SANATÇI STERLING RUBY’NİN MODA İLGİSİ

  • 81 SHARES

Sterling Ruby’nin modayla olan mazisi Calvin Klein’ın New York’taki yeni butiğini tasarlamaktan çok daha önceye dayanıyor.

Raf Simons’la yaptığı işbirlikleriyle sanatçı kimliğinin ardında saklanan tasarımcı yönüyle tanışma imkanı bulduğumuz Sterling Ruby’nin modayla olan geçmişi Raf Simons’la başlamasa da tasarımcının bu kimliği ortaya çıkarmasında büyük payı olduğu kesin. 12 yaşındayken terzi annesi tarafından hediye edilen bir dikiş makinasıyla modayla haşır neşir olmaya başlayan Ruby, sanatla olan ilişkisinde de modayla her zaman organik bir bağ kurmayı başarmış. Tabloları ve heykellerinde kullandığı kumaşlardan arda kalanları mutlaka bir tasarıma dönüştürüyormuş. Bir ritüele dönüşen bu tasarım sürecini, eserini bitirmesinin bir kanıtı olarak gören Ruby 2008’den bu yana bu yöntemi kullanarak farkında olmasa da ciddi bir koleksiyon oluşturmuş. Kısa sürede stüdyosunda üniformaya dönüşen bu tasarımlar, geçtiğimiz sene Londra’daki Spruth Magers galerisinde retrospektif şeklinde sunulmuş. Raf Simons’la olan bağı ise 2014 tasarımcının Tokyo’daki mağazasını tasarlamasıyla başlamış. Sonrasında Simons’un kendi markası için sınırlı sayıda bir koleksiyon tasarlayan Ruby, tasarımcının Dior yıllarında da couture koleksiyonları için de kumaşlar tasarlamış hatta aynı sene ikilinin ismini taşıyan mini bir koleksiyon bile çıkartmışlar. Raf Simons nereye Sterling Ruby oraya diyebileceğimiz bu ilişki tabii ki tasarımcının Calvin Klein’a geçmesiyle perçinlenmiş. Ne de olsa Ruby’nin Los Angeles’lı ruhu, Calvin Klein gibi bir Amerikan rüyasının dilinden anlamakta zorluk çekmemiş.
Calvin Klein’ın yeni kimliğini oluştururken de birlikte çalışan ikili, bu dünyayı markanın butiklerinde de yansıtmak için yola manidar bir şekilde New York’taki butiğiyle başlamışlar. Amaçları modanın sanatla olan ilişkisinde hep bir adım ilerde olan olan modanın içine sanat yerleştirme konseptini tersine çevirmek olmuş. Amerikan kültürü ve sanat anlayışından tanıdık referanslar içeren enstalasyonlarla doldurulan butikte, Calvin Klein’ın minimal dili maksimalleştirilirken bir anlamda bu vizyonun sadece tasarımlar için geçerli olmadığı, yeni Calvin Klein dünyasını anlamak açısından bir fragman niteliğinde olduğu aşikar.