HİKAYE, TASARIM VE YENİLİK PEŞİNDE
2017’den beri markanın CEO’su olan Nicolas Baretzki, Montblanc’ın lüksün yeni bir seviyesine ulaşmanın peşinde olduğunu anlatıyor.
BAŞLADIĞINIZ İLK GÜNDEN BU YANA LÜKS PAZARI NASIL DEĞİŞTİ?
30 yıl önce başladığımda, aslında sadece ürünlerden konuşurduk, bugünse daha çok markadan konuşuyoruz. Eskiden dikkatin yoğunlaştırıldığı nokta perakende ağıy-dı, günümüzde ise bizatihi müşterilerden bahsediyoruz. Iş yaklaşımımızda bir tür yükseliş oldu; harika bir ürün olmadan harika bir marka da olmaz elbette, ancak markanın ürüne çok fazla anlam kattığını düşünüyorum. Işimin çok sevdiğim yanı da bu.
2021’DE MARCO TOMASETTA’YI MONTBLANC’IN SANAT YÖNETMENLİĞİ GÖREVİNE GETİRDİNİZ. ŞU ANA KADAR NASIL BİR ETKİ YARATTI?
On ya da yirmi yıl öncesine dek Montblanc tamamen lüks ürünler işindeydi ama artık daha çok lüks yaşam tarzı söz konusu. Monblanc’ı gerçekten anlayan Marco gibi bir sanat yönetmeniyle, önyargılı fikirlerle gelme- yen biriyle çalışma şansı yakaladık. O, ilhamını maison’dan alan ve yaratımlarını egoyla yapmayan biri. Ça- lışma biçimimizi gerçekten değiştirdi. Önce her bir koleksiyonu değiştirerek deri kategorisini dönüştürdü. Hi- kayesinden materyaline kadar her şey daha yükseğe taşındı: Bu gerçek anlamda yeni bir lüks seviyesi. Ilerle- memizi sürdürürken onun etkisinin daha bile büyük olacağına inanıyorum.
WATCHES AND WONDERS’DA TANITTIĞINIZ YENİLİKLERDEN KONUŞALIM. BU SAATLERLE NEYİ HEDEFLEDİNİZ?
Bu sene, maison olarak çok önemsediğimiz özgün hikayelere daha fazla yoğunlaştık. Iced Sea’nin (2022’de çıkardığımız dalış saati serisi) hikayesini devam ettirdik; Zero Oxygen’in de (tamamen oksijensiz, daha uzun ömürlü ve daha hassas unsurlar içerecek biçimde tasarlanmış saatler) gerçekten Montblanc’ın alametifarikası olmaya başladığını görebilirsiniz. Ayrıca 1858 Unveiled Timekiper (kronograf dönen yivli bezelle çalışır) ile Minerva’nın 165. yıl dönümü, bu da bize kronograflarda devrim niteliğinde bir şey yaratma fırsatı veriyor. Minerva’yı tanıtırken yivli bezeli gerçekten görmek ve somut bir kullanımının olmasının yanı sıra bir işlev de katmayı çok istedik. Kronografı başlatmak, durdurmak ve reset etmek için bezeli kullanmak çok havalı, üstelik daha önce hiç yapılmamış bir şey. Buna işlerlik kazandırmak, bir düğmeye basarak enerji yaratmak için bütün kronograf sistemini ta en baştan kurmak gerekti.
GEÇEN YIL HAMBURG’TA MARKAYA AİT ÇOK BÜYÜK BİR MÜZE OLAN MONTBLANC HAUS’U AÇTINIZ. MARKA ALGISININ NASIL DEĞİŞTİĞİNİ ANLATIR MISINIZ?
Her yıl on binlerce insan ziyaret ediyor burayı. Müze, yazının dünyasına girmek, el yazısının önemini ve mar- kayı keşfetmek için bir fırsat sunuyor. “Lüks el yazısı” düşünüldüğünde akla gelen yerin –ve marka isminin– burası olmasını gerçekten çok istiyorduk. Müşterilerimiz ve koleksiyonerlerimiz bu müzeye bayıldılar. Ama el ya- zısının öneminin Montblanc’ın ötesine geçtiğinin de farkındayız: El yazısı eğitimini desteklemeye, hükümetleri ve okulları bunun eğitimi için teşvik etmeye inanıyoruz; burada yaptığımız işin büyük kısmını da bu oluşturuyor.
İYİ BİR KOLEKSİYONERİN KAÇ MONTBLANC KALEMİ OLMALI?
Bu değişkenlik gösterebilir. Bazı koleksiyonerler belli bir koleksiyonu tamamlayanlardır, yani hiç atlamadan her senenin kalemlerinden alırlar. Başkaları farklı ustaların kalemlerini toplamaya yoğunlaşır veya belli bir koleksiyondansa pek çok koleksiyonu inceler. Gerçek bir sınır yok bence, daha ziyade öznel bir durum.
SAATLERE DÖNECEK OLURSAK, TARİHİ VE TEKNİK ÜSTÜNLÜĞÜYLE MINERVA’NIN ENTEGRASYONU İLE DİĞER ÖNEMLİ ÜRÜNLER ARASINDA DENGEYİ NASIL KURUYORSUNUZ?
Çok kolay. Bütün bunlar Head of Watches Laurent Lecamp’ın denetiminde gerçekleşen tek bir operasyon ve omurgasını Minerva oluşturuyor ve o bize hem inovasyon hem deneyim kazandırıyor. Minerva’yı pek çok farklı açıdan görebilirsiniz: En barizi yüksek kalite mekanizmaları ama modülü tamamen in-house geliştirilen Geosphere kalibrelerinde olduğu gibi inovasyon kapasitemizi de yansıtıyor. Minerva ayrıca bize bol bol ilham alabileceğimiz tarihsel tasarım unsuru da sunuyor.
GEÇEN YILA KIYASLA BU YILKİ WATCHES AND WONDERS’I NASIL BULDUNUZ?
Geçen yıl Covid olduğum için katılamamıştım ama bu yıl son derece enerjik görünüyor. Artık bütün ekibimiz burada, fuar daha kalabalık, markaların sayısı artmış ve bence saat sektörünün bir tür moda haftası olduğu hissi gerçekten güçlenmiş durumda. Koleksiyonerler ve saat meraklıları için bu harika bir işaret.
SAATİNİZİ NE SIKLIKLA DEĞİŞTİRİRSİNİZ?
Değiştirmem. Her sene yeni koleksiyonlara bakıp iki saat seçerim, yüzde 90 da onları takarım. Sadık biriyim: Bir şeyi seversem, her hafta değiştirmem gerektiğini düşünmem.
SEYAHAT PERAKENDECİLİĞİ ESKİSİ KADAR ÖNEMLİ Mİ?
Montblanc için çok önemli bir iş alanı ve bence geri geliyor. Bu benim için bir yakınlık ve görünürlük meselesi: Müşterilerimizin büyük çoğunluğu çok seyahat eden insanlar ve bu, maison’la bir etkileşim fırsatı. 250 seyahat perakendesi noktamız var ve dünyanın önemli havalimanlarının çoğunda bir Montblanc köşesi veya butiği de olacak. Sanırım önümüzdeki iki yıl içinde seyahat perakendeciliği Covid öncesi seviyelere dönecek.
SİZİN İÇİN EN ÖNEMLİ SAAT KOMPLİKASYONU NEDİR?
En çok kullandığım kronograf. Ama şahsen saatin en önemli kısmının işlevsellik olduğunu düşünmüyorum. Hikayenin, tasarımın ve inovasyonun tümüyle iç içe geçme halini daha çok seviyorum ve 1858 Unveiled Secret Monopusher’ı bu kadar sevme nedenim de bu. Müşteriler Minerva mekanizmaları görmeye bayılıyor ama elbette o normalde saatin arkasında bulunuyor. Bu yüzden, onu önden görünebilir kılmak için mekanizmayı döndürmenin tamamen yeni bir formunu icat ettik: O bir iskelet değil, mekanizmayı ters çevirdik, yani yeni- den tasarladık. Zorlu bir işti, her şeyin saat yönünde işlemesini sağlamak için 21 parça yaratmamız gerekti. Ama çarkları ve parçaları orada gerçekten gördüğünüzde, hayli etkileyici.
ÖZELLİKLE KOLEKSİYONUNU YAPTIĞINIZ BAŞKA BİR NESNE VAR MI?
Hayır. Bir şeyleri görünce hemen aşık olan tipte biriyim ama bu uzun bir zaman alabiliyor. Size bir örnek vere- yim. Uzun zaman önce büyükbabam bizi Fransa’nın güneyinde harika bir yere, güzel bir restoranı olan bir ote-le götürürdü. Otelin bahçesinde beni her seferinde büyüleyen üç muhteşem heykel vardı. Yıllar sonra, aynı sanatçının eserlerini bir galeride gördüm ama fiyatları benim gücümü çok aşıyordu. Bunun üstünden 20 yıl geçtikten sonra Montblanc’ın CEO’su oldum ve sanatçı-larıyla, galerileriyle ünlü Barbizon’da kayınvalidemin doğum gününü kutluyorduk. Orada yürürken, bir buti-ğin vitrininde bir sanatçının eserlerinin sergilendiğini gördüm. Bunu bir işaret kabul ettim ve hala hayli pahalı olmasına rağmen satıcıyla pazarlık yapmak için butiğe girdim. Otuz yıl boyunca o heykellere hayranlık besledikten sonra nihayet birini satın aldım. Işte benim tarzım bu – güçlü bir duygusal bağa ve aldığım nesnelere aşık olmaya ihtiyacım var. Bu bir resim, bir heykel, hatta bir saat olabilir.