WABI-SABI FELSEFESİNE İTHAFEN
New York’ta açılan Shou Sugi Ban House, kusurların kabulü üzerine odaklanmış bir dünya görüşü olan Wabi-Sabi felsefinden ilham alınarak tasarlandı. Sadeliğe geri dönüşü teşvik eden otel, ruh ve beden detoksu için farklı bir alternatif sunuyor.
Modernleşen dünyada insanlar eski felsefeler ilham alarak hayat görüşlerini değiştirmeyi dönmeyi tercih ediyor. Metropollerin kaosu ve yarattığı stres derken kendimizi bir ütopyanın içerisinde hissettiğimiz an, sığındığımız ya da psikolojik olarak rahatlamamızı sağlayan bu tip kişisel geliştirme metotları genellikle Asya kültürünün bir parçası oluyor. Marie Kondo’nun popüler kültüre kattığı Konmari metodu bir diğer adıyla ev düzenleme sanatı, savunduğu düzen ve derli toplu olma algısına karşı tez ile gelen eski bir Japon felsefesi olan Wabi-Sabi, kusurların güzelliğine odaklanma üzerine kuruluyor.
Çin Budizm’i ile bağlantılı olan Wabi-Sabi’nin prensipleri 15.yüzyılda Japon çay seremonilerinden ortaya çıkıyor. Felsefe, kusurların da güzellik ve mükemmellik içerdiğini savunuyor. Bu bağlamda bu görüşü benimseyen en yeni mekan olarak karşımıza Shou Sugi Ban House çıkıyor. Wabi-Sabi’nin ilkelerinden ilham alınarak doğal hayatın içerisinde konumlanan otel basit güzelliklerin iyileştirici tarafına değiniyor. Otelin tasarımında ağırlıkla kullanılan ahşabın ise bir nedeni var: Ağacın oduna dönüşmesi ve daha sonra çeşitli işlemlerden sonra ahşaba evrilmesi, paradoksal bir şekilde ağacın kusursuz formundan yapı malzemesine dönüşmesiyle kusurların güzelliği olarak tasvir ediliyor. New York’ta bulunan bu felsefik otel on üç odadan oluşurken beslenme, meditasyon, hidroterapi içeren tedavilere de ev sahipliği yapıyor. Shou Sugi Ban House bağlı olduğu felsefeyle aynı zamanda günümüzde sosyal medyanın dayattığı ¨mükemmel olma¨ algısını kırmak için ziyaretçilerini sadeliğe davet ediyor.