SANAT ŞEHRİN DIŞINA ÇIKINCA NE OLUR?

  • 72 SHARES

Bugün Türk Rivierasında tiyatro, sahnenin ötesine geçerek yerel hikayeleri evrensel anlatılara dönüştürmenin; toplumsal bağları güçlendiren bir yaratım alanı sunmanın peşinde.

Sanatı büyük şehirlerin gölgesinden çıkarıp daha küçük, daha samimi mekanlara taşımak, tiyatro dünyasında hangi dinamikleri değiştirir? Büyük sahnelerin şatafatını geride bırakıp, taş basamaklı antik tiyatrolarda veya bir kasaba okulunda sahnelenen oyunlar, tiyatro sanatının özüne bir dönüş müdür yoksa yeni bir yön arayışı mı? Kaş Tiyatro Günleri, bu soruların izini süren ve şehrin merkezinden uzakta, tiyatronun dönüştürücü potansiyelini keşfeden bir sanat platformu olarak kendini var ediyor. Festivalin sunduğu yalnızca sahne alternatifleri değil; bu, bir deneyim, bir diyalog ve yeni bir toplumsal bağ kurma çabası.

2024 Kaş Tiyatro Günleri, izleyicilerine hem derinlemesine düşündüren hem de sanatsal anlamda zengin bir seçki sundu. Farklı noktalarda sahnelenen toplam 9 oyundan birkaçı, özellikle dikkat çekiyordu: “Dansöz,” bireyin kimlik arayışı ve özgürleşme çabasını zarif ve dramatik bir estetikle sunarken, “Monologlar Müzesi,” izleyiciyi bireysel hikayelerin evrensel anlamları üzerine bir keşfe çıkardı. “Mahallemiz Eşrafından,” mizahi diliyle Kaş’ın toplumsal dokusuna da gönderme yaparken, Çehov’un “Üç Kız Kardeş” oyunundan esinlenerek yazılan “İki Kent Arasında Bir Bar Masasında,” insanın özlemleri ve hayal kırıklıkları arasındaki karmaşık dengeyi yansıttı.

Bu oyunlar, festivalin zengin içeriğini vurgulasa da ilerleyen yıllarda programın daha geniş bir uluslararası perspektif kazanması gerektiği önerilebilir yine de. Örneğin, çevredeki diğer sanat festivalleriyle iş birliği yaparak, bölgesel sanat sahnesinin gücünü artıracak ortak projeler üretilebilir mi? Bir Akdeniz tiyatro ağı kurmak, Kaş Tiyatro Günleri’ni küresel sahnede daha güçlü bir yere taşır mı? Bu sorular, festivalin gelecek vizyonu için hayati bir önem taşıyor. Yakın bölgelerde düzenlenen sanat festivalleriyle ortak atölyeler, oyun prodüksiyonları düzenlemek, diğer etkinliklerle ortak projeler geliştirilmesi, bölgedeki kültürel hareketliliği artırabilir. Tiyatro, yalnızca bir kasabada değil, tüm bölgede kolektif bir yaratım alanı haline dönüşebilir.

Tiyatroyu insanların hayatlarına dokunan bir deneyim olarak ele aldığımızda “Kaş Tiyatro Günleri, Kaş halkını ve çevredeki yerel sanat kolektiflerini daha etkin bir şekilde içine nasıl alır?” sorusu akılda canlanıyor. Yerel hikayelerin küresel bir izleyici kitlesine taşınması için bir köprü işlevi gören Hindistan’daki Prithvi Festivali, Latin Amerika’daki toplumsal meseleleri tiyatro yoluyla ele alan Brezilya’nın FIT Rio Festivali, Kaş’ın bu festivallere yakın bir yapıyla kendini bir sonraki yıl yeniden inşa etmesi için iyi örnekler. Benzer bir vizyon, festivalin sanatsal değerini ve toplumsal etkisini artırarak, bir diyalog ortamı olma halini de iyileştirebilir.

Yerel halkın, kendi hikayelerini anlatacakları oyunlarla bu sürece dahil edilmesi daha organik bir yapıya alan açabilir örneğin. Bir kasabanın tarihi, bireylerin anıları ve yerel meseleler sahnede hayat bulduğunda, tiyatronun toplumsal araç olma hali de rahatlıkla canlanabilir. Workshoplar, sadece sahne arkasında değil, sahne üzerinde de yeni deneyimler yaratabilir. Örneğin, bir hafta boyunca Kaş halkından katılımcılarla birlikte hazırlanan bir oyun, festivalin kapanışında sahnelenebilir mi? Bu tür etkinlikler festivalin yerel bağını güçlendirirken, Kaş halkının sanatsal üretimde aktif bir rol almasını sağlayabilir.

Kaş Tiyatro Günleri, tiyatronun yalnızca bir sanat formu olmadığını, aynı zamanda toplumsal bağların yeniden kurulduğu bir alan olduğunu gösteriyor. Ancak bu festivalin etkisini artırmak için yeni ortaklıklar, daha geniş temalar ve yerel katılımları teşvik eden projeler gerektiği de söylenebilir. Kaş halkının, çevre festivallerin ve uluslararası iş birliklerinin desteğiyle Kaş Tiyatro Günleri, yalnızca bir festival değil, bir kültürel hareket haline gelebilir. Tiyatronun toplumu dönüştürücü potansiyeline ışık tutan bu hareket ve elbette hareketin başrolü olan anlatılar, bizi daha iyi bir toplum kurma yolunda nasıl harekete geçirebilir?