KOLEKTİF TUTUM
Sezgisel kullanım ihtiyaçlarında gelenekselden kompleks göstergelere iç mekan tasarımlarında değişen değerler.
Yazı Efe Uygur
Etrafımıza baktığımız anda çevremizi saran onca teknolojik alet, uzun yıllardır günlük yaşantımızın önemli birer ögesi haline gelmiş durumdalar. Günden güne hayatımızdaki yeri, önemi ve sayısı daha da artan bu cihazların pek çoğunun artık ‘akıllı’ kategorisinde olması ise apayrı bir konu. En basit işlevlere sahip televizyon kumandaları, kahve makineleri, elektrik süpürgeleri hatta diş fırçaları dahi vadettiği basit işlemleri çok daha komplike yollarla pekiştiren birtakım ekstra özelliklerle donatıldılar. Hal böyle olunca ‘sakin’ yaşamları içinde bu aletlerin kullanımları konusunda dünya için küçük ancak kendileri için büyük bir mücadele içerisinde olan kişilerden de bahsetmek mümkün. İşin ürkütücü yanı ise bizim de yakın gelecekte hepimizin etrafında olan bu kişilerden biri olma olasılığımız.
Değişen teknolojilerle birlikte kullanım alışkanlıklarımız da süratli bir şekilde değişiyor; zaman zaman bu değişimlere alışıp adapte olma süreci de kimi zorlukları beraberinde getirebiliyor. Peki, bu zorlukların temelinde teknolojik aletlerin fazlasıyla karmaşık olması mı; yoksa farklı jenerasyonların aynı ürünlere karşı farklı yaklaşımları mı yer alıyor? Hiç şüphesiz bu sorunun yanıtı son derece göreceli. Ancak ne var ki işin tartışma kısmını bir yana bırakıp özünde hayatımızı kolaylaştırmak için hizmetimize sunulan ve kullanımı ‘basit ve işlevsel’ olarak tanımlanan pek çok aletin aslında her zaman herkes için aynı duyguyu yaşatmadığı da şüphesiz. Bunun en güncel örneklerinden birini otomotiv sektörü üzerinde görebilmek mümkün.
Geleneksel yapısından ayrılarak yeni çağın getirdiği yenilikleri farklı perspektiflerden işleyen otomotiv sektörü, teknolojik değişimleri yalnızca motor ve yürüyen aksam gibi ana odaklarında değil kullanıcısına sunduğu farklı deneyimlerinde de yaşatıyor. Yaşantımız boyunca edindiğimiz bilgilerle zihnimizde canlandırdığımız otomobil tasarımları, henüz gövde tasarımlarında formunu korusa da iç mekan tasarımları hızlı bir değişimin içinde. Yıllardır alışageldiğimiz kumanda panelleri artık yerini büyük ekranlara bırakıyor. Dokunarak, hissederek bastığımız pek çok buton, büyük cam yüzeylerin arkasında sanal olarak konumlanmış durumda. Vaziyet böyle olunca hızla ayak uydurmamız gereken bir başka adaptasyon süreci de otomobillerimizin içinde bizleri bekliyor.
Yazının devamını QP No:46’da 100. sayfadan itibaren okuyabilirsiniz. Dergiye abone olmak için ise info@qpmagtr.com’a e-mail atarak iletişime geçebilirsiniz.