Vacheron Constantin’den Dominique Bernaz

Vacheron Constantin’in kişiye özel saatler tasarlayan oluşumu Atelier Cabinotiers’nin başındaki isim ve markanın Retail Director’ı Dominique Bernaz’dan bespoke saat üretiminin detaylarını dinledik. Bernaz, sınırları olmayan Atelier Cabinotiers’nin güncel projelerini, geleceğini ve dünyanın en komplike cep saati Ref. 57260’ı anlatıyor. Röportaj Beran Toksöz.

QP: Kişiye özel saatler üretme fikri nasıl ortaya çıktı?

Dominique Bernaz: Aslında Vacheron Constantin olarak bespoke saatler üretmeye alışkın bir markayız. Ancak 2006’dan bu yana sadece bu iş üzerine yoğunlaşan ve isteklere daha iyi cevap verebilen bir departman yarattık. Aslında bu atölye, tamamen Juan-Carlos Torres’in kişisel isteklerindendi. Dediğim gibi daha önce de bespoke saatler üretiyorduk ama Atelier Cabinotiers sayesinde müşterilere hem daha iyi cevap verebilir hale geldik hem de onlar karşılarında direkt irtibat kurabilecekleri birini buldular.

QP: Peki, bespoke saatler üretmek Vacheron Contantin’e nasıl bir avantaj sağlıyor?

DB: Avantaj? Vacheron Constantin bu oluşumdan bir avantaj sağlamıyor. Atelier Cabinotiers’nin sorumlusu olmam istendiğinde ilk olarak limitlerimizin ne olduğunu sormuştum. Cevap olarak ise bu işte sınır yok yanıtını almıştım. Kısacası amaç müşteri ne istiyorsa onu yaratmaktı, burada yeni bir kalibre tasarlamanın da işin içine dahil olduğunu belirtmem gerekiyor. Günün sonunda kendimize “Bu saat Vacheron Constantin’in dna’sına uygun mu?” diye sorduğumuzda rahatlıkla evet cavabını verebilmeliyiz. Avantajdan ziyade Vacheron Constantin bu projeden tecrübe kazanıyor. Limitlerin olmadığı özel modeller üretmek normal saat üretiminin biraz dışında kalıyor. Herkes için yarattığınız bir modelde kullanacağınız materyalleri, mekanizmaları, kadranları ya da diğer çeşitli elementleri bilirsiniz ve buna göre üretiminizi koordine edersiniz. Ancak bespoke saat üretiminde müşteri sizin neler yapıp neler yapamayacağınızla ilgilenmez, onun amacı hayal ettiği saati bileğinde görmektir. Bu perspektiften bakınca Vacheron Constantin için yaratılan her bespoke saat bir meydan okuma anlamına geliyor. Her modelde kendimizi biraz daha zorluyoruz ve dediğim gibi deneyim kazanıyoruz. Ayrıca kişiler için özel kalibreler dahi yaratan bir üretici insanların gözünde çok farklı bir konumda algılanır, bu da markanın imajı için pozitif bir yön.

QP: Size imkansız bir saat isteğiyle gelen oldu mu? Hem teknik anlamda markayı zorlayacak hem de Vacheron Constantin’in kimliğine aykırı bir model isteyen müşteriyle karşılaştınız mı?

DB: Müşteriyle görüştüğüm ilk anda elimde o kişiye satabileceğim bir ürün olmuyor, ben sadece hizmetimi sunuyorum. Dediğim gibi bu oluşumda sınırlarımız yok, o yüzden isteklerin de sıra dışı olması beklenmeyen bir durum değil. Fikirleriyle bizi zorlaması muhtemel modeller isteyenlere söylediğimiz şey “Tabii ki yapabiliriz, fakat bunun bir bedeli var.” oluyor. Daha önce hiç hayır demek zorunda kalmadık. Şunu belirtmem gerekiyor, bu saatlerin yaratılması çok uzun bir süreç. Müşteriler birden fazla kez atölyeye gidip geliyorlar, bazen de halihazırda Vacheron Constantin’in model kataloğunda bulunan modellerin benzerlerini istiyorlar. Böyle olunca onlara sadece istedikleri modellerin aynılarını revize edebileceğimizi söylüyoruz. Bespoke saatler üretmenin temelinde kişileri dinlemek ve onlara tavsiye vermek yatıyor. Ve eğer gerçek bir profesyonelseniz hiçbir zaman hayır demek zorunda kalmazsınız.

QP: Müşteriler için süreç nasıl işliyor?

DB: İşe konuşarak başlıyoruz ve onlara direkt olarak ne istediklerini soruyoruz. Müşterilerden gelen cevapların çok net olmasına gerek yok, aşağı yukarı ne istediklerini belirttikten sonra maliyeti ve tahmini süreyi söylüyoruz. Eğer her iki taraf için de bir sorun olmazsa sıra istenilen modelin gerçeğe dönüştürülebilirliğini ikinci kez kontrol etmeye geliyor. İlk görüşme esnasında %98 ihtimalle saatin yapılabilir ya da yapılamaz olduğunu söyleyebiliyoruz. Ancak %100 emin olmak için teknik ekibimizle de görüşmemiz gerekiyor. Sonrasında da tasarımın üzerinden bir kez daha geçiyoruz. Çünkü genellikle istenilen model üzerinde bizim küçük revizeler yapmamız gerekiyor. Bu aşamada tasarımı nihai bir sonuca bağlamak için kişilerle iki ya da üç kez daha görüşme yapmamız gerekiyor. Eğer bizden çok komplike bir saat istememişlerse daha sonrasında sürprizlerle karşılaşmamak için müşterilere tasarımın bire bir boyutlarda örneğini sunuyoruz. Son olarak da kesin bir fiyat söylüyoruz ve her şeyde anlaşırsak da süreç imzaları atmaya geliyor. Modelin üretimi esnasında istenildiği gibi atölyeye gelip saatin yaratılışını görmek mümkün ya da biz müşterileri sürecin gidişatından haberdar edebiliriz. Önemli olan kişileri mümkün olduğunca işlemden haberdar etmek.

QP: Ref. 57260 yüksek saatçilikteki beklentileri arttırdı mı? Sonuç olarak bu model 57 komplikasyonuyla yüksek saatçilikteki en değerli parçalardan. Bir sonraki büyük projeniz ne olacak?

DB: Bu projenin anlaşmasını yaparken komplikasyon sayısını ilk başta 36 olarak belirlemiştik. Bu rakam standartları yakalamak, hatta standartların üstüne çıkmak adına önemliydi. Ama daha sonrasında müşteri başka bir özellik isteyebiliyor. Ref. 57260’ta da müşterimiz daha önce hiçbir saatte kullanılmadığı için modele İbrani perpetual calendar eklenmesini istedi. Biz de bunu yapabileceğimizi belirttik. İbrani takviminin saate eklenmesiyle birlikte komplikasyon sayısı 36’dan 46’ya çıktı. Mühendislerimiz ve teknik ekibimiz de böyle nadide bir parçayı yaratırken müşteriyle empati kuruyor, bir iş adamı kendisi için çok özel bir saat istiyor ve biz bunu nasıl daha özel hale getirebiliriz diye düşünüyoruz. Bu yüzden üretim sürecinde daha önceden planlanmayan ve modele eklenen komplikasyonlar da var, tıpkı ISO Calendar gibi. Böyle olunca doğal olarak saatteki komplikasyon sayısı artıyor. Ancak ben 57 sayısını bir limit olarak görmüyorum, bunun üzerine de çıkabiliriz.

QP: Peki bespoke saatler üretirken müşterilerden gelen istekleri hiç normal üretimdeki saatlere uyarladığınız oldu mu?

DB: Tabii ki uyarlamak isteriz. Örneğin split second kronograf özelliğini normal üretimdeki saatler uyarlamak güzel olur.

QP: Eğer çok gizli bir bilgi değilse Atelier Cabinotiers’nin yıllık üretim miktarından bahsedebilir misiniz?

DB: Kesin bir rakamı açıkçası ben de bilmiyorum, ancak genel olarak yılda 40’a yakın proje üzerinde çalışıyoruz. Bunlardan bazıları basit bazıları ise 3-4 yıllık zaman isteyen projeler. Genel olarak 40 ayrı model üzerinde sürekli olarak çalışıyoruz ama bu her yıl 40 saat ürettiğimiz anlamına gelmiyor. Her yıl en az 40 saat üzerine konsantre oluyoruz ve şimdilik bu Atelier Cabinotiers’nin kapasitesini tam anlamıyla dolduruyor.

QP: Atelier Cabinotiers’ye bir model tasarlatmak isteseydiniz bu nasıl bir saat olurdu?

DB: Ben basit bir saat siparişi verirdim. Teknik açıdan iddialı ama tasarım açısından da oldukça basit bir model isterdim.

QP: Bespoke saat üretiminde rakibiniz olduğunu düşünüyor musunuz?

DB: Bu şekilde hiç sınırlama olmadan bespoke saatler üreten bir markayken ben rakibimiz olduğunu düşünmüyorum. Birkaç butik atölye iyi işler çıkarıyor ancak biz bu kadar büyük bir marka olarak bu işte gayet başarılıyız.

QP: Ayrıca bize Métier Cabinotiers’yi kurma amacınızdan da bahseder misiniz.

DB: Tüm hayatım boyunca yaptığım şey müşterilerle iletişim halinde olmaktı ve bildiğim bir şey var, o da insanların hepsi bir saat için uzun bir süre beklemek istemiyor. Atelier Cabinotiers’de bir model kataloğumuz yok ve ben fikirlerimi müşterilere gösteremiyorum. Ancak Métier Cabinotiers’de müşteriler neye sahip olabileceklerini görüyorlar ve modeller hemen hemen satışa hazır halde oluyorlar. Saatlerin üretimi %80 oranında bitmiş oluyor ve insanlar son dokunuşları yaparak (kadran renklerini ya da göstergeleri değiştirerek) 3-4 ay gibi bir sürede saatlerine kavuşabiliyorlar.

QP: Size göre günümüzdeki en önemli komplikasyon nedir? Saatte olmazsa olmaz komplikasyon hangisidir?

DB: Bu soruya grandsonnerie cevabını verirdim. Dışarıdan oldukça basit görünen ancak içerideki mühendislik oldukça meşakkatli bir süreç gerektirdiği için bence grandsonnerie.

QP: SIHH’de diğer üreticileri de gördükten sonra önümüzdeki yılın Vacheron Constantin ve Atelier Cabinotiers için nasıl geçmesini bekliyorsunuz?

DB: Atelier Cabinotiers’nin başındaki isim olarak açıkça söyleyebilirim ki önümüzdeki beş hatta yedi yıl boyunca iyi bir gelecek bizi bekliyor. Bir saat tutkunu olarak da tabii ki SIHH’deki diğer üreticilerin modellerini de merak ediyorum ancak henüz görme fırsatım olmadı. Eminim ki Piaget’ye, A. Lange & Söhne’ye ya da Jaeger LeCoultre’a uğradığımda beğeneceğim saatlerle ve mühendislikle karşılaşacağıma eminim. SIHH’deki bütün üreticiler olarak iyi işler çıkarıp insanlarla iletişim halinde kaldığımız sürece hepimiz başarılı olabiliriz. Lüks sadece ürün yaratmakla olmuyor, önemli olan kaliteli bir hizmet sunmak, müşterilerinize ilgi ve alaka göstermek. Tabii tutku da çok önemli.

QP: Sizce Atelier Cabinotiers Türkiye pazarına cevap verebilecek kapasiteye sahip mi?

DB: Bundan birkaç yıl önce Türkiye’de sınırlı sayıda ama iyi sayılabilecek bağlantılarım vardı. Bu kişiler yüksek saatçiliğe dair bilgi sahibi koleksiyonerlerdi. Tanıdıklarım sebebiyle söyleyebilirim ki Türkiye’de Atelier Cabinotiers’nin iş yapma potansiyeli yüksek. Ancak bunun için biraz zamana ihtiyaç var.