SÜRDÜRÜLEBİLİR BAĞLANTILARDA TERMOS TASARIMI
Smythson ve S’well geri dönüştürülmüş materyaller doğrultusunda tasarladıkları termos ile günde tükettiğimiz su miktarına ekolojik bir katkı sağlıyor.
‘’Herkes kendi eylemleri için sorumluluk alırsa çevre problemleri kontrol altına alınabilir.’’ Geçtiğimiz sene WWF’in plastik tüketimi ve üretimi için kullandığı bu cümle, kulağa oldukça mantıklı geliyor. Bireysel olarak atılan adımların sözde minör etkileri hatırı sayılır bir iz bırakacak düzeyde. Bir diğer taraftan global piyasada etkili olan markaların geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik kavramlarına ne denli hassas yaklaştıkları da aşikar. Bu konseptin tasarımlara entegrasyonu markaların etik çerçevede bir kimlik belirtisi olarak addedilmesi ile birlikte farklı iş birliklerine tanık ediyoruz. Moda sektöründen gastronomiye kadar her bir alan kendi içerisinde ekolojik tasarımlara imza atarak, plastik üretimini en aza indirmenin disipliner yollarını arıyor. Bu konuda en büyük başlığın gündelik hayatımız içerisinde oldukça sık kullandığımız objelerden yana olması da kaçınılmaz oluyor. Günde tüketilen su miktarını düşündüğümüzde ise tek kullanımlık plastik şişeler yerine uzun vadeli bir tasarımın notları, Smythson ve S’well tarafından alınıyor.
S’well’in termos konusundaki duruşu ile Smythson’ın deri alanındaki bespoke algısı, Luc Goidadin sayesinde bir araya geliyor. 1920’lerin tasarım çizgilerinden esinlenerek bugünün sürdürülebilirlik fikri ile harmanlanıyor. S’well’in klasik tasarımına çağdaş bir dokunuş ekleyen iş birliğinin tasarımı yüzde yüz dönüştürülmüş dana derisinden oluşuyor.