DÖNÜŞÜM MİRASI

  • 109 SHARES

Hiper-lokal ve derin, antik ve modern: Bir Richard Parr mekanı kendine haslık konusunda ustalığı anlatan bir ders gibidir. Modern-gelenekçiyi ve onun “aşırılıklar pratiğini” çalışma alanında ziyaret ettik.

Yazı ALYN GRIFFITHS

“Nereye gittiğinizi bilmek istiyorsanız, nereden geldiğinizi de bilmelisiniz, buna yürekten inanıyorum,” diyor mimar ve zaman yolcusu Richard Parr. Geçmiş ile bugün arasında mekik dokuyan Parr, mimari öncülleriyle bağlantılarını bariz biçimde sergileyen yenilikçi, çağdaş mekanlar tasarlıyor. Bir sahanın tarihini derinlemesine araştırarak, kendi bağlamında kök salmış hissi veren, ancak açıkça gelecekte de işlev görecek şekilde tasarlanmış evler ve konaklama mekanları yaratabiliyor. Örnek: Lüks bir butik otel olarak yeniden tasarlanmış geleneksel bir çiftlik evi ya da akışkan bir 21. yüzyıl saz çatısıyla örtülen geleneksel bir malikanenin modern bir yorumu gibi.

Parr yaklaşımını “modern gelenekçilik” olarak adlandırıyor ve bu yaklaşımı, Londra ile Cotswolds’daki kendi stüdyolarından İsviçre Alpleri’nde yeni inşa edilen dağ evlerine kadar çeşitli projelere uygulama misyonu taşıyor. Belli bir tanımdan kaçınarak, Parr’ın yaklaşımını her projeye uyacak şekilde gelişen bir tez olarak görmek daha iyi. Parr ile ekibi temelde modern yaşam tarzlarına yanıt veren çözümler üretirken, geçmişten en iyi parçaları ödünç alma çabasında. Bu genellikle hassas bir saha için yeni bir bina tasarlarken yerel mimarinin görünümünü referans almak veya geleneksel inşaat yöntemlerini yenilikçi şekillerde kullanmak anlamına geliyor.

Sevilmeyen ya da kıymeti bilinmeyen binalara yeni bir soluk getirmek isteyen müşteriler için Birleşik Krallık’ın en çok aranan mimarlarından biri haline gelen Parr, “Bu, geçmişe yönelik bir iş yaptığımız anlamına gelmiyor,” diyor. “Daha çok her bir sahayı ve her bir projeyi benzersiz kılan el sanatlarına, malzemelere, geleneklere ve yerel özelliklerdeki ince değişikliklere duyarlı davranıyoruz.”

Bu felsefe Parr’ın, mimarların gelecek on yıllarda yıkılıp yerine yenilerinin yapılmasından ziyade nesiller boyu ayakta kalacak binalar yaratma konusunda sosyal ve çevresel sorumlulukları olduğuna dair inancına dayanıyor. Yalnızca kar amacı gütmek yerine, bağlamına uygun olarak özenle hazırlanmış ve kullanıcılarının özel ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış “miras projeler” fikrinden bahsediyor. Proje ister yeni bir yapı isterse de bir renovasyon olsun, Parr her zaman bir alandan en iyi şekilde yararlanmaya çalışıyor ve yarattığı mirasın daha öncekilerle bağlantısını korumak için mümkün olan her yerde yerel malzemeler kullanıyor.

Parr’ın tarih ve coğrafi bağlam konusundaki duyarlılığı, Newcastle Üniversitesi ile Londra’daki Architectural Association’da mimarlık eğitimi aldığı süre boyunca gelişmiş. AA’nın ardından birkaç yılını Sevilla’da mimar Guillermo Vázquez Consuegra için çalışarak geçiren Parr, çalışmalarını “şaşırtıcı derecede çağdaş” ancak “kökleri Endülüs geleneğine dayanan bina formları kullanan” olarak tanımlıyor. Bu biçimlendirici deneyim, Güney İspanya’nın sert iklimine yanıt olarak çözümler geliştirmesini gerektirmiş ve “koşullara ve alanlara her zaman çok duyarlı olmanın” değerini anlamasına yardımcı olmuş.

Parr, 1994 yılında Birleşik Krallık’a dönerek kendi stüdyosu Richard Parr Associates’i (RPA) kurdu, ardından Birleşik Krallık ile uluslararası alanda çok çeşitli konut ve perakende projelerinde yer almaya başladı. Ailesiyle birlikte taşındığı Cotswolds’da George dönemi mimarisine sahip bir ev satın alarak restore etti ve bu arada yeni mülkler tasarlama, geleneksel kır evlerini restore etme konusundaki ilerici, şehirden etkilenen yaklaşımıyla istikrarlı biçimde ün kazandı.

Daha sonra, Easter Park Çiftliği’nde bulunan şu anki evine taşındı ve burada 19. yüzyıldan kalma “Arts & Crafts” binalarından oluşan bir koleksiyonu, ekibi için “çok kullanımlı bir merkez” olarak tanımladığı bir dizi çalışma alanının yanı sıra konaklama mekanı oluşturmak üzere dönüştürmüş. Parr, gelişmiş internet erişiminin yüz yüze toplantılara güvenmek yerine uzaktan iş yürütmeyi ilk kez mümkün kıldığı bir dönemde kırsaldan canlı-çalışma alanlarına doğru hareketin öncüsü oldu. Geriye dönüp baktığında, Londra’dan uzakta elverişli bir işyeri yaratmak için mücadele vermek zorunda kaldığını söylüyor ve ekliyor: “Ancak bu deneyim çok geliştirici oldu, çünkü kökleri şehirde ve kırsalda olan ekstrem bir kurum olarak tanınmamıza yardım etti.”

Easter Park Çiftliği, Parr’ın kariyeri boyunca geliştirdiği fikirlerin birçoğunu bünyesinde barındırıyor ve özellikle de tarihi yapı dokusunu modern müdahalelerle dönüştürmeye duyduğu ilgiyi. Yaygın olarak “uyarlanabilir yeniden kullanım” olarak adlandırılan bu süreç, kırsal bölgelere taşınmaya hevesli kent sakinleri arasında giderek daha popüler hale geldi. Mükemmel durumdaki kır evlerinin azlığı, çiftlik evlerinin ve diğer sıra dışı mülklerin modern evlere dönüştürülmesi ihtiyacını doğurdu. Easter Park Çiftliği’ndeki mevcut yapıların birçoğu korundu ve bol miktarda lüks detayla, modaya uygun çağdaş iç mekan tasarımlarıyla donatıldı. Geniş açıklıklar, çevredeki kırsal alanın muhteşem manzarasını çerçeveliyor ve uyumlu bir malzeme paleti, stüdyo personeli ile ziyaretçi müşteriler için rahatlatıcı bir atmosfer yaratıyor. Bu, RPA’nın bütün projelerinde uygulanan modern gelenekçilik için geçerli bir plan. Somerset’teki The Newt’in arazisinde yer alan tarihi bir çiftlik mezrasının kapsamlı şekilde yenilenmesi de bu çalışmalardan biriydi: Orası şimdi, restore edilen George dönemi çiftlik binalarının temel olanakları içeren son derece modern “kozalar” ile tezat oluşturduğu 17 odadan, bir restorandan, havuz ve spadan oluşan bir tesis.

Modern geleneksellik kavramı, Parr’ın yeni inşa projelerinde de kendini gösteriyor; bu projeler arasında Birleşik Krallık’ın 80. Fıkra planlama maddesi kapsamında inşa edilen ve hassas peyzajlarda çok iyi yapılmış tek seferlik tasarımlara izin veren evler de yer alıyor. Ortaçağ malikanelerinden esinlenen ve meşe, taş, saz gibi yerel malzemeler kullanılarak inşa edilen, organik biçimde şekillendirilmiş birbirine bağlı ek binalara sahip Surrey’deki bir ev buna örnek. Parr’a göre bu proje, hiper yerel bir yaklaşımın bir binanın ekolojik kimlik bilgilerinin yanı sıra özgünlük duygusuna da nasıl fayda sağlayabileceğini gösteriyor. “Burnunuzun dibinde var olan malzemeleri kullanmak, inşaat

kilometrelerini azaltıyor ve dolayısıyla projenin karbon ayak izini iyileştiriyor,” diyor. “Kiremit kaplı, tipik bir yerel Surrey evi gibi görünmese bile bu binayı kendi bağlamı içinde bir yere yerleştiriyor.”

RPA’nın bağlama duyarlı mimari çözümlere olan bağlılığı, kentsel ortamlardaki çalışmalarını da kapsıyor ve Holland Park’taki The People’s Hall adlı ikonik bir 19. yüzyıl binasında yer alan kendi Londra stüdyosu bunun özeti gibi. Parr ile ekibi burada binanın orijinal özelliklerinin birçoğunu korurken, mevcut alanları samimi, açık-plan bir stüdyo yaratacak şekilde uyarladı. Alanın yaklaşık üçte biri iş istasyonlarından oluşurken, geri kalanında büyük bir çinili bar ile personelin yemek yiyip fikir alışverişinde bulunmak için düzenli olarak bir araya geldiği ortak bir yemek masası gibi özellikler yer alıyor. Ayrıca duş odaları, bir kütüphane ve stüdyonun ev hissini artıran lüks bir mutfak da var. Parr’ın bütün projelerinde olduğu gibi, mevcut kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamak için modern dokunuşlar eklerken, halihazırda var olanlardan en iyi şekilde yararlanan bir mekan. Kurulmasının üstünden neredeyse 30 yıl geçen RPA, Birleşik Krallık’ta ve ötesinde kentsel ve kırsal alanlarda sayısız kez modern gelenekçilik ilkelerini hayata geçiren düzinelerce projeyi tamamladı. Parr’a göre stüdyo, giderek büyüyen yüksek profilli konut ve konaklama müşterileri için lüks, uzun ömürlülük, manzara ve yerellik ile tanımlanan alanlar yaratmaya kararlı. “Amacımız, en son teknolojileri ve fikirleri, sorumlulukla hazırlanmış ve uzun ömürlü olacak şekilde inşa edilmiş eski projelere uygulamaya devam etmek,” diye ekliyor. “Eğer bunu başarabilirsek, binalarımızın yüzlerce yıl dokunulmaya ihtiyacı olmayacak.” Bu önemli bir hedef ve daha cesur, daha sürdürülebilir bir geleceğin temellerinin atılmasına yardımcı olabilir.