LOUIS VUITTON’UN MUTLULUK KAYNAĞI
Lüks segmentinde tüketim yapmanın salt mutluluğa eşitlendiği bir denklemde, Louis Vuitton bu mutluluğu New Bond Street’teki mağazasını ziyaret ederek hissedebileceğinizi iddia ediyor.
Lüks maison’lar, lüks perakendeciler, hatta hızlı moda markaları, internet üzerinden alışveriş yapma mefhumunun gerisinde kalan fiziksel mağazaları canlandırmak için attığı pek çok adıma tanıklık ediyoruz. Mağazaya giderek, ürünü yerinde görerek alışveriş yapma alışkanlığını yeniden canlandırmak uğruna gidilen değişikliklerin ardı arkası kesilmiyor. Markalar bu rutini bir deneyim haline getiriyor, tüketicilerin mağazaya gitmek için sadece alacakları kıyafetleri bahane etmelerinden öte, burada bulunmaktan keyif almalarını sağlamaya çalışıyor.
Bu değişim rüzgarına dahil olan markalardan biri de Louis Vuitton. Özellikle Virgil Abloh’un lüks maison’a erkek koleksiyonlarından sorumlu kreatif direktör olarak atanmasıyla birlikte sokak trendlerine paralel adımlar atmaya başlayan marka, bu değişim furyasını sadece erkekler özelinde sınırlı tutmuyor. Mağazalarında yeniliğe giden Louis Vuitton, Londra’da New Bond Street’te yer alan şubesini, 1994 yılından beri birlikte çalıştığı Peter Marino’ya, tüketicilere mutluluk aşılamasını sağlayacak bir renovasyona imza atması için emanet ediyor. Louis Vuitton ile çalışmaya başladığı ilk yıllarda, markanın DNA’sına yakın bir renk tonu belirleyerek kahverengi tonlarındaki ahşabı marka kimliği ile özdeşleştiren Marino, tasarladığı yeni mağazaya adım atan insanların, buraya girerken herhangi bir çekince duymamasını sağlamaya çalıştığını söylüyor. Salt mutluluk kaynağı haline gelebilecek bir mağaza olarak tahayyül edilen konsept, Tracy Emin’in sanat eserleri ve Campana Brothers’ın mobilya tasarımlarıyla tamamlanıyor.