Cartier’den Carole Forestier-Kasapi
Cartier’nin yüksek saatçilik alanında girdiği inovasyon çağı gelişmelerle devam ediyor. Carole Forestier-Kasapi ile bu durumun yarattığı teknik sonuçları ve duygusal reaksiyonlarını irdeliyoruz. Röportaj Beran Toksöz
QP: Cartier’nin son yıllarda yüksek saatçilik alanındaki gelişimi nelere dayanıyor?
Carole Forestier-Kasapi: Aslında bu noktada yalnızca ilerlemeden bahsedemem çünkü sıfırdan başlayan bir sürecin içerisindeyiz. Öncesinde saatlerin mekanizmalarını satın alıp kasanın içine yerleştiriyorduk. Günümüzde ise mekanizmaların üretilmesine dair entegre uzmanlığımız, bu alanda gelişmişliğimiz, kendi üretimimiz ve kendi montaj tekniklerimiz söz konusu. Dolayısıyla durumu ‘ilerleme’ değil, ‘geçmişte olmayan bir şeyin günümüze entegre edilmesi’ olarak tanımlayabiliriz. Bu da beraberinde pek çok değişiklik getiriyor. Zira artık saatin tümünü siz yapıyorsunuz; yaratım özgürlüğünüz oluyor; gidip de başkalarından sizin için tourbillon icat etmelerini veya sizin yerinize güzel fikirler üretmelerini istemiyorsunuz. Haliyle zorlu bir yola giriyorsunuz. Ancak bünyenizde uzmanlık bulundurduğunuzda da, üretimde daha fazla özgürlük hissediyorsunuz. Kısacası, önceden sadece saatin dışıyla ilgileniyorken şimdi iç aksamını da yapıyor olmak, üretim açısından hayli farklılaşmamızı sağlıyor.
QP: Peki, tasarım ve teknik konular bakımından karşılaştığınız zorlukları nasıl aşıyorsunuz?
CF: Saat yapımcılığı sadece kendi köşesinde çalışan bir tasarımcının ya da mühendisin üzerine düşen görevlerden ibaret değil; bu bir ekip çalışması. Herkesin birlikte çalışıp çözümler ürettiği bir grupta da elbette mükemmel sonuç alınana kadar ortaklaşa kararlar veriliyor. İşin en büyük sırrı ekipte.
QP: Yaratıım sürecinin ilk adımı nedir?
CF: Süreç genellikle ön bir bilgilendirmeyle başlıyor.
QP: Peki, sonrasında?
CF: Yeni fikirler ve çözümler üretmeniz gerekiyor. Anlayacağınız ilk adım tamamıyla kreatif.
QP: Her aşama kontrolünüz altında mı?
CF: Pek tabii, üretimin her aşaması detaylıca inceleniyor.
QP: Cartier’nin güvenilir bir üretici olduğunu söyleyebilir misiniz?
CF: Kesinlikle çünkü bugün atölyemizde tüm bölümler işliyor. Mekanizmadan kasaya kadar, kayış, cam, ibre ve diğer her şey buradan çıkıyor.
QP: Cartier’yi yüksek saatçilik alanında canlı tutmak ne kadar kolay?
CF: Bana göre Cartier mekanizmalar açısından da yaratıcı bir ruha sahip. Bu da bir bakıma estetik açıdan da kreatif olmak anlamına geliyor. Örneğin, iskeletleştirilmiş saatlerimizin olması, mevcut komplikasyonları kullanarak başka bir disipline geçip çok daha yaratıcı bir parça çıkarabilmeye olanak sağlıyor. Bir tourbillon’u kullanarak onu ultra komplike bir tourbillon’a dönüştürebiliyoruz. Açıkçası benim için saat alanındaki yaratıcılık, yeni komplikasyonlar ve çözümler icat etmek demek.
QP: ID projeniz bu bağlamda ne gibi çözümler sunuyor?
CF: İç yapıları hayli kompleks saatlerden oluşan bu projenin, en temelde saatçiliği geliştirmesini istiyoruz. Saatçiliğin geleceği adına yepyeni vizyonlar açabileceğine inanıyoruz. ID saatler ile yapmak istediğimiz, bazı unsurlar üzerinde ilerleme kaydedildiğini göstermesi bakımından, seri üretimi olmayan konsept otomobillere benzetebiliriz. Saatçilikte ne aramamız gerektiğini çözmeye çalışıyoruz. Olayı yine otomobil sektörüne benzetecek olursak, yirmi yıl önce karbüratörlü motorlar vardı. O zamanlar ayda beş kez karbüratörünüzü ayarlatmak için servise gitmeniz gerekiyordu. Fakat artık böyle bir şey yok. Eğer gelecekte saatlerin servis hizmeti açısından da beş yıl, hatta yirmi yıl ileriye gidebilirsek, saatçilik gerçek anlamda gelişmiş olacak. Prototip ID saatlerin felsefesi tam olarak bu noktaya eğiliyor.
QP: ID saatlerin parçalarını kullanmaya başladınız mı, geleceğe mi saklıyorsunuz?
CF: Bazı unsurları üretimimize ekliyoruz. Ancak bu zamanımızı alıyor çünkü araştırma-geliştirme sonuçlarının model gelişimine adapte edilmesi de kolay değil. Bulduğunuz yeni materyaller, kaplamalar, konseptler… Her denemeyi üretime geçerek finalize etmek mümkün olmuyor. Ar-Ge, ürün gamında gözle görülebilecek ‘sıradan gelişme’ ile bu sebepten farklılaşıyor.
QP: Şimdi ID-III üzerinde mi çalışıyorsunuz?
CF: Evet.
QP: Ne zaman piyasaya çıkacak?
CF: Piyasaya asla çıkmayacak.
QP: Bu yılki favori saatleriniz hangileri?
CF: Değişiyor.
QP: Duygusal bir filtre uygulasak?
CF: Yalnızca şunu söyleyebilirim ki bugün saatçilik alanında sahip olduğumuz savoir-faire düzeyine bakarsak, Cartier komplikasyonlar açısından yalnızca birkaç yıl içinde çok gelişti.
QP: İnovasyon sizin için ne ifade ediyor?
CF: Eğer teknik mantık kurmadan, yalnızca yenilik yapmış olmak için, mesela yeni bir malzeme kullanılsın diye bazı adımlar atılıyorsa, bu tür bir inovasyon anlayışı benim için hiçbir anlam taşımıyor. Ötesine geçmek gerekiyor. Demem o ki, iki servis arasındaki süreyi iyileştirmek istiyorsanız, yağı çıkarabilirsiniz ama farklı bir yağ da icat edebilirsiniz. “Yağsız saati ben yaptım,” diyebilmek için yağsız saat geliştirmenin bana göre hiçbir manası yok. “Artık saatlerimi 20 yılda bir servise versem yetiyor,” diyebiliyorsa müşteri, o zaman keşfedilen yağ önem arz ediyor. Özetleyecek olursam, benim için yenilik, saatçiliği geliştirecek hizmetler sunar.
QP: Clé koleksiyonu içerisinde yeni teknik çalışmalar yapmak kolay mı?
CF: Evet çünkü Clé, estetik görünüşü dışında, pek de sade bir koleksiyon değil. Tasarımı gayet saf ve basit ancak teknik açıdan tam tersi. Neticede krom materyaliyle karmaşıklık doğuruyor. Fakat biz bu alanda üç patente sahibiz. Teknik çalışmalar çok kolay olmasa da, mühendis ekibimiz için meydan okumayı işaret ediyor.
QP: Gelecekte yüksek saatçilikte Cartier’nin diğer markalar arasındaki konumunu nasıl görüyorsunuz?
CF: Bana soracak olursanız, biz farklıyız. Bu alanda görece yeni olmamız gibi bir zorlukla karşı karşıyayız gibi gözükse de, aslında öte yandan yepyeni bir bakış açısı geliştiriyoruz ve bana göre bu büyük bir şans. İstediğimizi yapabilmemizi bir avantaj olarak değerlendirip, bu artıyı Cartier’nin yaratıcı ruhuyla birleştirmeliyiz; önümüzde bir sınır görmüyorum.
QP: Son olarak, Cartier’den ziyade, sizin saatçilik alanında kurduğunuz hayal nedir?
CF: Sırlarımı açığa vurmadan bu soruyu cevaplamakta zorlanırım açıkçası. Yapacak çok şeyim, bir o kadar da fazla hayalim var… Eminim, hepsi bir anda gerçekleşmeyecek. Ama yine eminim ki bazıları da adım adım hayata geçecek.
QP: “Bekleyip görün” diyorsunuz o halde.
CF: Evet. Hayallerimin bazılarını iş dünyasında gerçekleştirme şansına sahip olduğumdan dolayı da tutkulu hissediyorum.