SİNEMATİK YOLCULUK
Wes Anderson’ın filmlerinde sıklıkla gördüğümüz tren yolculukları Belmond’un British Pullman rotasında gerçeklik kazanıyor.
Teknoloji ile birlikte tercih ettiğimiz ulaşım araçları da değişkenlik gösteriyor. Zira modern insan için artık zaman her şeyden kıymetli. Hal böyle olunca en kısa sürede verim alınabilecek yolları yeğlemek de normal karşılanıyor. Bir diğer taraftan romantizm etkisinden kurtulamadığımız ve kendimizi Agatha Christie romanlarında hissettiğimiz tren yolcuklarını ayrı bir noktada değerlendirmeli. Henüz uçakların esamesinin okunmadığı dönemlerde trenler ekspres kelimesinin karşılığını veriyordu. Geçmiş zamanın ulaşım alternatifini yeniden aynı hissiyatla deneyimlemek de seyahatlerin yeni trendleri arasında sayılabilir. Londra’nın Victoria tren istasyonundaki peronu ise başlangıç noktamız.
Farklı başlıklar altında birçok seyahat seçkisi sunan Belmond, British Pullman rotası için yönetmen Wes Anderson’ın sinematografisinden yararlanıyor. 1950’lerin lüks segmentini temsil eden tren, art nouveau stili ile Anderson tarafından yeniden yorumlanıyor. Filmlerinde de sık sık raylı sistemleri gördüğümüz yönetmen, Cygnus adındaki vagonu ile geçmiş zamanın tarzını günümüze uyarlıyor.