ARSLAN SÜKAN
Leica Gallery’de geçtiğimiz aylarda düzenlenen sergisinin ardından, Arslan Sükan ile güncel fotoğraf anlayışı üzerine konuştuk.
Leica Gallery’de 2004 ila 2008 yılları arasında çektiğiniz fotoğraflar sergilendi. Nasıl çıktı bu backstage arşivinizi sergiye dönüştürme fikri?
Bu seriyi bir süredir uygun bir vesileyle yeniden ortaya çıkarmak için bekletiyordum. Hem Leica Gallery ilk yılında foto-muhabirlik üzerine sergiler düzenleyince, hem de serinin arşiv değeri yüksek olduğu ve o dönemki önemli defilelerin arka planlarını belgelemesiyle foto-muhabirliğine farklı bir açıdan yaklaştığı için Leica’da bu sergiyi yapmaya karar verdik.
Müze, foundation, galeri… Eserleriniz pek çok farklı türde platformda sergilendi. Siz kendinizi en çok hangi sisteme yakın görüyorsunuz? İleride yoğunlaşmak istediğiniz tek bir mecra var mı?
Yaptığım işleri her türlü platformda göstermek isterim ama uygunluk meselesi önemli; tek bir platform üzerinde yoğunlaşmıyorum.
Sizi bir galeri temsil etmiyor, bunun belirli bir sebebi var mı?
Uzun süre Galerist ile çalışmıştım ama şimdi daha özgür bir şekilde kariyerime devam etmek istediğim için bu kararı aldım.
“Çağdaş fotoğraf” terimini nasıl tanımlıyorsunuz?
Günümüzün gelişmelerini içeren, gerek teknolojik, gerek kavramsal veya sosyolojik etkileşimi olan işler diyebilirim. Instagram’ı aktif kullanan bir sanatçı olarak, sosyal medya bugün fotoğrafçıları ve açıkçası sanat piyasasını ne yönde etkiliyor sizce?
Herkes üzerinde farklı etkileri oluyordur, benim işlerimi daha fazla insanla paylaşma olanağı sağlıyor.
Hangi fotoğraf makinelerini kullanıyorsunuz?
Fotoğrafa ilk başladığım zamanlar babamdan kalan 35 mm Minolta XG-2 kullanıyordum, daha sonra orta ve büyük format makineler de kullandım. Şu an ise bazen masaüstü bir tarayıcı veya internetten indirdiğim görsellerle de işler yaptığım için, fotoğraf makinesi fetişini bıraktığımı söyleyebilirim.
Studio Aos diye bir oluşumunuz var. Yeni mi başladı bu atölye? Hikayesi nedir, neler yapıyorsunuz?
İç mimari okudum ve yıllarca New York’ta içmimar olarak çalıştım, İstanbul’da da tasarım ve içmimarlık projeleri yaptığım işleri Studio AOS ismiyle yapmaktayım.
Pratiğinizde sizce en karakteristik unsur hangisi?
Görünmeyen veya çok fazla dikkat çekmeyen unsurları ortaya çıkarmaya çalışıyorum.
Duygu kadrajınızda ne kadar önemli mesela? Yoksa o mükemmel anı mı göstermek istiyorsunuz?
Duygusuz bir şeyler üretmenin zor olduğunu düşünüyorum, kategorik olarak ayırmak da zor.
Çalışma disiplininiz nasıl?
Genellikle benim için fikir ön planda, dolayısıyla fikir bulmak en önemlisi. Daha sonrası teknik ve işin kolay kısmı.
Fotoğraf çekmek için gittiğiniz yerler var mı?
Klasik manada fotoğrafçılık yapmıyorum ama sık sık seyahat etmeye çalışıyorum.