Saat Tutkunu Ozan Şener
Sera Group Yönetim Kurulu Üyesi Ozan Şener, uğur getirdiğine inandığı için halen önemli iş görüşmelerinde ve toplantılarda babasından aldığı bir saati takıyor; mühendisliğin getirdiği analitik bakış açısı, aslında bu durumda saatlerle birlikte biraz daha duygusallaşıyor. Kısacası, hatırlattığı anıya göre hikayeleşmeyen bir saat olmasa gerek. Röportaj Beran Toksöz Fotoğraf Özkan Önal
QP: Zaman sizin için neyi ifade ediyor?
Ozan Şener: Açıkçası zaman benim için planlamayı ifade ediyor. Mühendis olduğum için de zamanı planlamaya dikkat ediyorum ve bu plana sadık kalmaya da özen gösteriyorum.
QP: Bu demek oluyor ki saat sizin sektörünüzde çok önemli.
Ozan Şener: Aslında tüm sektörler için önemli. Çünkü zamanı iyi planladığınızda hedeflerinize doğru zamanda ulaşabiliyorsunuz. Doğru planlama yaparsanız, riskleri de önceden fark edebiliyorsunuz ve bazı şeyleri düzeltmeye vaktiniz kalıyor.
QP: Peki, mesleğiniz dolasıyla çok sık seyahat ediyor musunuz?
Ozan Şener: Evet, hem yurt içi hem de yurt dışı seyahatlerine…
QP: Seyahatlerinizde hangi tip saatler takmayı tercih ediyorsunuz? Mevcut duruma göre taktığınız saatler değişiyor mu?
Ozan Şener: Benim için önemli olan saatin bilekteki rahatlığı. İş seyahatlerimde ise farklı toplantılara, yemeklere katılmak durumunda kalıyorum. Seyahate çıkarken yalnızca tek bir saat götürmeyi tercih ediyorum. Bu yüzden her duruma uyabilecek saatler kullanmayı tercih ediyorum.
QP: İlk saatinizi hatırlıyor musunuz?
Ozan Şener: Hatırlıyorum. Tag Heuer.
QP: Tag Heuer ile başlayan bu hikaye yıllar içinde nasıl değişti?
Ozan Şener: Aslına bakarsanız çok da değişmedi. O saat de çelik kayışlı ve spor görünümlü bir modeldi. Şu anda da tercihlerim genelde bu doğrultuda oluyor. Elbette bazen deri kayışlı, daha ağır ve şık saatler de alıyorum ama tercihlerim çoğunlukla spor saatlerden yana.
QP: Saat alırken en çok nelerden etkileniyorsunuz? Reklam kampanyasından mı, onu takan başka birinden mi yoksa başka bir şey mi?
Ozan Şener: Bence her saatin kendine ait bir duruşu var. Saatin tarzının beni yansıtması gerekiyor. Elbette Patek Philippe gibi bazı markalar bu karakteri reklam kampanyalarıyla aşılıyor, hikayesini anlatıyor. Fakat genel olarak reklamlardan pek etkilenmiyorum. Genellikle aldığım saatler ilk bakışta etkilendiğim saatler oluyor.
QP: Ozan Şener saati hangisi?
Ozan Şener: Rolex Oyster Perpetual Datejust ve Audemars Piguet Skeleton diyebilirim.
QP: Hedefinizde olan bir saat var mı? İnşaat mühendisi olduğunuz için planlama yaparak mı saatlerinizi alıyorsunuz yoksa bir anda görüp mü alıyorsunuz?
Ozan Şener: Genellikle planlama yapıyorum. Kademe kademe, sahip olmak istediğim saatlere ulaşmak için planlama yapıyorum. Bu da bana ayrı bir haz veriyor. Bir başarının sonunda kendimi mükafatlandırıyorum.
QP: Bu bağlamda sizin için en önemli olan saatiniz hangisi?
Ozan Şener: Rolex Yachtmaster. O saati babam bana 2006 yılında bir ihaleye giderken uğur getirmesi için verdi. Babam da o saatin uğuruna inanıyordu; ben de aynı şekilde önemli iş görüşmeleri ve toplantılarda o saati takmayı tercih ediyorum.
QP: Saatte komplikasyon sever misiniz? En sevdiğiniz komplikasyon hangisi?
Ozan Şener: Saatte herhangi bir fonksiyon kullanmıyorum. Zaten gelişen teknolojiyle akıllı telefonlar tüm fonksiyonların yerine geçebiliyor. Bazı şeylerde sadeliğe inanırım. Görüntü olarak kronograf saatler hoşuma gidiyor ama bu fonksiyonları kullanmıyorum. Gün boyu işim gereği şantiyelerde oluyorum. Bu yüzden gösterişsiz, dayanıklı ve beni asla yalnız bırakmayacak saatleri tercih ediyorum. Bu üç kelimeyi de en iyi tanımlayan saat bana göre Rolex. Bir yere gittiğimde insanların direkt olarak saatime bakmalarından hoşlanmıyorum. Çünkü bunun iki sebebi olabilir; saat ya çok gösterişlidir ya da beni yansıtmıyordur. Bu yüzden daha sade saatleri seviyorum.
QP: Kendini en iyi konumlandıran saat markası sizce hangisi? Tek bir markaya sahip olabilecek olsanız bu hangisi olurdu?
Ozan Şener: Patek. Sebebi bir hikayesinin olması ve reklam kampanyalarında bunu anlatmaları. “Bir Patek’e asla sahip olamazsın, ancak bir sonraki nesil için emanet olarak takarsın.” Sonuç olarak bir saatin hikayesinin olmasını ve bunu anlatmasını seviyorum.
QP: Son olarak hemen röportaj bitiminde bir saat almaya gitsek, tercihiniz ne olurdu?
Ozan Şener: Yine Patek diyeceğim. Nautilus Gold 5711 istiyorum.