İKİ DÜNYA, BİR ORTAK NOKTA

  • 123 SHARES

Moda ve otomotiv endüstrileri 20. yüzyılın ilk yıllarına kadar uzanan bir bağı, farklı görünen iki disiplinin aslında temelde birbirleri ile olan kuvvetli benzerliklerin bir neticesi olarak karşımıza çıkıyor.

Yazı EFE UYGUR

İki disiplinin 1920’lerden beri süren bu uzun işbirliği moda endüstrisinin stil, tasarım ve lüks odağı ile otomotiv endüstrisinin estetik ve benzersiz özelliklerine olan ilgisiyle tamamlanıyor. Bu işbirliği zaman içinde piyasadaki en yaratıcı ve yenilikçi tasarımlardan bazılarının yaratılmasına olanak sağlıyor.

Tarihleri boyunca birçok ortak noktayı paylaşmış bu iki farklı disiplin hem moda hem de otomotiv endüstrisinin, estetiğe, lükse ve tasarıma odaklanan sektörler olmasıyla doğrudan bağlantılıdır ve bu benzerlikleri doğal bir bağlantı oluşmasının da asıl sebebidir. Bunun somut örnekleri özellikle son yıllarda, moda ve otomotiv sektörleri, müşterilere lüks ürünler sunmak için yapılan iş birlikleri ile daha sık bir şekilde karşımıza çıkmaya başladı. Öyle ki, otomobillerin moda dünyasıyla entegre edilmesi ve özel tasarımların yaratılması yoluyla gerçekleştirilen projelerin altında Ralph Lauren, Gucci, Louis Vuitton ve BMW, Ferrari, Lamborghini markaları gibi moda ve otomotiv endüstrilerinin zirvesindeki markaların imzası vardı.

Otomotiv sektörünün önemli isimlerinden biri olan hatta otomobil tasarımı konusunda sıra dışı bir vizyoner olarak tanımlanabilecek Harley Earl, otomobillerin tarzı ve kişiselleştirilmesinin önemini vurgulayan önemli isimlerden biridir. Earl, “Style is the industry’s soul, and soul is style.” sözüyle, otomobilin özgün karakterine atıfta bulunarak otomobilin bir kişilik yansıttığını ifade etmiş; bu bakış açısıyla moda ve otomotiv endüstrileri arasındaki benzerlikleri net bir ifade ile vurgulamıştır. Bugün dahi tasarımları ile hala birçok otomobil tasarımına ilham kaynağı olan Earl, otomobil tasarımı konusunda önemli bir miras bırakmış ve otomotiv endüstrisinin tarihinde önemli bir yere sahip olmuştur.

Moda ve otomotiv endüstrilerinin birlikteliği ile yapılan projelere değinmeden önce, her iki endüstri arasındaki benzerlikleri biraz daha netleştirmek ve bağın kuvvetine değinmek faydalı olacaktır. Estetiği ve tasarımı odağında tutan bu iki farklı disiplinden moda endüstrisi tüketicilerin ilgisini çeken görsel olarak çekici tasarımlar oluşturmakla ilgilenirken, otomotiv endüstrisi rekabetten sıyrılan benzersiz özelliklere sahip araçlar tasarlamaya odaklanır. Her iki endüstri de tüketicilerin ilgisini çeken lüks ürünler oluşturmak için yüksek kaliteli malzemeler kullanır ve yüksek kaliteli malzemelerin kullanımı, her iki endüstrinin de üstün kaliteli ürünler üretme itibarını korumak için son derece önemlidir.

Birbiri ile bu kadar ortak nokta taşıyan moda ve otomotiv endüstrileri, insanların duygusal ve hayat tarzı ihtiyaçlarını karşılamak için yarattıkları nesnelerle aralarındaki bağlantıya da sahiptir. Dünyaca ünlü tasarımcı ve otomobil koleksiyoneri Ralph Lauren’a göre, ikisi de insanların özgünlüklerini ve stilini ifade etmelerine izin verir. Örneğin, bir otomobil seçmek, kişinin yaşam tarzını ve zevklerini yansıtır. Benzer şekilde, bir giysi seçmek, kişinin kendini ifade etmesine ve modayla ilgili kişisel tercihlerini yansıtmasına olanak tanır. Sektörün bir diğer önemli ismi Karl Lagerfeld’a göre de otomobil ve moda arasındaki bağlantı, her ikisinin de insanların zamanla değişen ve gelişen zevklerini yansıtmasıdır. Hem otomotiv hem de moda endüstrileri, geçmişte ve bugün trend olan stilleri yansıtan ürünler sunarlar. Örneğin, 1950’lerin retro tarzı, son yıllarda hem otomotiv hem de moda endüstrisinde popüler hale geldi. Insanların zevkleri ve tercihleri zamanla değiştiğinde, hem moda hem de otomotiv endüstrileri de buna uyum sağlamak için kendilerini yenilemek zorunda kalırlar.

İki endüstri arasında kabul edilen ilk resmi işbirliği, 1933 yılında Italyan moda tasarımcısı Gio Ponti ve otomobil üreticisi Lancia arasında oldu. Lüks ve zarif iç özelliklere sahip Lancia Astura Bocca’nın yaratılmasıyla sonuçlanan bu projede otomobil, lüks deri koltuklar ve ahşap kaplamalı bir iç mekâna sahip oldu. O dönem için son derece sıra dışı ve yaratıcı olarak tanımlanabilecek bu işbirliği, diğer otomobil üreticilerini de moda tasarımcılarıyla çalışmaya teşvik ederek şık tasarımlara ve lüks iç özelliklere sahip özel araçların ortaya çıkmasına da öncülük etti.

Geçen zaman içinde moda ve otomotiv endüstrileri arasındaki işbirliği farklı örnekleri ile karşımıza çıksa da özellikle son yıllarda artan bir trend ile seyretti. Yakın zamanda farklı pek çok özel projeden söz edilse de en beğenilenlerden bir tanesi BMW ve New York merkezli moda markası Kith arasında gerçekleşti. Işbirliği, “Kith for BMW” adlı bir koleksiyonun oluşturulmasına yol açtı ve her iki markanın imzasını taşıyan özel bir araç da dahil olmak üzere çeşitli ürünleri içeriyor. BMW M4 Competition modeli, Kith kurucusu Ronnie Fieg tarafından tasarlandı ve Kith ve BMW logoları gibi birçok farklı detaya sahip. Koleksiyon ayrıca bir sürücü kıyafeti koleksiyonu, çeşitli aksesuarlar ve hatta Kith ve BMW logolarını taşıyan bir bisiklet de içeriyor.

Otomotiv sektörünün önemli merkezlerinden biri olan Almanya’da yer alan otomotiv üreticileri ile olan iş birliği elbette ki bununla sınırlı değildi. Stuttgartlı üretici Porsche, hiç şüphesiz dünya genelinde lüks ve spor otomobillerin önde gelen üreticilerinden biri. Aimé Leon Dore ise New York merkezli minimalist moda anlayışıyla tanınan bir marka. Bu iki farklı dünyanın bir araya gelmesiyle ortaya çıkan iş birliği, modanın ve otomotiv endüstrisinin harmanlanmasıyla yepyeni bir ürün yelpazesine sahip oldu. Porsche ve Aimé Leon Dore, özgünlüklerini koruyarak birbirlerinin ürünleri üzerinde çalışarak benzersiz tasarımlar yarattılar. Iş birliği kapsamında, Porsche 911 Carrera 4S modeli, Aimé Leon Dore’un minimalist moda anlayışıyla yeniden tasarlandı. Bu yenilikçi tasarım, iki markanın da hayranları tarafından büyük beğeni topladı. Porsche ve Aimé Leon Dore, sadece otomobillerle sınırlı kalmayıp ayrıca özel tasarım kıyafetler ve aksesuarlar da üretti. Porsche’nin zarafeti ve Aimé Leon Dore’un spor tarzı, birbirleriyle mükemmel bir şekilde harmanlanarak benzersiz bir koleksiyon oluşturdu. Bu koleksiyon, özel tasarım gözlükler, spor ayakkabılar, ceketler ve hatta pikap plakları gibi ürünler içeriyor.

Iki markanın iş birliği sadece ürünlerle sınırlı kalmadı, ayrıca birbirlerinin hayranlarına özel etkinlikler düzenlediği ve birlikte sosyal medya kampanyaları yürüttüğü de görülüyor. Böylece, hem Porsche hem de Aimé Leon Dore, farklı hedef kitlelerine ulaşarak marka bilinirliğini arttırmayı başardılar. Tıpkı Porsche ve Aimé Leon Dore iş birliği gibi farklı sektörlerin bir araya gelerek ortaya benzersiz ürünler çıkarabileceğini gösteren bu güzel örnek ile iki markanın ortaya koyduğu tasarımlar, modern çağın ruhunu yansıtırken bir yandan da markaların köklü geçmişlerini yansıtmayı başardılar.

Bir diğer Stuttgartlı üretici Mercedes-Benz’de yine moda dünyasının önde gelen isimlerinden Off-White’ın kurucusu Virgil Abloh, güçlerini birleştirerek özel bir araç tasarlayan üreticilerden bir diğeri. Kendi sektörleri içerisindeki iki devin bu önemli iş birliği, Mercedes-Benz’in popüler modellerinden G-Class’ın özel bir versiyonunun yaratılması ile gerçekleşti. Abloh’un yaratıcı dokunuşları ve tasarım becerileri sayesinde, araç yenilikçi ve etkileyici bir görünüme sahip oldu. Abloh, aracın kendine özgü tarzını koruyarak modern bir hava kazandırmak için Mercedes-Benz G-Class’a özgü tasarım dokunuşları yaptı. Deri, kadife gibi geleneksel malzemelerin yanı sıra, aracın tasarımında şeffaf paneller gibi fütüristik malzemeler de kullanıldı. Aracın iç mekânı da tasarımcının elinden geçirilerek modern bir yorum kazandı. Deri, kadife, cam ve alüminyum gibi malzemelerin kullanıldığı kabinde, cam küp şeklindeki bir çanta gibi dikkat çekici detaylar da yer alıyor. Virgil Abloh’un tasarladığı Mercedes-Benz G-Class, lüks araç piyasasında devrim yaratacak bir özellik taşıyor. Moda ve otomotiv endüstrilerinin sınırlarını ortadan kaldıran bu proje, diğerler projelerde olduğu gibi her iki sektörün de en iyi yönlerini bir araya getirirken, Virgil Abloh’un yenilikçi tasarım anlayışı ve Mercedes-Benz’in mükemmel teknik becerileri, özel bir ürünün yaratılmasını sağlıyor.

İnsanların özgünlüklerini ve zevklerini yansıtmalarına izin veren moda ve otomotiv endüstrileri, toplumun değişen ve gelişen zevklerini yansıtmak için sürekli olarak kendilerini yenilerler. Böylelikle sahip oldukları dinamik yapı sayesinde zamana ayak uydurma konusunda da asla geride kalmazlar. Nitekim günümüzün en önemli başlıklarından biri olan sürdürülebilirlik, moda ve otomotiv endüstrilerinin gelecekteki iş birlikleri için son derece önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Hiç şüphesiz sürdürülebilir moda ve sürdürülebilir araçlar, gelecekte her iki endüstri için de büyük önem taşıyacak ve tam da bu nedenle, moda ve otomotiv endüstrileri arasındaki iş birliği, daha sürdürülebilir ürünlerin tasarlanması ve üretilmesi konusunda yepyeni iş birliklerinin karşımıza çıkmasını sağlayacak.

Nihayetinde, gelecekte muazzam bir ivme kazanarak, inovasyon ve yaratıcılık dolu sıra dışı işlerin doğmasına sebep olabileceğine şüphe olmayan bu iki farklı disiplinin ortak işleri, birbirlerine ilham kaynağı olarak hizmet ederek sadece trendleri belirlemekle kalmayacak aynı zamanda trendleri yaratan öncü birer güç olarak da varlıklarını sürdürecek.