GÜNEŞ RİTMİYLE SENKRONİZE

  • 105 SHARES

Unutulan bir mesele; Açık havada ve güneş saatine göre yaşamanın gerekliliği.

Kuzey yarım kürede günlerin uzadığı bir mevsimde olduğumuz için bu konu hakkında konuşmak daha kolay olsa da soru herkes için geçerli: Güneşin mesai saatlerine göre gününüzü şekillendirmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Vücutlarımızın ritminin güneş ile eş zamanlanma konusunda doğuştan gelen bir yatkınlığı olduğu aşikar. Sirkadiyen ritim ile kastedilen aslında tam olarak bu. Latince “etrafında” anlamına gelen circa ve “gün” demek olan diem sözcüklerinden oluşan kelime, bitkilerin, hayvanların ve hatta mantarların 24 saatlik biyokimyasal ve psikolojik davranışları anlamına geliyor. Tek parametresi güneş olan sirkadiyen ritim, uyku-uyanıklık döngüsünü, hormon salınımını ve daha birçok vücut fonksiyonunu etkileyen bir sistem. Bozulduğunda ise çoğunlukla kilo almaya ve hızlı yaşlanmaya sebep olurken, uyku bozukluğu, depresyon gibi hastalıkları beraberinde getiriyor. Kronobiyoloji dalı altında incelenen sirkadiyen ritmin en büyük düşmanlarından biri tahmin edeceğiniz gibi güneş ile aramıza giren elektrik. Sirkadiyen ritmimizin fabrika ayarlarına geri dönmesi için öncelikle elektrik ile olan ilişkimizi yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Zira vücudumuzun iç saati yalnızca güneşin ritmi ile senkronize olduğunda sağlıklı işliyor. Güneşin ritmi ile kastettiğimiz, gün mefhumumuzun şekillendirmede rol oynayan güneşin doğuşu ve batışının yarattığı doğal gündüz ve gece hali.

İnsan vücudu güneşin rotasyonuna göre programlanmış olsa da modern zaman bize çeşitli hileler yapmayı ziyadesiyle öğretti. Çoğu zaman güneşin battığını bile fark etmiyoruz çünkü farklı ölçekteki ekranlarımız 7/24 günümüzü aydınlatmanın(!) formülünü ne yapıp edip buluyor. Bu da bir nevi doğal ritmi hack’lememize sebep oluyor. Günlerimizin büyük bir bölümünü kapalı alanlarda geçirmekten, dışarıda fazla zaman geçirdiğimizde ise genelde açık hava çarpmasından şikayet ediyoruz. Gün ışığından yararlanmamız gereken saatlerin çoğunu kapalı alanlarda harcıyor, gün içinde dışarıda geçirdiğimiz zamanı ise minimumda tutacak şekilde kurguluyoruz. Time dergisinde yayınlanan “Why sunlight is so good for you” isimli makaleye edip buluyor. Bu da bir nevi doğal ritmi hack’lememize sebep oluyor. Günlerimizin büyük bir bölümünü kapalı alanlarda geçirmekten, dışarıda fazla zaman geçirdiğimizde ise genelde açık hava çarpmasından şikayet ediyoruz. Gün ışığından yararlanmamız gereken saatlerin çoğunu kapalı alanlarda harcıyor, gün içinde dışarıda geçirdiğimiz zamanı ise minimumda tutacak şekilde kurguluyoruz. Time dergisinde yayınlanan “Why sunlight is so good for you” isimli makaleye göre, Georgetown Üniversitesi’nden Dr. Normal Rosenthal’in Seasonal Affective Disorder olarak tanımladığı, doğal ışık yoksunluğundan tetiklenen hastalık pandemi öncesinde sadece kışları belirgin bir şekilde hissediliyordu. Ancak pandemi ile birlikte açık havada geçirilen sürelerin minimize olması ve çoğu insanın artık işe gitmek için bile dışarı çıkmaması sebebi ile tüm sene boyunca gözlemlenen bir hastalığa dönüşmüş durumda.

Yazının devamını QP No:43’te 110. sayfadan itibaren okuyabilirsiniz. Dergiye abone olmak için ise info@qpmagtr.com’a e-mail atarak iletişime geçebilirsiniz.