önemli bir nedeni var: O dönemde saat mekanizmasının elde törpülenerek yaratılan bu parçası, manüel üretim nedeniyle kusurlar barındırıyor. Tahmin edebileceğiniz üzere Antoine’ın amacı bu kusurları mümkün mertebe bertaraf etmek. Nitekim zihninde kurguladığı hedef, onu küçük dişli çarkları üretmek ve dişleri frezelemek için iki makinenin icadına ulaştırıyor.

1833’de Jura Dağları ile çevrili Vallée’deki atölyesinde çalışmak üzere dört kişiyi işe almasıyla bir bakıma Jaeger-LeCoultre markasının da temelleri atılmış oluyor çünkü burası kısa bir süre sonra saat manüfaktürü olarak faaliyet göstermeye başlıyor. Hatta 1877’de Antoine LeCoultre, yönetimi oğulları Elie, Paul ve Benjamin’e devrettiğinde LeCoultre & Cie manüfaktürü saat yapım yeteneklerini tek bir çatı altında topluyor. Tarih 1888’i gösterdiğinde ise çalışanların sayısının 500 kişiye ulaştığı manüfaktür sayısız patent sahibi olan bir saat yapımevine dönüşüyor. Zamanla imalatını artırıyor, saat ustaları sayesinde Duomètre, Sphérotourbillon gibi grand complication’lara imza atıyor, Reverso, Duoplan, Memovox, Polaris gibi ikonik saatler ortaya çıkartarak yüksek saatçilikte çıtayı yükseltiyor.

Yazının devamı QP No:18 ile birlikte yayımlanan Jaeger Le-Coultre koleksiyoner ekinin 5. sayfasında.

Fotoğraf kredisi: 1833’de Antoine LeCoultre’un kurduğu saat yapım atölyesi.