QP’NİN SANAT TAKVİMİ

  • 49 SHARES

Dünyanın dört bir yanına yayılan ajandamızda müze ve galerilerin dikkat çeken güncel sergileri yer alıyor.

NEW YORK
HILMA AF KLINT
1862 doğumlu bir sanatçının, ABD’deki ilk büyük sergisi. Bu cümle kulağa garip geliyor olabilir ama sanat tarihi de bazı sanatçıları gözünden kaçırabiliyor…

20. yüzyılın sonunda aslında soyut sanatın kapısı açılmıştı. Fakat sanat tarihi, uzun bir süre bunu keşfedemedi. Wassily Kandinsky, Kazimir Malevich ve Piet Mondrian gibi bu alanın öncüleri sayılan sanatçılardan evvel, Hilma af Klint 1906’da soyut resimler yapıyordu. Fakat af Klint bu canlı resimlerini, meditatif egzersizler olarak gördüğü için, sanat kariyerinde yalnızca portre ve manzara eserlerini öne sürdü. Vasiyeti gereği, soyut resimlerinin ortaya çıkarılması için 1944’te öldükten sonra 20 sene beklenmesini istedi. Çünkü ne yaptığını dünyanın henüz idrak edemeyeceğine inanıyordu. Ama sanırız (daha doğrusu yaklaşık 30 yıldır) artık af Klint’in soyut çalışmalarına hazırız.Guggenheim da aynı fikirde olmalı ki sanatçının ABD’deki ilk majör solo sergisini düzenleyeceğini açıkladı. Ekim 2018’de gösterime girecek bu sergi, evrim ve atom teorisi de dahil olmak üzere bilimsel gelişmelerin af Klint’in zihninde ne uyandırdığını gösterirken aynı zamanda günümüzdeki maneviyat anlayışımızı da sorgulamamızı sağlayacağa benziyor. Sanatçının dönemindeki teosofik ve antropozofik anlayışı da göreceğiz. Ya da hissedeceğiz mi demeliydik?

KOPENHAG
OVARTACI & THE ART OF MADNESS
Nyhavn 2, 1051, Kopenhag
Kunsthal Charlottenborg 31 Ocak’a kadar
Ovartaci olarak bilinen sanatçı Louis Marcussen, tanınmış bir ressam ve dekoratörken, Barcelona’da yaşadığı üç yıl içerisinde 31 yaşındayken rahatsızlanıyor ve ölümüne kadar (56 sene) Risskov’daki psikiyatri kliniğinde tedavi görüyor. Hastanedeyken ürettiği eserleri,delilik, tutku ve politika temalarıyla birlikte Kunsthal Charlottenborg’da.

GENT
GERHARD RICHTER: ABOUT PAINTING
Jan Hoetplein 1, 9000, Gent S.M.A.K. 18 Şubat’a kadar
Bir ilk daha: Bu kez Gerhard Richter’in Belçika’daki ilk müze sergisi. Sergi, sanatçının ilk işlerinden perde ve pencere resimleriyle başlıyor; devamındaki yerleştirmeler ise kronolojik. Ama kürasyonda yakın tarihte ürettiği eserleri de
var. Sergi genelinde, 60’lar ve 70’lerdeki olaylara Richter’in o zamanki tepkisiyle bugünkü bakışı birlikte gösteriliyor.

ESPOO
STILL/LIFE TAPIO WIRKKALA RETROSPECTIVE
Ahertajantie 5, Tapiola, Espoo EMMA 22 Nisan’a kadar
EMMA, Tapio Wirkkala Rut Bryk Foundation’ın koleksiyonunu ve arşivini sergilemek için 1.000 metrekarelik yeni bir mekan açıyor. Aukio adındaki bu bölümde geçici sergiler de düzenlenecek. Mekanın açılışıyla birlikte gösterime giren ilk sergi, Tapio Wirkkala’nın 400’e yakın eserini kapsıyor ve kürasyonu iki kategoriden oluşuyor: STILL ve LIFE.

VİYANA
NATURAL HISTORIES TRACES OF THE POLITICAL
Museumsplatz 1, A-1070, Viyana mumok 14 Ocak’a kadar
Tarih doğaya nasıl kaydolur? Toplumun geçmişle ilişkisini doğa nasıl gizler? Natural Histories sergisi bu sorulara cevap arıyor. Küratörü Rainer Fuchs, ‘doğa’ kavramını irdelemesinin sebebini ilginç bir çelişkiye dayandırıyor: Doğanın çoğunlukla tarihten bağımsız değerlendirilmesi ama aynı zamanda da uluslaşma yüzünden hayli politikleşmesi. 60’lardan günümüze dek yaşananların doğaya yansımasını kavramsal sanat eserleriyle anlatan sergi, doğanın ondan aldığımız her şeyi geri istediğini düşündürüyor. Kürasyondaki eserler sayesinde pek çok yeni sanatçıyla da tanışacaksınız.

PARIS
CAMILLE HENROT: DAYS ARE DOGS
13 Avenue du President Wilson, 75116, Paris Palais de Tokyo 7 Ocak’a kadar
Philippe Parreno ve Tino Sehgal’ın ardından bu kez Palais de Tokyo’nun tamamı müzenin ‘carte blanche’ serisinin üçüncü sergisi şerefine Camille Henrot’ya ait. Haftanın yedi günlük yapısının zamanla aramızdaki ilişkiyi nasıl şekillendirdiğini gösteren Days Are Dogs da bir hafta gibi yedi tematik bölümden oluşuyor. Sergi, günden güne atlarken boyun eğdiklerimiz ve isyan ettiklerimiz dahil olmak üzere günlük rutinimizin ritmini sorgulatıyor. Hem kişisel hem de sosyal açıdan…

TOKYO
VICTOR MAN
1-14-34 Jingumae, Shibuya, 150-0001, Tokyo Blum & Poe 22 Aralık’a kadar
Şekilsiz resimlerin (anamorphosis), boyanın madde olarak tuhaflığını ve perspektifin matematiğini birleştirmesiyle dikkat çektiği kabul edilir. Victor Man’in eserleri de bu ikilinin yarattığı kontrastı bire bir sergileyen türden. Japonya’daki yeni açılan ilk solo sergisi, küçük formattaki portrelerini ve sembolik natürmort resimlerini bir araya getiriyor. Bu kez ölüm ve yaşam döngüsünü sanatçının yoğunlaşan mavi gölgelerinde daha fazla hissediyorsunuz. Ayrıca sergide yer alan Self Portrait at Father’s Death Victor Man’in eserlerinde her zaman sanatçıyı gördüğümüzü de hatırlatıyor.

CHICAGO
MICHAEL RAKOWITZ: BACKSTROKE OF THE WEST
220 E Chicago Ave, IL 60611, Chicago MCA Chicago 4 Mart’a kadar
Michael Rakowitz, sosyal, politik ve kültürel bağlamda güncel konularla ilgili üretim yapan bir sanatçı; yaptığı araştırmalar ve kişisel deneyimleri harmanlayarak, eserlerini görenlerin kendilerini çevreleyen politikayı sorgulamalarını amaçlıyor. İlk müze sergisini de MCA Chicago düzenliyor. Gösterimdeki Enemy Kitchen sanatçının ve annesinin topladığı yemek tariflerine göre yapılan Irak yemeklerinin ücretsiz verildiği bir seyyar yemek arabası ve sanırız sanatçının kurmaya çalıştığı kültürel iletişimin de en güzel örneği.

ANTWERP
JOSEPH BEUYS:GREETINGS FROM THE EURASIAN
Leuvenstraat 32, 2000, Antwerp M HKA 21 Ocak’a kadar
Joseph Beuys’un 150’nin üzerinde eseri kapsayan Greetings from the Eurasian sergisi, sanatçının Antwerp’te olduğu 60’lar ve 70’ler dönemini konu alıyor. Ayrıca sanat ve hayat arasındaki sınırı ortadan kaldırmış 20. yüzyılın en önemli isimlerinden biri olan Beuys’u, modernizmin mantığına ve hegemonyasına karşı duran bir figür olarak karşımıza çıkarıyor. Sergi sonrasında, anti-modern hissetmenin aslında gayet özgürleştirici olduğunu hissederseniz, siz de bir Beuys hayranına dönüştünüz demektir.

LONDRA
THOMAS RUFF:PHOTOGRAPHS 1979-2017
77-82 Whitechapel High St, Londra, E17QX Whitechapel Gallery 21 Ocak’a kadar
Kozmoloji, banliyö, fakirlik, ütopyacılık ve felaket; Thomas Ruff’ın fotoğraflarındaki temalar, yeni sergisinde daha da genişliyor. Gördüğü her şeyi kaydetmeyi sevdiğini belirten sanatçının retrospektifi başlı başına bir seri gibi.