SIMON HASAN
Genç jenerasyon ile yelkenciliği yakınlaştırma misyonuyla başlayan Panerai Challenger Trophy’nin ödül tasarımının da arkasında, fosil bir balığa uzanan ilginç bir çocukluk hikayesi yatıyor. Ödülün tasarımcısı Simon Hasan, çocukken kazanılan değerlerin, ileride zihnin epey işine yaradığının altını çizerek, Panerai macerasını anlatıyor.
Fotoğraf Leo Goddard
QP: Bu sıralar hangi kitapları okuyorsunuz?
Simon Hasan: Genellikle üç-dört farklı kitabı aynı anda okumak gibi bir huyum var. Başladığım kitaplara birkaç ay arayla geri dönebiliyorum. Şimdilerde MONA’nın kurucusu David Walsh’a ait bir otobiyografiyi ve Matthew Walker’ın yazdığı kimi zaman rahatsız edici olsa da bir hayli sürükleyici bulduğum ve herkese okumasını tavsiye ettiğim Why We Sleep’i okuyorum. Çantamda ise günışığı ve sağlımıza olan etkileriyle ilgili bir kitap daha var; umarım kışı geçirirken bana yardımcı olacak.
QP: Panerai Challenger Trophy, ilk ödül tasarımınızdı. Tasarım aşamasında ödülü kazananın nasıl hissetmesini istediniz ve tabii her şeyden önce sizi bu projeye ‘evet’ dedirten şey neydi?
SH: Tahmin edeceğiniz üzere Panerai’ye hayır demek pek kolay değil. Ödül, genç yelkencileri destekleyerek, bir anlamda gençler için hayatın ne kadar zor olduğuna dair farkındalığın artmasını teşvik ediyor. Bir ebeveyn olarak bu hisle kurduğum bağ da, neticede, Panerai’nin etkileyici yelkenlisi Eilean’de finalistlerle eğlenceli ve güzel bir gün geçirmemi sağladı. Ödülü tasarlarken kazanacak kişinin ödüle karşı duyacağı hisler üzerine çok düşündüm. Tasarım dilim belki de tasarımla ilişkisi olmayan bir genci pek etkilemeyecekti… Tasarım sürecinde çocukken teyzemin bana verdiği enteresan hediyeler aklıma geldi. O zamanlar bana bu hediyelerin özel ve önemli oldukları çok kez belirtilmişti. Bunlardan biri de, fosil bir balıktı… Fakat elbette o yaşlarda yılbaşında oyuncak yerine bu tip garip hediyeler almaktan etkilenmiyordum. Yine de bu objelerin çoğunu sakladım. Şimdi her biri benim için, geçmişle de ilişkili olduklarından, epey anlamlı. Küçükken yaşındayken farkına varamadığınız değerler zaman içerisinde tekrar karşınıza çıkıyor ve bu sayede bazı sahip olduğunuz nesnelerle birlikte büyüyebiliyorsunuz. Ödülü tasarlarken işte tüm bunları düşünerek fikirlerimi toparladım.
QP: Çalışmalarınızı araştırınca, tasarladığınız her objenin arkasında bir hikaye yatmasının sizin için önem arz ettiği açıkça fark ediliyor. Sizce Panerai Challenger Trophy’nin hikayesindeki olay örgüsü nasıl?
SH: Hikayeler gerekli çünkü bizi “insan” yapıyor ve bağ kurmamızı sağlıyor. Panerai ve Eilean’i restore etme projesini de zorluklarla mücadeleyi işaret eden bir metafor olarak görebiliriz. Bu hikaye mücadeleyle beraber kaos ve tahribatı da içinde barındırıyor. Zaman ise, kademeli olarak, kontrol ve dengeyi yeniden elde etmeye olanak yaratıyor, ki ben de işte tüm bu kavramları yakalamaya çalıştım.
QP: Peki Eilean’in hangi yönlerden tasarımımıza ilham verdiğine dair spesifik birkaç örnek vermenizi istesek?
Bu sorunun cevabını merak edenleri QP:27. sayımızın 104. sayfasına davet ediyoruz. Dergiye abone olmak için ise abone@qpmagtr.com adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz