MAKSİMUM DOĞA

  • 18 SHARES

Deplar Farm, kendinize zaman ayırmak için en doğru destinasyon olabilir. Eleven Experience tarafından yenilenen çiftlik, sadece İzlanda’nın degil, dünyanın da en lüks destinasyonlarından biri olarak görülüyor.

İzlanda’yı merak etmemize, 2008 krizinde iflasını açıkladıktan sonra ismi bilinmeyen bir kullanıcının e-bay’de ülkeyi satışa sunması, 2010 yılında adını okumaya çalışırken bir hayli zorlandığımız Eyjafjallajökull Yanardağı’nın patlamasıyla hava yolu trafiğinin durma noktasına gelmesi ve birkaç yıl önce başbakanın ananaslı pizzayı yasaklayacak güce sahip olmak istemesi gibi oldukça enteresan detaylar sebep oluyor. Tabii bu dürtü Olafur Eliasson’ın başkent Reykjavik’te tasarladıgı Harpa konser ve konferans merkezi, şehrin merkezinde yükselen Hallgrímskirkja Kilisesi ve Blue Lagoon’un da etkisiyle giderek güçleniyor. Bizimle aynı fikirde olacak ki, Eleven Experience şirketi, ‘seyahatiniz size özel olmalıdır’ mottosuyla yola çıkarak keşfedilmemiş lokasyonları baştan yaratıyor; Colorado, Fransa ve Bahamalar’da sundugu deneyimi Izlanda’ya taıyor. Deplar Farm’a ulaşmak için Reykjavik’ten bineceğiniz uçağın, sizi ülkenin kuzey ucuna taşıması gerekiyor. Akureyri Havalimanı’na ulaştıktan sonra Deplar Farm, konuklarını rahat hissettirmek için elinden geleni yapıyor ve saat kaç olursa olsun, aracınız sizi otele götürmek için hazır bekliyor. Mevsim şartlarına göre değişiklik gösteren yolculuk üç saat kadar sürüyor ve sonunda, Fljót Vadisi’nde, dağlarla çevrili Troll Peninsula’da, deyim yerindeyse kurtarılmış bölgeye adım atıyorsunuz.

Küçükbaş hayvan çiftliğinden devşirme bu lüks spa merkezi, basit bir kaçamaktan çok daha fazlasını sunuyor. Kayak, deniz sporları, balinaları görebileceğiniz fiyort turları veİzlanda’nın kuzey kıyılarındaki bisiklet gezileri, ülkenin doğasını keşfetmek için karşınıza çıkabilecek en iyi fırsatlardan. Tercihinizi siyah ahşap ve dogal taşlarla tamamlanan tesiste geçirmekten yana kullanırsanız, jeotermal enerji ile ısınan açık ve kapalı havuz, Viking saunası, spa ve buhar odaları sizi bekliyor. Üstelik bu hizmetlerin hepsi, İzlanda’nın doga harikası atmosferinin eşliğinde gerçekleşiyor. Özellikle Aralık ile Mart ortasına kadarki süreçte güne ııgından yeteri kadar yararlanamayan bölge, çözümü tavandan yere kadar uzanan geniş cam bölmelerde buluyor ve manzara kaçınılmaz bir sonuç olarak karşınıza çıkıyor. Kuzey ışıkları altında equus scandinavicus adıyla bilinen İzlanda atlarına binebileceğiniz bir deneyimin, üzerinizde bırakacağı etkiyi hayal etmek de çok zor olmasa gerek.

İZLANDA NEDEN FARKLI?

Her ne kadar Deplar Farm merakımızı artırsa da İzlanda tahmin ettiğinizden çok daha sıra dışı yönleriyle ilgi odağı oluyor. 103.000 kilometre karelik bu küçük ada ülkesi, sadece 335.025 kişiye ev sahipliği yapıyor, ki bu nüfusun neredeyse yüzde 60’ı başkent Reykjavik’te yaşıyor. Ülkede neredeyse her dört yılda bir volkanik patlamalar meydana geliyor; ancak bu popülasyonda ya da doğada herhangi bir zarara yol açmıyor zira İzlanda’nın hiçbir bölgesinde ormanlık alan bulunmuyor. Ülkenin enerji kaynaklarının yüzde 85’i yenilenebilir enerjiden sağlanıyor ve bunun neredeyse yarısı jeotermal enerjiden elde ediliyor.

Dünyanın en eski demokrasilerinden biri olan Izlanda, özellikle kolluk kuvvetlerini kontrol altında tutmasına rağmen bazen yeteri kadar demokratik davranamıyor. Örneğin bira tüketimindeki yasağı 1989 yılında kaldıran ülke, haftalık 43.5 saat çalışma zorunluluğuyla Avrupa’nın en uzun çalışma saatine sahip. Alkol yasağının getirdiği bir diğer özellik olsa gerek, dünyanın en çok Coca Cola tüketen ülkesi burası. Öte yandan bu hızlı tüketim miktarına rağmen ülkede McDonalds mevcut degil. Bu kadar ilginç özelliği oldukça normal bir yaşam standardı içerisinde yerleştirmeyi başaran İzlanda halkı, hal böyle olunca kendilerine odaklanmayı da çok iyi biliyorlar. Verilere göre ülkede kitap ve dergicilikten elde edilen gelir diger ülkelere kıyasla oldukça fazla ve nüfusun yaklaık yüzde 10’luk bir kesimi hayatlarının herhangi bir döneminde kitap yayımlıyor.