SADECE İKONLAR
Karakteristik tasarım türlerini ifade etmenin farklı bir yolu.
Yazı: Milena Lazazzera
“İkonlar” mücevher evlerinin, minyatür logolar olarak işlev gören ve marka bilinirliği sayesinde şirket cirolarının yüzde 50’sine kadar katkıda bulunan karakteristik tasarım türlerini ifade etmek için kullandığı terimdir.
Peki ya bu tasarımlardan bazıları saatlere uyarlanabilseydi? Bir markanın rezonansını daha da güçlendirebilirler miydi? Bilançoya etkileyici rakamlar eklemezler miydi?
Bu konsept şu anda, aynı zamanda horoloji alanında profesyonel olan en ünlü mücevher evlerinden bazıları tarafından test ediliyor.
2021 yılında Chaumet, Joséphine Aigrette saatini tanıttı. İlk kez 2000’li yılların başında tanıtılan ve şu anda çeşitli fiyat seviyelerinde mevcut olan Joséphine mücevher koleksiyonuna bir saygı duruşu olarak tasarlanan bu saat, armut biçimli bir kadrana ve zarif kemerlere sahip. Aynı yıl Dior, asimetrik bir desende düzenlenmiş dikey çubuklarla oynayan bir saat ve mücevher yelpazesi olan Gem Dior’u sundu – bu, koleksiyonun konseptinin merkezinde yer alan kumaş örneklerini taklit etme amacı taşıyordu. Daha yakın bir zamanda, LVMH’nin başarılı mega markalarının arasına katıldıktan sonra Tiffany & Co., 1960’larda Jean Schlumberger’in tasarladığı ikonik kakadu papağanını yaratıcı şekilde bir dizi ürüne uyarladı: Kolye saati de bunlara dahil. Bu, motifin orijinal “Bird On A Rock” broşlarının, kolyelerinin ve yüzüklerinin ötesinde çok yönlülüğünü de gösteriyor; dahası Tiffany & Co. bu denemeyi hem altın hem de çelik modelleriyle HardWear koleksiyonuna da taşıdı.
Londra’daki ESCP Business School’da davranış bilimi profesörü olan Benjamin Voyer, mücevher ve horolojinin bu kombinasyonunun altında yatan strateji konusunda, “Bir markanın en çok satan ürünlerinden bazılarını yeni ürün kategorilerine uyarlamak iyi bir strateji ve güvenli bir marka genişlemesidir,” yorumunu yapıyor. Voyer’e göre, bu türden saatler bir markanın cazibesini artırırken, yerleşik motiflerin başarısını da en üst düzeye çıkarır.
Mücevher motiflerini saatlere dönüştürmek, müşterilerine eksiksiz “parure”ler (mücevher setleri) sunmak isteyen mücevherciler için özellikle önemli.
Boucheron İcra Kurulu Başkanı Hélène Poulit-Duquesne, ilk kez 1960’larda tanıtılan fenomen bir koleksiyon olan Serpent Bohème serisinin yeni lasmanıyla ilgili şunları söyledi: “İlk Serpent Bohème saat, düğün günlerinde saat de dahil olmak üzere birbiriyle uyumlu mücevher setlerine sahip olmak isteyen birçok Orta Doğulu gelinin özel talebine yanıt vermek üzere 2011 yılında çıkarıldı. Boucheron, 2011 yılından bu yana Serpent Bohème saat serisine çelik de dahil olmak üzere aşamalı biçimde yeni modeller ekledi.” Poulit-Duquesne, genel olarak mücevher saatlere olan ilginin arttığını ve bir mücevher evinin kimliğini bir saate yoğunlaştırmanın, saat yapımı konusunda uzman bir mücevher evinden beklenen bir şey olduğunu belirtiyor.
“Bence mücevher mirasına sahip bütün saat üreticilerinin bir mücevher saati olmalı, çünkü bu markanın DNA’sını çok iyi özetler… Saat, zamanı gösteren bir mücevherdir,” diyor Poulit- Duquesne.
Bu yaratıcı sinerjiye Hermès öncülük ediyor. Markanın saatlerden sorumlu kreatif direktörü Philippe Delhotal, markanın başarılı tasarımlarını farklı ürün kategorilerinde yeniden yorumlama konusundaki ustalığını vurguluyor. Kelly çantasının asma kilidinin saate dönüştürülmesinden, Cape Cod saatinin Anchor Chain motifinden ilham almasına kadar Hermès, miras stillerinin çağdaş saatlere nasıl ilham verebileceğini örnekliyor.
“Kreatif bir marka olarak her yıl yeni şekiller ve yeni nesneler hayal etmek bizim görevimiz. Ancak geçmişi unutmamak da önemli,” diyor Delhotal. “Elbette bu, geçmişteki tasarımları sürekli olarak yeniden canlandırmamız gerektiği anlamına gelmiyor, zira bu sıkıcılaşabilir. Ancak bazı ‘tasarım prenseslerimiz’ var ve onlara iyi bakmamız gerekiyor.”
Paris’teki lüks kreatif ajans 180 Global’den Laurent François bu trendin stratejik değerini gözlemliyor. “Tanıdık motifler güçlü bir kanca görevi görüyor. Bir markanın simgelerini sergiliyorlar ve bu, üzellikle saatler konusunda fazla bilgisi olmayan müşteriler için yararlı oluyor,” diyor. Bu ayırt edici saatlerin sadece bir markanın anlatısını güçlendirmekle kalmadığını, aynı zamanda mücevher muadillerinin kült statüsünden de faydalandığını ve hem koleksiyonerler hem de yeni müşteriler için cazibeyi artırdığını belirtiyor.
Kreatif direktör, bir anekdotla bu noktayı vurguluyor: “Yakın zamanda Japonya’ya yaptığım bir iş sehayatinde, evli bir çifte iki yeni metal Kelly saat sattım,” diyerek saatin çıkarılabilir asma kilidinin eğlenceli çok yönlülüğünü ve yeni müşteriler kazanma yeteneğini vurguluyor – bu örnekte, söz konusu olan kıskanç bir koca.
Geçtiğimiz yıl Cartier, Clash tasarımından esinlenen, çıtçıt ve boncuklarla süslenmiş bir mücevher saati sergiledi. Aynı zamanda Van Cleef & Arpels de Ludo, Alhambra ve Perlée gibi klasik mücevher stillerinden esinlenen birkaç saat tanıttı. “Van Cleef & Arpels’in hayal gücünü birçok ilham kaynağı beslemiştir. Bunlar mücevherlere, saatlere ve olağanüstü nesnelere dönüştürülebilir veya farklı sanat türlerini birbirine bağlamak için kullanılabilir,” diyor şirketin İcra Kurulu Başkanı Nicolas Bos.
Köklü bir gelenekten gelen firmalar için tanınabilir mücevher motiflerinden esinlenen saatler üretmek, geçmişlerini yüceltmek için bir fırsat – aynı zamanda, heyecan verici yeni geleceklere yeni horolojik işlevleri tanıtmak için de.