Second Machine Age Yatırımları
Şimdi yatırımlarınızı geleceğin robotlara ait olduğunu düşünerek yapabilirsiniz.
Piyasalarda çapraz sektörlere yatırım yapmak, borsanın günlük karmaşasının bir parçası. Tabii yatırımın, yatıran tarafında milyarder Johann Rupert ve sahibi olduğu Richemont grup varsa, üstüne bir de yatırımın ana sebebini Rupert robotlara bağlıyorsa, borsa normalden biraz daha eksantrik bir gün geçiriyor demektir.
Lange & Söhne, Baume & Mercier, Cartier, IWC, Jaeger-Le-Coultre, Montblanc, Panerai, Piaget, Vacheron Constantin ve Van Cleef & Arpels’ın ana şirketi olan Richemont grubun sahibi, geçtiğimiz Cuma günü dünyanın en büyük Duty Free şirketi Dufry AG’nin %5’ini satın aldı. Tabii bu satın alımın ardından Dufry’nin Zürih’teki hisseleri %7.5 arttı. Bu noktaya kadar haberin garipsenecek bir tarafı yok. Ta ki satışın bir hafta sonrasında Rupert, yatırımının sebebini robotlara bağlayana kadar. Massachusetts Institute of Technology profesörleri Erik Brynjolfsson ve Andrew McAfee’nin yakın zamanda ortaya attığı “Second Machine Age” teorisinden etkilenen ve teorinin gelecek 20 yılda gerçeğe dönüşeceğine güvenen milyarder, çalışma hayatının robotlar tarafından domine edileceği ve insanların daha fazla boş zamanı olacağı görüşüne katılıyor. Bu noktada tecrübeyle sabit, boş vakti olan insanoğlunun daha fazla gezeceği, haliyle havaalanlarında daha fazla vakit geçireceği ve Duty Free’lerden daha çok alışveriş yapacağı sonucuna dolaylı bağlanıyoruz. Tabii bu noktada Rupert’ın yatırımını Virtual Reality biraz tehdit ediyor. Çalışmaya ihtiyacı olmayan millenial’ların gözlükleriyle Japonya’da günübirlik bir tatil yerine gerçekten uçağa binip Japonya’y gitme külfetine katlanmalarını beklemek gerekiyor.
Yatırımın güncel tarafı, kulağa gelecekteki katkılarından daha mantıklı geliyor. Bünyesine İsviçre’nin hemen hemen tüm büyük saat markalarını taşıyan Richemont’un Duty Free dünyasında daha aktif dahil oluşu, BNP Parisbas analistlerinden Luca Solca’ya göre boyundan büyük envanterlerini eritebilmek için biçilmiş kaftan. Bu noktada İsviçreli grubun, DFS Duty Free zincirinin sahibi olan LVMH’nin izinden gittiğini söylemek de mümkün.