KUŞ TÜYÜ BARİYER
Hava muhalefetinin dış giyim segmentinde etki-tepki sonucu bir üretim anlayışını şekillendirdiği düşünüldüğünde, 1920’lerden beri kış mevsiminde mağazalarda fiziken en çok, şişme montlar yer kaplıyor.
Tasarımın başarısının altıda yatan temel sebep ise belki de hacmi ile ağırlığının yarattığı karşıtlık. İş montu şişirmeye geldiğinde, malzeme olarak genellikle kuş tüyünün seçilmesi, hacmiyle beraberinde getireceği ağırlığı sorgulamaya imkan vermeden, ürünü fonksiyonel kılıyor. Kapladığı alan bakımından çoğu dış giyim ürününü sollayan şişme montlar, minimum ağırlık politikasıyla insanı giyerken yormamayı başarıyor. Bu tasarıma ait en erken dönem örneğe, 1922 yılına ait bir Everest keşif gezisinde rastlanıyor. Bu sefer sırasında kimyager titrinin yanına tasarımcılığı da ekleyen Avustralyalı George Finch’in sıcak hava balonu materyalinden tasarladığı mont, uzun bir süre “kuş tüyü yorgan mont” olarak anılarak kaşiflerin alay konusu olsa da, hava geçirmez yapısı kısa sürede modelin ticarileşmesinin önünü açıyor.
Amerika sınırları içerisinde şişme monta dair ilk patentin alınması da, ihtiyacın tetiklediği benzer bir hikayeden türüyor. 1920’lerde Seattle’da spor malzemeleri satan bir butik açan Eddie Bauer, aynı zamanda bir maceraperest. Nitekim bu özelliği, hem markasına hem de dış giyim tarihçesine büyük bir katkıda bulunmasına ön ayak oluyor. Bauer, çıktığı bir trekking gezisinde üstündeki yün kabanın ıslanması sebebiyle hipotermi geçiriyor. Bunun üzerine Kuzeybatı Pasifik’in soğuğuyla savaşmak için eski bir asker olan amcasının sözünü dinleyip, kaz tüyü ile doldurulmuş müflonlu bir ceket tasarlıyor ve ismini de “Skyliner” koyuyor. 1940 yılında patentini aldığı bu ceket, organik materyallerin sentetik bir kaplama yöntemiyle kaplandığında, su geçirmezlik ve yalıtım konusunda üstüne tanınmayacağının belirleyicisi oluyor. Bauer’in Amerikan Hava Kuvvetlerine yine aynı materyalden B-9 isimli bir uçuş montu tasarlaması ise başarısını resmileştiren bir diğer gösterge.
Bu kronolojide Charles James, şişme mont kavramını, bir kadın couture koleksiyonu parçası olarak yorumlayan ilk tasarımcı. Şişme mont tarihçesinin de cinsiyetten bağımsız ilerlediğini -unisex her üründe olduğu gibi- biraz sonraki örneklendirmeler kanıtlayacak. James, 1937 yılında “pneumatic jacket” adını verdiği, saten yorgan prensibiyle dikilen, kesim ve form açısından inovatif bir tasarım lanse ediyor. Bu, içine hava basılmış ceket, şişme mont segmentinin vizyonunu genişletirken, mesai saatleri dışında da giyilebileceğine emsal teşkil ediyor. James’in en önemli tasarımlarından biri olarak kabul edilen ve 1970’lerde kült mertebesine ulaşan montun ilk edisyonu, bugün Londra’da Victoria & Albert Müzesi’nin deposunda korunuyor.
Yazının devamını QP No:29’de 66. sayfadan itibaren okuyabilirsiniz.