YÜKSELEN DİJİTALİZASYON

  • 117 SHARES

David Hockney: Bigger & Closer (not smaller & further away) seçkisini 4 Haziran tarihine kadar Lightroom’da ziyaret edebilirsiniz.

Sanat ve teknolojinin bu denli entegre halde ilerlemesine son üç sene içerisinde daha çok alıştığımız şüphe götürmez. Yakın zamana baktığımızda sanat, sanatçı ve ziyaretçi triosunda teknolojinin yeri her zaman vardı ancak bu kadar girift bir tema değildi. Sergi ziyaretlerinin taşındığı sanal ortam, elbette fiziksel ortamın yerini tutmayacaktı. Kim bilir belki de bu yüzden fiziki olduğu kadar teknolojik bir deneyim de sunan konseptler daha çok öne çıkmaya başladı. Farklı sanatçılarının eserleri devasa LED ekranlarda yansıtıldı; sanat artık teknoloji dünyasının deneysel bir parçası oldu. Öte yandan bu sadece günümüze özgü bir durum değil. Sanatçılar oldum olası çağdaş düşünce ve teknikleri eserlerine dahil etmeyi bilmiş, geleneksel ile teknoloji ve analog ile dijital arasında bir ortak nokta bulmuştu. David Hockney de 21. yüzyılın referansı değil mi?

David Hockney, Normandiya’daki evinde fikirleri üzerinde yoğunlaşırken sergi alanını Haworth Tompkins tasarladı. Geniş duvarlar, gelişmiş ses sistemi ve büyük ölçekli projeksiyon ile Hockney, kendi gözünden altmış yıllık sanat hayatının kişisel yolculuğunu paylaşıyor. Altı temalı bölümden oluşan sergide sanatçı; perspektif denemelerini, fotoğrafı bir ‘kamerayla çizim’ yöntemi olarak kullanmasını, polaroid kolajlarında zamanın akışını, iPad’ine yansıyan baharın enerjisini ve bunun nedenlerini açıklıyor. Hockney perspektifini en basit haliyle tanımlıyor: “Dünyaya gerçekten bakarsanız çok güzel ama çoğu insan pek bakmıyor. Yürüyebilmek için önlerini süzerler, olaylara derinden, yoğun bir şekilde bakmazlar, ben bakıyorum”