OLASI ÖLÇEKLER
Gae Aulenti’nin mimari yapıları ile objeleri arasındaki ilişkiyi eşya koleksiyoneri Aslı Atamer anlatıyor.
Gae Aulenti ile tanışmam kilometrelerce uzaktan aşık olduğum beyaz bir koltukla başladı: Bir sanatçı atölyesinde, üzeri eşyalarla dolu bir halde karşılaştığım, Kartell için tasarladığı 4794. Ayaklarını, kollarını ve derinliğini uzaktan algılayabiliyor; tasarım ile Bauhaus döneminin özelliklerinin bir arada varolduğu, heykelimsi bir mobilyaya baktığınızı hemen fark edebiliyordunuz. İşte Gae’nin yaptıklarına dair merakım böylece açığa çıktı. Ardından hakkında okudukça hayranlığım hızla arttı. Üstelik bir İtalyan’dı…
Kendisi, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, üretimini ülke dışına da taşımak için bağlantılar kurmaya çalışan birkaç İtalyan kadından biriydi. Bu avangart tasarım hareketi, tamamen yeni bir İtalyan mimarisine dönüşerek geçmişi ve bilindik kalıpları bozuyordu. 50’ler, onu endüstriyel ve grafik tasarıma, mobilyaya, sahne tasarımına, aydınlatmaya, iç mimariye yönelten bir sürü kapı açmıştı; Aulenti de hepsinin hakkını fazlasıyla vermişti. Milano’nun Turizm Bakanlığı’na bağlı resmi internet sitesinin giriş sayfası onunla ilgili şöyle bir yazı ile açılıyor: “Eğer Piazza Duomo Milano’nun tarihi merkezi ise o zaman Piazza Gae Aulenti, şehrin yeni yüzüdür.” Çünkü başta İtalya’da olmak üzere pek çok sanat şehrinde simge haline gelmiş sayısız binada ve mekanda onun imzasına ve emeğine rastlıyorsunuz. Pek çok müzelerin iç ve dış tasarımında yer almasına rağmen Aulenti’yi daha çok Musée d’Orsay, Centre Pompidou’daki Çağdaş Sanat Galerisi, Beaux Arts Paris tren istasyonunun yenilenmesi için yaptığı çalışmalarla hatırlıyorsunuz.
Daha sonraları benim de mottom haline gelen bir tespiti vardı Aulenti’nin: Mobilyalar bir odaya asla hakim olmamalı. Bu bağlamda
yuvarlak, emaye metal çerçeveli geniş koltuklar ve masalar tasarladı. Özellikle Knoll için 1972’de tasarladığı mermer Jumbo sehpa, Pipistrello masa lambası ve Quadrifoglio kolye gibi parçalar, organik şekilli cam ve yüksek teknoloji ürünü armatürlerin mükemmel uyumunu sergiler. Pileino ve La Ruspa masa lambaları ise adeta küçük robotlara benzer. Ve aslında geniş bir perspektiften bakınca ürettiği parçaların her biri, heykel olarak da nitelendirilebilir. Zaten bu yüzdendir ki meşhur tekerlekli sehpası 1980 yılında MoMA’nın daimi tasarım arşivine eklenmiştir. Aulenti, benim onu keşfimden çok kısa sonra da vefat etti; 31 Ekim 2012’de, 85 yaşında. Elimde ondan kalan bir çift beyaz 4794 vardı neyse ki, o hayattayken alınmış.