PICKUP’IN LÜKS İLE ENTEGRASYONU DAYANIKLILIKTAN MI GEÇİYOR?
Pickup sınıfına elektrik teknolojisi ve farklı tasarım çizgilerini dahil eden Tesla Design Studio’nun lanse ettiği Cybertruck’ın incelemesi.
Yazı Efe Uygur
Otomobil icat edileli henüz çeyrek asır dahi olmamışken, dünyanın ilgiyle karşıladığı yeni “pickup” icadı, kendine önemli bir yer edinmeyi başarmış ve günlük hayatın ihtiyaçları doğrultusunda hızla gelişerek, farklı versiyonlarıyla yollarda görülmeye başlamıştı. Yüzyıllar boyunca yüklerini zorlu koşullarda taşımak zorunda kalmış insanoğlu, atların yerini alan yeni makineyi bu amaçları doğrultusunda kullanabileceğinin farkına 1913 yılında varmış; bu doğrultuda ilk pickup, Ford T modeli üzerinden Galion Allsteel Body Company tarafından geliştirilmişti. Bugün otomotiv sektörünün en çok üzerinde durduğu -belki Tesla’nın sunumundan sonra biraz daha fazla- sınıflardan biri olan pickup da, bu şekilde doğmuştu.
Büyük bir markanın üretim bandından çıkan ilk pickup, Ford Motor Company tarafından üretilen Ford Model TT oldu. Dönemin parlak iş adamı Henry Ford, yüksek potansiyel gördüğü bu sınıf ile ilgili adım atmakta vakit kaybetmemiş, 1917 yılında ilk pickup modelini piyasaya sürmüştü. Model TT, farklı alanlardaki iş kollarına hitap edebilen formuyla önemli satış rakamlarına ulaştı. Bu sayede, 20’nci yüzyılın ortalarına gelene kadar özellikle Amerika kıtasında pickup sınıfının kabul görmesinin yanı sıra yaygınlaşması sağladı.
1950’lilerin ikinci yarısı, pickup’ların şehir hayatına uyum sağlamaya başladığı, Ford’un yanı sıra Dodge, Chevrolet gibi markaların da ürettiği modellerle piyasada söz sahibi olduğu yılların başlangıcıydı. Bu dönemde piyasaya çıkan her yeni model, sahip olduğu yeni konfor donanımlarıyla günlük hayatta daha çok kullanılabilir hale geliyor, böylelikle bir anlamda pickup’ların konforsuz iş araçları olduğu algısı da değişiyordu. Öyle ki yolcu kabini eklenmiş, klima gibi konfor donanımlarına sahip pickup’lar, özellikle 1980’li yıllardan sonra otomobil pazarı içinde önemli bir paya sahip olmuş ve 2020 yılına, başta Amerika kıtası olmak üzere dünyanın her noktasındaki kullanıcıların, farklı ihtiyaçlarına rahatlıkla yanıt verebilen bir otomobil sınıfı olarak gelmeyi başarmıştı.
Yollara çıkışının ardından geçen yüzyıl içinde pickup’lar, tıpkı Elon Musk’ın geçtiğimiz Kasım ayında Tesla Design Studio’da yaptığı sunumda söylediği gibi, tasarım anlamında konservatif bir anlayış ile gelişmişti. Çıkan her yeni pickup, dönemin tasarım anlayışına uyum sağlamış olsa da, atalarından miras kalan çizgilerin dışına çıkmamıştı. Ne var ki, attığı her adımda kendinden çokça söz ettirmeyi başaran Tesla, bu sınıf için yeni bir sayfa açma hedefiyle, 102 yıllık pickup tarihinin bu güne kadar görülmüş en farklı modelini de bu sunumda tanıttı. Tesla, Cybertruck olarak adlandırdığı yeni modeliyle -ismi dahi bu yeni modeli öncülerinden farklı bir yere konumlamaya yeterliydi- Musk’ın tarif ettiği sıkıcı ve hep aynı kalan tasarım formunu değiştirmeyi hedeflemişti. Ancak Cybertruck, ‘farklı tasarım formu’ kavramının altını tam anlamıyla doldurabilmiş olsa da, yeni modeli tanımlamak için ‘garip’ kelimesi de kesinlikle doğru kelimelerden biriydi.
Yazının devamını QP No:29’de 110. sayfadan itibaren okuyabilirsiniz.