OtomobİLİ Deneysel Maceraya Çevİrmek
“Yol korkusunu tamamen silip otomobili deneysel bir maceraya geçirebilecek seviyeye gelmek… Otomobil kullanmayı seven birisi için anlatılamaz bir duygu.” Beran Toksöz, Levi’deki Porsche Driving Experience’ı anlatıyor.
Kuzey soğuğu mu… Porsche sizi çok kolay ikna edebilir.” Porsche’nin Levi’deki Driving Experience programını en iyi ifade eden cümle bu bence. Çünkü soğuğu hiç sevmeyenlerin dahi bu deneyimi yaşamak isteyeceklerinden eminim. Yüzde yüz doğru olması için teorimi bağlayabileceğim tek şart, haliyle, otomobil merakı. Bu merakı yakın bir arkadaşınızla paylaşmanız söz konusu olduğunda ise, mutluluk garantili bir kuzey soğuğu antlaşmasına giriyorsunuz diyebilirim. Ayrıca Lapland’deki ice driving keyfini size hayatınız boyunca hatırlatabilecek biri oluyor. Ben geçtiğimiz Şubat ayında bu deneyimi yaşadım, üstelik soğuğu da çok severim; artık tarafımca keyif hacminin nasıl fazlalaştığını siz tahmin edin Levi, Lapland’in Finlandiya bölgesinde yer alıyor. Ben daha önce Lapland’in Norveç ve İsveç taraflarına da gitmiştim.
Az çok bildiğim bir alan ve iyi hissettiğim bir iklime sahip olduğundan, oralarda ice driving yapmayı hep istiyordum. Günümüzde pek çok marka, otomobil meraklılarıyla yakınlaşmak için ice driving opsiyonunu sunuyor. Buzda olmasının ana sebebi, her ne kadar kulağa ilk başta ‘buz’dan dolayı tehlikeli gelse de, aslında buzun takla atma riskini minimuma indirgemesinden kaynaklanıyor. O tehlike çağrışımı da, esasen “Ama ben denedim,” deyip gururlanacağınız bir faktör yaratıyor… Zaten bir bakıma, kum veya toprak alanlara ulaşmak daha kolay olduğundan, buzda sürüş .enderliğiyle değerleniyor
Yaklaşık üç senedir markaların ice driving planlamalarını takip edip, bir türlü ya turlarda yer bulamıyordum, ya da planımı ayarlayamıyordum. Özellikle Porsche’ye ilgim olduğundan sabırsızlıkla Porsche’nin ice driving tarihlerini kontrol ediyordum. Sonunda 2016 için karşıma bir boşluk çıktı ve hiç tereddütsüz kış programıma ‘Porsche Driving Experience Winter’ başlığını ekledim Planlama sırasında bir handikap da, yoğun çalışan iki arkadaşın programlarını senkronize etmeleri hususunda ortaya çıkıyor. Ben o sebepten birçok kez ertelemek durumunda kalmıştım. Ama açıkçası, hayat koşturmacası paradoksunu bi köşeye atıp, bulduğunuz ilk fırsatta, günlük hayattan birkaç günlüğüne kopup Levi’ye gidin derim.
Biz önce Helsinki’ye, oradan Kittilä’ya gittik. Aktarmayı da uzun tuttuk zira seyahatsever biri olarak Helsinki’yi gezmeden geçmeye razı olamadım. Kittilä’ya iner inmez, bizi bir Porsche Driving Experience aracı bekliyordu. Valizimize takılan bavul etiketleriyle, artık bu işin gerçekten bir parçası olduğumuzu hissetmeye başladık.
Porsche Driving Center’a vardığımızda, etrafımızdaki dünyanın dört bir yanından gelen kişilerle birlikte, artık karlarla kaplı bir Porsche üssündeydik. Yüzlerce Porsche’nin olduğu alana girmek, otomobil meraklısı biri için hayli romantik bir seremoni gibiydi. Carrera, Carrera 4S, Turbo S, Panamera ve daha pek çok model Porsche katalogunun içindeydik adeta. Porsche Driving Center’a aynı zamanda bayi ve özel müşteri turları da düzenlendiği için, alan gerçekten bir karargah derecesinde etkileyiciydi; en ince detaya kadar markayı tanıtan kreatif bir konsept hazırlanmıştı. Mesela, odamızda bizi bekleyen özel Porsche Driving Experience ceketleri de bu konseptin ufacık bir ayrıntısıydı Ceketlerimizi giydikten sonra, artık pilot olmaya hazırdık. Daha doğrusu içten içe atmosferden büyülenip çoktan öyle olduğumuzu bile zannediyorduk… Sabırsızca sürücü koltuğuna geçmek istiyorduk. Gençliğimizde Formula 1 seyrettiğimiz zamanların veya durmaksızın yarış oyunu oynamamızın etkileri, bünyemizde o saniye kendini göstermişti. Tekniği çok iyi bildiğimizi zannettiğimizden, bir piste koşturmadığımız kalmıştı.
Ama pist öncesinde sabah derse gireceğimizi öğrendik. Porsche Academy’den özel eğitmenler, iki çeker ve dört çeker otomobil arasındaki kuvvet farklarından, fren-gaz ikilisi arasındaki hakimiyet ile direksiyonu nasıl kontrol edeceğimize, oturma pozisyonumuza, koltuk ayar mesafemize ve direksiyon tutuşumuza, yere dikey ve yatay yer çekimine karşı yolun verdiği tepkiyle gazı nasıl ayarlayacağımıza kadar her teknik bilgiyi bize aktardılar
Bu otomobiller normalde şehre adapteler, ama orada çivili kar lastikleriyle modifiye edilmişti. Lastikleri görünce, sistemin çok kolay olacağını zannedebiliyorsunuz. Kumda kullandığınız gibi ilerleyebileceğinizi düşünüyorsunuz, ama testte hiç de öyle olmadığını fark edeceksiniz
Sürüş dersini dinleyip, otomobil hakkındaki tüm teknik bilgileri de gerçekten edindikten sonra, kullanacağınız otomobildeki süspansiyonların sertlik ayarını ve yol kontrol sistemini kendinize göre ayarlıyorsunuz. Ve artık pisttesiniz. Birkaç saat önce vücudunuzu saran cesaretin yerini biraz korku alıyor. Neticede buz üzerinde, canavar kadar güçlü bir motoru kontrol edeceksiniz; gördüğünüz tek şey de, kar
Yapabilecek miyim?” derken, küçük halı” sahada kendilerini ağabeylerine beğendirmeye çalışan çocukların, stres altında hüner- lerini göstermeye çalışması gibi, hissettiğimi hatırlıyorum. Ama herhalde herkesin deneyimi farklı; zira selfie çekmeyip yalnızca yola konsantre olmamızı söyleyen uyarılar da yapılıyordu. 0’dan 100 km’ye üç saniyenin altında çıkabilen, azami hızı 300 km olan bir performans makinesiyle buz üzerinde patenci gibi yalnız olduğunuzu idrak edince, stresiniz azalıyor. Ayrıca arabaya ilk oturduğunuzdaki ‘Yoldan çıkarsam?’ faktörünün çok da sıkıntı yaratmadığını görmeniz de sizi rahatlatıyor. Her şeyin telsiz kontrolünde olması size güven veriyor, eğitmenlerin dediklerinin dışına çıkmıyorsunuz. Çünkü mesela benim enteresan bulduğum bir şey de, yoldan çıktığımız anda telsizden duyduğumuz “We need a Cayenne.” anonsuydu. Bu anonsun ardından modifiye bir Porsche Cayenne bizi saplandığımız karlardan kurtarmaya geldi ve 10 saniyede bizi .piste geri çekti. Tekrar buzun üzerindeydik Dersler ilerledikçe, gaza basmaktan da korkmamaya başlıyorsunuz…
Porsche Driving Experience’ın tamamını QP Türkiye’nin 10. sayısında tüm detayları ve görselleri eşliğinde inceleyebilirsiniz.