HAYATI GAUGUIN GİBİ YAŞAMAK

  • 68 SHARES

Göndermelerle dolu bir tasarımın altındaki iki isim olan Paul Gauguin ve Bucaletti tek masa etrafında toplanıyor.

1891 yılında Gauguin döneminin ekonomik koşullarını kaldıramaz, zaten bir ressam olarak çok da tanınmamaktadır. Taze balık ve meyveya kolay ulaşma isteğiyle tropik bir adada yaşamak amacıyla bir yola çıkar. Yaptığı resimleri primitif bir tarza çeken bu ilham verici yeni yaşam alanı Panama Kanalı, Tahiti’dir. Tahiti’de yaşarken meşhur ‘Fatata te Miti (By the Sea)’, ‘la Orana Maria’ (Ave Maria) adlı tablolarını yapar. Ayrıca Tahiti’de Tahiti gümüş ve bambu and Bamboo çatal seti, BUCALETTI geçirdiği günlerini, Tahitililerin yaşam şekli ve inançlarını anlattığı, “Noa Noa: The Tahiti Journal Of Paul Gaugin adlı bir kitabı da vardır. Bir ‘düşünür’ sanatçıdır Gauguin; B“D’où venons-nous ? Que sommes- nous ? Où allons-nous?” “Nereden geliyoruz? Neyiz? Nereye gidiyoruz?” sorusu evrimi anlatan güzel bir sözüdür. Gauguin bu soruların cevabında hayatın tadını çıkarmayı bulmuş olacak ki, ‘kuyumcular prensi’ olarak adlandırılan ve her zaman yüksek his geçiren tasarımların peşinde olan Bucaletti de ressamın ‘tropik’ dönemine gönderme yaptığı “Tahiti” isimli çatal-bıçak koleksiyonunu ortaya çıkarır. İlki 1960’larda özel bir İtalyan müşteriye yatında kullanmak üzere hazırlanan müthiş gümüş ve bambu bütünlüğü, tamamen natürel ve el yapımı olmasıyla o günlerden bu zamana kadar hala daha eşsiz ve hikayesi olan parçaları arayanlar için alışveriş listelerinin içinde yer alıyor.